Güvenlik Duvarı. Хеннинг Манкелль
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Güvenlik Duvarı - Хеннинг Манкелль страница 30
“Evet.”
Ancak Wallander adamın alnını çattığını gördü. István hâlâ bir şey hatırlamaya çalışıyordu.
“O akşam bir şey olmuştu,” dedi. “Kızları hatırlıyorum çünkü biri bana on sekiz yaşında değilmiş gibi geldi.”
“Değildi,” dedi Wallander. “Ama boş ver şimdi.”
Wallander bekledi. István’ın nasıl hatırlama gayretinde olduğunu gördü.
“O akşam bir şey oldu,” dedi adam tekrar. Sonra ne olduğunu hatırladı. “Yer değiştirdiler,” dedi. “Bir ara kalkıp yer değiştirdiler.”
Wallander, Hökberg’in akşamın ilk yarısını geçirdiği sandalyeye oturdu. Oradan bir duvar ve sokağın üstündeki bir pencere görünüyordu. Restoranın büyük kısmı arkasındaydı. Yer değiştirdiği zaman ön kapıyı görebildi. Bir sütun ve sedirli bir masa dükkânın geri kalan kısmının çoğunu sakladığı için ancak bir masayı net seçebiliyordu, iki kişilik bir masayı.
“Şurada oturan var mıydı?” dedi, masaya işaret ederek. “Kızlar yer değiştirdiğinde orada oturan biri var mıydı?”
“Aslında evet,” dedi István. “Birisi içeri girip orada oturmuştu ama onlar yer değiştirince miydi, değil miydi, emin değilim.”
Wallander nefesini tuttuğunu fark etti. “Adamı tarif edebilir misin? Onu tanıyor muydun?”
“Onu daha önce hiç görmemiştim ama tarif etmesi kolay.”
“Nasıl yani?”
“Şey, adam Çinliydi. Ya da en azından Asyalı görünüyordu.”
Wallander önemli bir şeye yaklaşıyordu.
“Kızlar taksiye binip gittikten sonra burada kaldı mı?”
“Evet, en azından bir saat daha oturdu.”
“İletişim kurdular mı?”
István olumsuz anlamda başını salladı. “Bilmiyorum. Görmedim ama olabilir.”
“Adam hesabını nasıl ödedi, hatırlıyor musun?”
“Galiba kredi kartıyla ödedi ama emin değilim.”
“Güzel,” dedi Wallander. “Slipini bulmanı istiyorum.”
“Gönderirim sana. American Express, yanlış hatırlamıyorsam.”
“O zaman senin nüshanı buluruz,” dedi Wallander.
İçinde bir telaş duydu. Sonja Hökberg sokaktan gelen birinin dükkâna girdiğini gördü, diye düşündü. Onu görebilmek için arkadaşıyla yer değiştirdi. Adam Asya kökenliydi.
“Senin aradığın şey nedir?” diye sordu István.
“Ben sadece ne olduğunu anlamaya çalışıyorum,” dedi Wallander. “Bundan daha öteye geçemedim.”
István’a veda edip restorandan çıktı. Asya kökenli bir adam, diye düşündü. Güçlü bir endişe dalgası Wallander’i ele geçirdi, daha hızlı yürümeye başladı.
11
Wallander emniyete vardığında nefes nefeseydi. Hızlı yürümüştü çünkü Höglund’un, Eva Persson’u sorguya çektiğini biliyordu. István’ın restoranında öğrendiklerini ona söylemek zorundaydı, böylece Höglund kıza istediği soruları sorabilirdi. Irene ona küçük bir yığın mesaj uzattı, Wallander bakmadan cebine tıktı. Höglund’u sorgu yaptığı odadan aradı.
“İşim bitmek üzere,” dedi Höglund.
“Bekle,” dedi Wallander. “Sana birkaç soru getirdim. Bir mola ver. Dışarıdayım.”
Wallander koridorda sabırsızca bekliyordu, kadın odadan çıktı. Wallander ona hemen restorandaki yer değişimini ve Hökberg’in net gördüğü masada oturan adamı anlattı. Höglund’un ikna olmadığını görebiliyordu.
“Asyalı bir adam?”
“Evet.”
“Gerçekten bunun önemli olduğunu mu düşünüyorsun?”
“Hökberg birisiyle göz teması kurmak istediği için yer değiştirmek istemiştir. Bunun bir anlamı olmalı.”
Höglund omuz silkti. “Persson’a sorarım. Ama senin tam olarak cevabını istediğin soru ne?”
“Neden yer değiştirdiler ve saat kaçta yer değiştirdiler? Yalan söyleyecek mi bak bakalım. Bir de, arkasında oturan adamı fark etmiş mi?”
“Kızın aklından geçenleri anlamak çok zor.”
“Yeni hikâyesine mi sadık kalıyor?”
“Hökberg, Lundberg’e hem vurmuş hem de onu bıçaklamış. Persson öncesinde hiçbir şey bilmiyormuş.”
“Ona Hökberg’in öldüğünü söylediğin zaman nasıl tepki verdi?”
“Üzülmüş gibi yaptı ama bunda pek başarılı olamadı. Bence kız aslında şoke olmuştu.”
“Yani sence önceden bilmiyordu?”
“Hayır. Annesi bir avukat tutmuş, Klas Harrysson. Adam sana dava açmış.”
Wallander’in tanımadığı bir isimdi bu.
“Malmö’lü genç, hırslı bir avukat. Kendinden pek emin.”
Wallander’e yorgunluk çöktü. Sonra öfkesi geri geldi, ayrıca haksızlığa da uğradığını düşünüyordu.
“Yeni bir bilgi kopardın mı?”
“Doğrusunu istersen, bence Persson biraz aptal ama hikâyesinde ısrar ediyor yani ikinci versiyonda. Hiç takılmadan konuşuyor.”
“Lundberg cinayetinde göründüğünden daha fazlası var,” dedi Wallander. “Adım gibi eminim.”
Höglund, Persson’u sorguya çekme işine döndü. Wallander de odasına gitti. Martinson’u bulmaya çalıştı ama bulamadı. Hansson da yoktu. Ardından Irene’in ona verdiği mesajları şöyle bir karıştırdı. Arayanların çoğu gazeteciydi ama Tynnes Falk’ın eski karısından bir mesaj gelmişti. Wallander bu mesajı kenara ayırdı, Irene’i aradı ve bir süre telefon bağlamamasını söyledi. Bilinmeyen numaraları aradı, American Express ofisinin telefon numarasını öğrendi. Ne istediğini anlattığında Anita adında birisine aktarıldı. Kadın güvenlik kontrolü için onu kendisinin araması gerektiğini söyledi. Wallander telefonu kapatıp bekledi. Birkaç dakika sonra Irene’den hiçbir telefon bağlamamasını istediğini hatırladı. Küfretti ve American Express’in numarasını bir