Mendil Altında. Мемдух Шевкет Эсендал

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mendil Altında - Мемдух Шевкет Эсендал страница 6

Mendil Altında - Мемдух Шевкет Эсендал

Скачать книгу

Zaten annem hanım olmak istemiyor ki! Onun gözü hizmetçilikte…”

      “Çok şey!”

      “Mürebbiyeden belki biraz fason20 öğrenir.”

      “Nasıl fason?”

      Çocuk nasıl fason olduğunu bilmiyordu. Sustu, Doktor da sözünü tekrar etmedi. İkisi de düşündüler, kaldılar. Böyle bir zaman geçtikten sonra dışarıdan kadın sesleri duyuldu, biraz sonra da oda kapısı açıldı, Doktor’un hanımı: “Bakın, Nadir Hanım sizinle bayramlaşmaya geliyor.” diyerek girdi arkasından Nadir Hanım, kızı, beslemesi girdiler.

      Yerden temennalar,21 iltifatlar… O aralık besleme kız da Doktor’un eteğini öptü ise de yan tarafa geldiğinden Doktor göremedi. Hepsi oturdular. Hatır soruldu.

      Nadir Hanım, başında tülbent, başörtüsü, yüzü biraz çokça pudralı, saçları biraz kabartılmış, tepesine topuz yapılmış, esmer, kara kuru bir hanım. Hemen hiç değişmemiş, Doktor görünce tanıdı.

      Kızı, on üç-on dört yaşlarında, anasına benzer, şımarık bir kız, anasının yanına oturmuş, sanki kendini saklamıştı.

      Lakırtısı bol bir hanım olduğu, Nadir Hanım’ın yüzünden belli. Yalnız söze başlamak yeter. Son zamanlarda, Yusuf Efendi: “Adi sözler konuşuyorsun!” diye biçareye ağız açtırmıyordu. O da acısını, kocasının bulunmadığı yerlerde çıkarıyor.

      Doktor söze başlamış olmak için, yeniden keyif sordu.

      “Nasıl efendim, iyisiniz ya?”

      Nadir Hanım:

      “Rabbime bin şükür, Doktor Bey!” dedi. “Hamdolsun bir kederimiz yok. Bugün on beş gün oluyor, Yusuf Efendi gitti. Bir haber alamadık. Onu biraz merak ediyorum. Giderken de üstünüze afiyet, nezle olmuştu. Gitti, ne bir tel çekti ne de mektup yazdı. Yazı bilenlerin de hepsi böyle oluyorlar. Ne hikmettir bilmem! Ben yazı bilsem, her gün mektup yazardım. Doğrusu Doktor Bey, kimseler kocasının mesnedi22 arttığını istemesin. O Yusuf gitti, yerine başka biri geldi! Evde yüzünü görmek nasip olmuyor. Sırfen23 değişti. Diyorum ya keşke memuriyeti daha ufak olaydı da, evine de hayrı olaydı.”

      Doktor gülerek:

      “Canım efendim, canı sağ olsun da!” dedi.

      “Amenna! Her işin başı sağlık ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin… Ben kendim için değil, bana sorsan kendisine güvenen borazancıbaşı olur. Benim derdim, bunlar.”

      Nadir Hanım, çocuklarını gösterdi. Doktor gene gülerek: “Nadir Hanım.” dedi. “Maşallah çocukları büyüttün!” Kız, büsbütün anasının arkasına saklandı. Anası kızına:

      “Doğru otursana! Ayıp değil mi?” diye bir kumanda verdikten sonra, Doktor’a dönerek:

      “Şükür yetiştirene Doktor Bey!” dedi. “Bunun boyu, benim boyumu geçiyor. ‘Bundan sonra soran olursa, hemşiremdir.’ diyeceğim, diyorum da bana kızıyor.”

      Kız, anasına kızdığını gösterecek surette homurdandı.

      “Baksanıza, işte böyle söylenir. Onlar büyüdüler ama Doktor Bey, biz küçüldük. Diyorum ya Rabb’im bize rahat kısmet etmemiş. Bu yaşta bakın ne hâle girdim…”

      Doktor gözlüğünü düzeltti, kaşlarını kaldırdı. Nadir Hanım’ı tetkik edecek, teselli için birkaç söz söyleyecekti, Doktor’un hanımı vakit bırakmadı.

      “İlahi Nadir Hanım.” dedi. “Daha dur bakalım. Önde biz varız…”

      “Aa, hiç öyle değil, inan olsun, ben sizi değme tazelere değişmem…”

      “Siz seversiniz de öyle geliyor. Hiç insan kendini bilmez mi?”

      İki kadın uzun uzun birbirini methettiler, teselli ettiler. Doktor da yalan söylemekten kurtulduğuna sevindi.

      Hanımların karşılıklı birbirini methetmeleri uzadı, sonunda Nadir Hanım’ın, çocuklarını ne mihnetler ve eziyetlerle büyütebilmiş olduğu hikâyesine karıştı. Ne uykusuz geceler geçmiş, kaynanasından ne sözler ne tekdirler24 işitmiş… Emzikli iken korkup sütü mü kaçmamış, üstelik bir de boğazı yara mı olmamış; kız bir yandan durmaz ağlar, kocası yatağı kapınca başka odaya kaçar… Uzun hikâyeler…

      Nadir Hanım ağzını açtı; çürük kara dişlerini; çektiği üzüntülere, sıkıntılara, uykusuz gecelere şahit olarak gösterdi. Şimdi kocası, “Diş taktır!” deyip duruyormuş ama adamın ağzına ölü dişleri takarlarmış diye Nadir Hanım iğreniyor, dişlerini yaptırmıyormuş.

      Doktor, bu yaşa kadar birçok kadından yüzlerce, binlerce defa dinlediği bu sözleri, bu hikâyeleri, şu şikâyetleri bir defa da Nadir Hanım’dan dinliyor. Doktor dinledikçe Nadir Hanım da hikâyesini büsbütün uzatıyor, gözlerini süzüyor, boynunu kırıyor, bütün ince kadın lügatlarını kullanıyor, çektiklerini büsbütün acıklı bir şekle sokmak için elinden ne gelirse yapıyordu.

      “Bu kıza verdiğim emek, hanım… Ne olacağı daha o zamandan belli idi. Tıpkı rahmetli kaynanam! İnat, Çerkez damarı. Nuh der peygamber demez. Hanımı büyüttük, şimdi bakalım ne mürüvvetlerini göreceğiz. Tutumunu hiç beğenmiyorum ya… Bu yaşta, kürek kürek pay. Neyse artık, Doktor Bey’in yanında söylemeyeyim. Yalnız, gücüme gitmiyor mu? Allah biliyor ya! Kalbim kırılıyor. Bu oğlan bile, babasından ne görse onu yapmaya kalkar.”

      Doktor’un hanımı, dönüp çocuğun çenesini okşadı.

      “O büyüsün, bak ne akıllı bey olur.” dedi. “Artık, sekizini bitirdi mi?” diye de Nadir Hanım’dan sordu.

      “Bu Receb-i Şerif Kandili’nde dokuzunu bitirdi, onuna bastı.”

      Nadir Hanım, bir dakika önce oğlundan şikâyet ederken şimdi döndü, methetmeye başladı.

      “Yaşı ufaktır ama Doktor Bey, hocaları pek beğeniyorlar. Bu sene mektepte tiyatro oldu, artık görseniz, herkes nasıl el çırptılar. Benim kör olsun tabiatım, ağlamaktan hiçbir şey göremedim.”

      Çocuğa:

      “Kalkıp okusana oğlum, Doktor Bey işitsin!”

      Doktor karşıladı:

      “Siz gelmeden biz, onları okuduk bitirdik.” dedi.

      Nadir Hanım bu sefer de kızını anlatmak isteyerek:

      “Bu da…” dedi. “Ut dersi alıyor. Sesi de pek güzeldir. Ama okumaz ki! Bir şeyi ‘Yap.’ dedin mi inadına yapmaz.”

      Kızına:

      “Bak, okusana,

Скачать книгу


<p>20</p>

Fason: Kesim.

<p>21</p>

Yerden temennalar: Yerden selam.

<p>22</p>

Mesnet: Mevki, makam.

<p>23</p>

Sırfen: Tümüyle, tamamen.

<p>24</p>

Tekdir: Azarlama, paylama.