Fergana Güzeli. Corci Zeydan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Fergana Güzeli - Corci Zeydan страница 16

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Fergana Güzeli - Corci Zeydan

Скачать книгу

askerlerinin komutanı Afşin gibi bir zatın Mecusilerin en büyük adamı ve aynı zamanda Abbasilerin en büyük düşmanı olan Babek Hürremi’nin temsilcisi ile birlikte ateşgede gibi bir yerde, Mecusilerin en büyük ruhani reisi ile gizli bir toplantı yapması elbette büyük bir anlama gelmekteydi. Öyle mühim bir mana son derece zeki olan Verdan’ın dikkatinden kolay kolay kaçabilir miydi? Verdan herhangi bir hileyle mutlaka bu sırrı anlamak istiyordu. Yavaş yavaş odanın etrafını dolaştı. Odanın dar bir yola nazır ufak bir penceresi vardı. Ver-dan, hiçbir tıkırtı yapmaksızın ve nefes almamaya çalışarak pencerenin bir tarafında durdu. Kendisi içeridekileri görüyordu fakat içeridekiler onu göremiyorlardı. Verdan, içeride ipekten bir halı üzerinde oturan üç zata dikkatlice baktı. Mubez bilinen, külahı ve urgani cübbesiyle oturuyordu. Karşısında Afşin ile İsbahbad15 oturmuşlardı fakat Afşin’in hâl ve kıyafeti göze çarpıyordu. Afşin, Bağdat’ta Abbasilerin siyasi sembolü olan siyah sarık ve siyah cübbe giyerdi; Müslümandı. Verdan, onun Samarra Mescidi’nde namaz kıldığını birkaç defa görmüştü. Hâlbuki şimdi Mecusiler gibi erguvani renkte bir cübbe giymiş, Mecusilerin dinî ayinlerine katılıyordu. Babek Hürremi’nin sarıksız bir külah giymiş olan temsilcisinin Mecusiliği hayret verici değildi. Çünkü bu adam esasen Mecusi’ydi. İslamiyet’i kabul etmemişti.

      Verdan yere oturarak ses çıkarmaksızın dua tilavetiyle meşgul gibi göründü fakat bütün vücudu his, kulak kesilmişti. İçeridekiler konuşmalarına devam ediyorlardı. Mubez diyordu ki:

      “Yüce Hürmüz’ün yardımıyla mutlaka muzaffer olacağız. Herhâlde sabır ve sebat göstermemiz lazımdır.”

      İsbahbad:

      “Herhâlde sabır ve sebat göstereceğiz. Hem sabır ve sebatımız çok uzamayacaktır. Bir şartla…”

      Afşin:

      “Sabır ve sebat uzasa bile sakınca yoktur. Yalnız dostun Babek, hakkımdaki itimadını bozmasın!”

      İsbahbad yutkunarak sözüne başladı:

      “Babek, hakkınızdaki itimadını bozmaz. Ancak kendilerine Müslüman ya da Arap namını veren bu Yahudilere16 pek fazla sokuldunuz, kendisini intizarda bıraktınız. Ona karşı olan vaadinizi Mubez Efendi’nin huzurunda size hatırlatmak için Babek, beni her sene âdet olduğu üzere bu özel günde de sizinle görüştürmek için buraya gönderdi.”

      Afşin gülerek:

      “Galiba Babek bundan birkaç sene önce Taberistan Emîri Mazyar’ın da bizimle beraber olduğu hâlde burada sözleştiğimiz yemin misakı17 ihmal ettim zannediyor. Başka şahide lüzum yoktur ve ahdimi yerine getirip getirmediğimi Mubez Efendi’den sorunuz.”

      Mubez başıyla, “evet” işaretini yaptı.

      Afşin sözüne devam ederek:

      “Bu mukaddes ateş de sözümüze şahittir. Kardeşim Babek’e tarafımdan söyleyiniz: Para toplayıp göndermekte hiçbir fırsatı kaçırmıyorum. Devletin savaş ya da barış, herhangi bir işini üzerime alırsam o hizmet için Mu’tasım’dan para alıyorum. Bu paraları hep Andican’daki hazinemize gönderiyordum. Mazyar da yemin ve misakını muhafaza etmektedir. Bu sene bazı özel sebeplere dayanarak burada bizimle birleşemedi lakin bana yazdığı bir mektupta işte sebat etmemizi tavsiye ediyor. İlk hareketimizi gördüğünde bütün Taberistan halkı ile beraber bizimle birleşeceğini, bu zalim Müslüman devletten kurtulmak ve Acem Devleti’nin büyüklüğünü ihya ve iade etmek hususunda bizden ziyade gayret ve vatanseverlik göstereceğini temin ediyor.” dedi.

      İsbahbad:

      “Yüce Babek’in sizden beklediği de budur lakin önceden dediğim gibi zatıalilerinin sanki onlardan biriymişsiniz gibi bize karşı birkaç defa savaşma derecesine kadar o Yahudilerin hüküm ve emrine gösterdiğiniz itaat, yüce Babek’i cidden düşündürdü.”

      Afşin kahkaha ile gülerek ve başını sallayarak cevap verdi:

      “Bunu benim gibi bir adama söylemek uygun mudur? Kardeşim Babek’in bütün yaptıklarımda nasıl bir maksat takip ettiğimi anlayamaması mümkün müdür? Kendisine karşı muharebeyi kabul etmenin takip etmekte olduğumuz maksadı gizlemek için olduğunu bilmiyor mu? Daima fırsatı gözetmekteyim. Münasip bir fırsat düşeceği vakit derhâl kendisine haber edeceğim. Hepimiz tek vücut olarak bir anda ayaklanacağız. Acem Devleti’ni diriltmek için çalışmış olan Ebu Müslim Horasani, Cafer Birmeki, Fazl b. Sehl ve diğerleri gibi büyük Acemlerin bunca gayret ve fedakârlıklarına rağmen nail olamadıkları büyük emellerini meydana getireceğiz. Bütün bu zikrettiğim kişiler acele ettikleri için maksatlarına nail olamadılar. Hâlbuki biz öyle yapmayacağız. Sabır ve sebat ile fırsatı gözeteceğiz. Ayaklanacağımız zaman emin adımlarla yürüyeceğiz.”

      Mubez, İsbahbad’a dönerek:

      “Afşin Bey pek doğru fikirlerde bulunuyor. Kendileri öyle mühim işlerde de tecrübelidir. Oğlunuz Babek’e tarafımdan selam söyleyiniz. Bizimle beraber o da fırsatı beklesin. Yüce Hürmüz, elbette bize yardım edecektir. Daha dün rüyada gördüm. Başarı zamanı pek yaklaşmıştır. Şu hâlde birbirimize olan emniyet ve güvenimizi bozmayalım. Bütün mesaimizi kendi elimizle mahvetmeyelim.” dedi.

      Verdan hayret ve dehşet içinde bu konuşmayı işitiyor; kendi gözlerine, kulaklarına inanmak istemiyordu çünkü Afşin, hilafetin yegâne dayanağı olan ordunun başkomutanıydı. İslam Devleti’nde bu kadar büyük bir rütbeye sahip olan bir zatın, gizlice Mecusiliği yaşaması ve bağlı olduğu devleti ilk fırsatta mahvetmek için o devletin en güvensiz düşmanlarıyla birleşmesi akla hayret veren cüretlerdendi. Verdan, bütün bu hayretiyle beraber lüzumunda kullanmak üzere bu konuşmadan mühim bir silah elde ettiğini de hissediyordu. Sonra Mubez ayağa kalkmak için hazırlandı. Afşin ve arkadaşı da ayağa kalkarak çıktıkları zaman kimse tarafından tanınmamak için yüzlerini kapadılar. Verdan, onları o hâlde görünce oradan süratle çekildi. Tapınağın orta taraflarına rastlayan bir noktada, Mubez’in çıkmasını bekledi.

      Ateşperestler kutsal ateşle kutsanmak ve dua etmekle meşguldüler. Hizmetçi, Mubez’in çıkmakta olduğunu görünce onlara haber verdi. Hepsi ayakta durarak baş eğmek için hazırlandılar. Verdan sanki onlardan biriymiş gibi aralarında aynı vaziyette durdu. Mubez, parlak renkler ve kıymettar işlemelerle gözleri kamaştıran gayet süslü bir elbise giymiş; boynuna kıymetli taşlardan müteşekkil bir gerdanlık takmıştı. Elinde kabzası altından bir çevgen18 tutuyordu. Çevgeni yere dayayarak kibir ve gurur ile yürüyor; herkes ona başını eğerek hürmette bulunuyordu.

      Verdan, Mubez’in kendisine yaklaştığını görünce onun yanına yanaştı ve eğilip ellerini öperek:

      “Efendim, Marzban gayet mühim bir iş için hemen yanına teşrif buyurmanızı rica ediyor.” dedi.

      Mubez, Marzban’ın Cihan’ın pederi olduğunu anlamakta bir an tereddüt etmedi çünkü orada ondan başka Marzban yoktu. Hemen sordu:

      “Acaba hastalığı mı ağırlaşmış?”

      “Bilmiyorum fakat derhâl ziyaretine gitmenizi ısrarla rica

Скачать книгу


<p>15</p>

Ordu şefi.

<p>16</p>

“Müslümanlara düşman olan Mecusiler, Müslümanlara Yahudi namı veriyorlardı.” İbnü’l Esir.

<p>17</p>

İbn İsfendiyar’ın Taberistan Tarihi.

<p>18</p>

Asa.