Cellat. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cellat - Ахмет Мидхат страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Cellat - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

zavallı ihtiyar hemen şapkasını, bastonunu yakaladığı gibi koştu gitti.

      Bir saat sonra beti benzi kül kesilmiş bir hâlde muhasebecinin yanına dönerek tıkana tıkana dedi ki:

      “Mahvoldum, bittim!”

      “Ne olmuş Allah’ı severseniz?”

      “Piyer ortada yok! Bugün ofise gelmemiş, evine adam gönderdim, dün gece evine dönmemiş.”

      “Acayip! Demek oluyor ki paraları aldığı gibi…”

      “Ah hain, ah nankör! O kadar iyiliğimi gördüğü hâlde…”

      “Bu dünyada kimseye güvenmek olmaz Mösyö Tonak! Fakat merak etmeyiniz! Elbette hainin izini buluruz. Nereye kaçsa elimizden kurtulamaz!”

      Birkaç gün sonraysa biçare Pol Tonak Askeriye Bakanlığına davet edilerek kendi veznedarı tarafından nakden alınmış bulunan bir milyon sekiz yüz bin frangın hâlen incelenmekte olan hesapların değerlendirmesinin sonuçlanmasına kadar alıkonulması gerektiği bildirimiyle, paraların geri verilmesi istendi.

      Tonak’ın çıldırmadığına memnun olmalı! Para almadığı hâlde iki milyon franga yakın bir tutarı nereden iade etsin, ki onun yarısından fazlasını zaten birçok sarraftan borç almıştı.

      Böylece hesaplar incelenmeye başlandığında, filanca ordunun süvari topçusuna teslim etmiş olduğu ot ve arpaların resmen teslim edilip teslim alınmasından önce askerin oradan hareketi sebebiyle köylüler tarafından yağma edildiği veyahut filanca piyade alayı için göndermiş olduğu koyunlar henüz müteahhidin adamları tarafından korunmaktayken hastalığa uğrayarak kırıldığı gibi bahanelerle zavallının alacak kalemlerinden büyük büyük miktarların indirimine başlandı.

      Sözü daha fazla uzatmayalım. On altı milyonluk borç, üç milyon yedi yüz otuz dört bin sekiz yüz altmış yedi frank ile seksen beş santimine kadar inerek, bunun da bir milyon sekiz yüz bu kadar bini ödenmiş olduğu için arta kalan küsuratın müteahhide verilmesi gerekmiştiyse de, evvelce falanca filanca bankalardan bir haftalık ödemeleri için çektiği kredilerden dolayı alacaklı olan bankalar Pol Tonak’ın Askeriye Bakanlığındaki alacaklarını mahkeme yoluyla haciz altına aldıklarından, arta kalan tutar da onlarla beraber zavallı biçarenin diğer borçlarına üleştirildi.

      İşte Napolyon’un istifasından sonra Pol Tonak’ın içine düştüğü durum böyle feci bir durumdur. Evvelce kızı Stefani’ye tüm dünya âşıkken, bu âşıkların tümünün ortadan çekilmesi de bu durumdan dolayıdır.

      IV

      Eyena Köprüsü üzerindeki olay sebebiyle işittiğimiz isimlerden ana kız Tonaklar ile bunların eş ve babası olan Pol Tonak ve kadınların üzerine saldıran Leon hakkında üçüncü bölümde almış olduğumuz bilgilerle şimdilik yetinebiliriz.

      Aslında Andre Gocafo denilen delikanlı hakkında henüz bir bilgi alamadıksa da, bu delikanlının geçmişi, şimdiki durumda hikâyemizi oluşturan kişilerin hepsi için bilinmez olduğu gibi, hikâyemizi ilgilendirecek durumları da sonradan yeri geldikçe okurlarımızın gözlerinin önüne serilecektir. Üçüncü bölümde Andre Gocafo için gereken bilgilerin verilememiş olması, o kadar büyük bir eksiklik olarak görülmemelidir.

      Eyena Köprüsü olayıyla Napolyon’un Elbe Adası’ndan dönerek Pol Tonak’ın kara talihinin son bulmadığı zamana kadar geçen birkaç ay içinde süregiden hikâyemizin izleyeceği yol, birisi Stefani Tonak, diğeri Andre Gocafo’dan oluşan iki gencin âşıktaşlık durumlarından ibaret kalıyor.

      Şöyle ki:

      Matmazel Stefani annesiyle olan bir sohbetinde demiş olduğu gibi Mösyö Andre Gocafo’nun çehresi her ne kadar kendisi için hiç bilinmeyen çehrelerden olmayıp, o zamana kadar bu çehreyi birkaç defa görmüş olduğunu anımsıyorsa da aralarında hiçbir ilişki olmadığı için önem vermemişti. Köprü olayından bir hafta kadar sonra Şanzelize’ye doğru taze hava almak için annesiyle beraber çıktığı zaman Stefani, Andre Gocafo’yu tekrar görerek kendisini tanıdı. Hatta annesine bile gösterdi.

      Ancak delikanlı yirmi adım kadar kadınların arkasından gelmekte olduğu için gerek Madam ve gerek Matmazel Tonak birtakım terbiyesiz kadınlar gibi sık sık arkalarına bakmaktan kaçındılar.

      Birkaç adım gittikten sonra kız annesine dedi ki:

      “Anacığım! Ben mutlaka bu delikanlıya teşekkür edeceğim.”

      “A kızım! Hiç tanıştırılmış olmadığın, tanımadığın delikanlıya sıkılmadan nasıl söz söyleyip teşekkür edeceksin? Sonra delikanlı senin hakkında ne düşünür?”

      “Ne düşünürse düşünsün. Hem o adam bizim tanımadığımız bir adam değildir. Bize söz bile söyledi. Bizi savunmak için canını tehlikeye koydu. Gazetelerin sonradan verdikleri açıklamalardan anlaşıldığına göre, bizim için sağ elinden ve bileğinden birkaç yara da almış; artık kendisine teşekkür cinsinden birkaç söz söylersem ne olur? Tamamen kayıtsız kalırsak o zaman nimete hakaret etmiş olmaz mıyız?”

      “Ee? Delikanlı ile söyleşme için ne sebep bulacaksın? Kendisini nasıl çağıracaksın?”

      “Demek oluyor ki teşekkürlerimizi sunmanın gerektiğini itiraf ettin, bak şimdi onu nasıl çağırırım…” diye anasına da verdiği komutla iki kadın birdenbire durdular. Bu durmaları, askerin “Bölük dur!” komutuna ait uygulama hareketi gibi birdenbire olduğundan başka, yine bir ”Sağdan geri!” komutuna uyuyorlarmış gibi birdenbire geriye de döndüler. Andre ise yürüyüşünü bozmamış olduğundan kadınlar bu durma ve yönlerini değiştirme hareketlerini yapıncaya kadar kendilerine daha çok yaklaşmış olduğundan, kadınlar ile delikanlı hemen yüz yüze geldiler.

      Matmazel Stefani Tonak olanca cüret ve cesaretini toplayarak dedi ki:

      “Bonjur Mösyö Gocafo!”

      Andre Gocafo’da hayret tavırları!

      Kız bu hayreti görünce dedi ki:

      “Affedersiniz Mösyö Andre Gocafo! Siz galiba bizi tanıyamadınız ama biz pek güzel tanıdık. Size borçlu olduğumuz teşekkürleri sunmak için yolunuzdan sizi alıkoymakta olduğumuzdan dolayı affınızı rica ederiz.”

      Andre Gocafo, bir aralık kıpkırmızı kesildiği hâlde birden sapsarı sarardı. Kalbindeki heyecandan yüreği çatlamak derecelerine geldi. Tıkana tıkana dedi ki:

      “Gerçekten sizi hiç tanımıyorum Matmazel! Dolayısıyla bana neden dolayı teşekküre borçlu olduğunuzu da bilemiyorum.”

      “Eyena Köprüsü üzerinde kurtardığınız kadınlar biz değil miyiz?”

      Andre’nin rengi sarıdan tekrar kırmızıya ve onun da ardından patlıcaniye dönüştü. Dudakları titreyerek dedi ki:

      “Eyena Köprüsü üzerinde kurtardığım kadınlar mı? Kadınlar kurtarılmış ise onlar siz olabilirsiniz. Fakat kurtaran adamın mutlaka ben olduğum lazım gelmez.”

      “Nasıl

Скачать книгу