CELIL OKER-ÖZEL BASKI-KRAMPONLU CESET. Celil Oker

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу CELIL OKER-ÖZEL BASKI-KRAMPONLU CESET - Celil Oker страница 2

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
CELIL OKER-ÖZEL BASKI-KRAMPONLU CESET - Celil Oker

Скачать книгу

ayaklarına geçirdi. Boynuna fularını bile bağladı.

      “Kahvaltıya kalacak mısın?” diye sordu.

      Her zamanki gibi başımı salladım. Reklamcı arkadaşım, demir tüccarı, hoca, gemi donatanı ve sinema yönetmeni her cumartesi sabah çalışmasından sonra yaptıkları gibi, yukarıdaki havuzun yanı başında, meşe ağaçlarının gölgesinde inanılmaz boyutta kahvaltılar gerçekleştirirlerdi. Sabah erkenden bir şeyler yiyince midemin ekşimesinden mi, masada konuşulanlar beni sarmadığından mı bilmem, onlara katılmazdım. Lise öğrencisi, bilgisayar programcısı, henüz iş bulamamış arkadaşımız ve ben herkese iyi hafta sonları dileyip yolumuza giderdik. Kadın gazeteci arkadaşımız arada sırada takılırdı masalarına.

      “Bu ara işin var mı?” diye sordu reklamcı arkadaşım saçlarını tararken.

      Çoktan giyinmiştim. Çoktan özlüyordum. Cessna Skylane RG’min başına geçmeyi. Çoktan ihtiyacım vardı birilerinin hayatlarındaki pisliklere karışmaya.

      “Bir müşteri daha dinlemeyi kaldırabilirim,” dedim. Kendisi için bir şeyler yapmamı istememesini diledim içimden. Müşterime iriminage yapmak işime gelmeyebilirdi. Bir zamanlar ajansını dolandıran dergicileri bulmama karşılık benim küçük ilanımı çıkartıyordu gazetede indirimli olarak ama bu, arkadaşlığımızı başlatan küçük bir aikidoka yardımlaşmasıydı daha çok, iş ilişkisi değildi.

      “Bir müşterimin sana ihtiyacı olabilir,” dedi.

      “Tahsilat işlerine bakmam, biliyorsun,” dedim.

      “Biliyorum,” dedi. “Öyle bir iş değil. Karısını da izlettirmeyecek.”

      “Ne peki?”

      “Karasu Tekstil’in sahibi bu adam,” dedi. “Hani şu havuza düşen kadınlarla dolu filmi yaptırdığımız…”

      Sözünü ettiği reklam filmini hatırlıyordum. Yönetim kurulu başkanı kılıklı kadınların, daha üstündeki giysileri doğru dürüst görmemize fırsat kalmadan birbiri ardından havuza atladıkları bir filmdi. Islak giysilerin içine fazla bir şey giymedikleri belli oluyordu çıktıklarında. Niye öyle bir film yaptıklarını anlamamıştım ama reklamcı arkadaşımın söylediğine göre başarılıydı sonuç.

      “Oyunculardan biri havuzda mı boğuldu?” diye sordum gülerek.

      “Hayır,” dedi, o kampanyadan kazandıkları paraları hatırlamış gibi kahkaha atarak. “Adamın bir de futbol takımı var. Derdi onunla ilgili.”

      “Karasu Güneşspor,” dedim.

      “Karasu Güneşspor,” dedi.

      Karasu Güneşspor’u biliyordum. Üçüncü lige geçen yıl çıkmış bir İstanbul semt takımıydı. Karasu Tekstil’in sponsorluğuna girdikten sonra toparlanmış, yıllar yılı süründüğü amatör kümeden sıçrayıvermişti. Önemli sayılan birkaç transfer yapılmıştı, epey para harcanmıştı izlediğim kadarıyla. Sezonun sonu yaklaşırken durumu çok parlak değildi bildiğim.

      “Hakem mi ayarlatacak peki?” dedim.

      “Senin için karanlık abi,” dedi.

      “Hakem ayarlatmazsa düşebilir,” dedim.

      “Adam da bundan korkuyor,” dedi. “Biri şike önermiş oyuncularına.”

      “El elden üstündür,” dedim.

      “Bu konuyla ilgili bütün bildiğim bu,” dedi reklamcı arkadaşım ciddileşerek. “Geçen gün toplantıdan sonra beni kenara çekti, becerikli, ağzı sıkı birini tanıyıp tanımadığımı sordu. Aklıma geldin.”

      “Sağ ol,” dedim. Ağzım sıkı olmasına sıkıydı ama becerikli olup olmadığımı bilmiyordum.

      “Vallaha ilgileniyorsan pazartesi toplantım var adamla, gel, konuşursun,” dedi. Sonra ekledi. “Paradan yana eli boldur.”

      “Pazartesi işim yok,” dedim.

      “Tamam,” dedi. “Sabah dokuzda bana gel. Adamla toplantım onda. Beraber gideriz. Bizim işimiz kısa. İlanın onayını alınca tanıştırırım sizi.”

      “Kadınlar yine ıslak mı?” dedim.

      “Hayır, bu kez baş aşağı duruyorlar,” dedi.

      Bütün hafta sonu Flight Simulator’de Chicago’dan New York’a görerek uçuş koşullarında uçmaya çalıştım. Sıkıcı ama benim için hâlâ heyecanlı bir uçuş deneyimiydi.

      2. BÖLÜM

      Pazartesi sabahı erkenden kalktım. Bakkalın çırağı gazetemi getirmemişti, kahvemi pencerede yolunu gözleyerek içtim. Nisan ayının son haftasında şehre yerleşmeye karar verememiş bir bahar İstanbul’u vardı dışarıda. Servisi kaçıran bir ilkokul çocuğunu annesi telaşla bindirdi otomobiline. Kahvemi bitirdiğimde gazetem hâlâ gelmemişti. Çırağın aynı zamanda babası olan patronuna bir uyarıda daha bulunmak için not aldım kafamda. Cumartesi çalışmasının yorgunluğunu hafif tertip üstümde duyduğum için aikido ısınma çalışmasına girmeden attım kendimi duşun altına. Çıkınca bir kahve daha içtim.

      Reklamcı arkadaşımın ajansı Levent’teydi, o yüzden yürüyerek gitmeye karar verdim. Şişli Terakki’nin önündeki kavşakta birbirine girmiş otomobillerin içinde bekleyenlerin yanından ağır ağır geçtim. Servis kaçırmış kız ile annesi de bekliyordu yolun açılmasını oflaya puflaya.

      Ajans, pazartesi sabah mahmurluğunu daha üstünden atamamıştı gördüğüm kadarıyla. Yeni açılmış pencereler, bütün hafta sonu kapalı kalan alanların havasını tazelemeye daha yeni başlamıştı. Resepsiyondaki kız dudaklarının boyasını yeni bitirmişti, ruj ve aynası hâlâ masanın üstündeydi.

      Hürriyet gazetesindeki küçük ilanlarım için birkaç kere gidip geldiğimden beni tanıyordu. Hemen telefonu kaldırdı.

      “Remzi Bey geldi efendim,” dedi öksürüp genzini temizledikten sonra. Ardında bana döndü. “Sizi bekliyor.”

      Odasını biliyordum. Kıza bir gülücük atıp yürüdüm. Merdiven sahanlığındaki küçük nişlerde sıra sıra duran Kristal Elma’lara baka baka merdivenlerden çıktım.

      Reklamcı arkadaşım önünde kalın bir tomar halinde yarısı okunmuş gazeteler, elinde hayatta gördüğüm en büyük kahve fincanı, masasında oturuyordu.

      “Kahve içer misin?” dedi yerinden kalkmadan.

      “İki tane içtim,” dedim karşısındaki koltuğa oturarak.

      “İlanı kap gel, gecikiyoruz,” dedi telefona. “Hep gecikiriz,” diye açıkladı bana. Sonra gazetesine döndü.

      Ona karşılık vermedim. Uzanıp, okuduğu gazete tomarından, sabah elime geçiremediğim gazetemi bulup aldım.

      Politika haberlerini okumadan

Скачать книгу