Büyük evin küçük hanımefendisi. Джек Лондон

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Büyük evin küçük hanımefendisi - Джек Лондон страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Büyük evin küçük hanımefendisi - Джек Лондон

Скачать книгу

hafif uğultusunu yayıyordu. Forrest’ı yolundan çeviren de bu ses oldu. Forrest kapıyı aralık tutarak, içinde uzun, cam kapaklı, cam raflı buzdolabı ile bunu destekleyen buz makinesi ve dinamonun tutulduğu serin, elektrikle aydınlatılmış beton odaya göz attı. Yağlı tulumuyla toplu, ufak tefek bir adam yere çömelmişti ve patronu ona başıyla selam verdi.

      “Bir sorun mu var, Thompson?” diye sordu.

      “Vardı,” diye cevap verdi adam olumlu ve net bir şekilde.

      Forrest kapıyı kapattı ve tünele benzeyen bir geçitte yoluna devam etti. Ortaçağ kalelerinde okçuların kullandığı ince, uzun delikler gibi, dar, demir parmaklıklı boşluklar yolu aydınlatıyordu. Başka bir kapı uzun, alçak, kirişli tavanı olan ve içinde bir öküzün pişirilebileceği büyüklükte şöminesi bulunan bir odaya açılıyordu. Şöminede, kömür yatağının üstüne yerleştirilmiş devasa bir kütük alev alev yanıyordu. Salonun temel mobilyalarını, iki bilardo masası, çok sayıda oyun masası, oturma köşeleri ve minyatür bir bar oluşturuyordu. İki genç erkek bilardo sopalarını tebeşirleyerek Forrest’ın selamına karşılık verdi.

      “Günaydın, Bay Naismith,” diye takıldı. “Breeders’ Gazette için ilave malzeme mi?”

      Otuzlu yaşlarında gözlüklü bir genç olan Naismith, süklüm püklüm gülümsedi ve başıyla arkadaşını işaret etti.

      “Wainwright bana meydan okudu,” diye açıkladı.

      “Yani demek ki, Lute ile Ernestine hâlâ güzellik uykusundalar,” dedi Forrest gülerek.

      Meydan okuduğunu kabul etmek genç Wainwright’ın tüylerini diken diken etti ama dilinin ucuna gelen sert yanıtı söyleyemeden, ev sahibi ilerleyerek omzunun üzerinden Naismith’e hitap etti.

      “Saat on bir buçukta sen de gelmek ister misin? Thayer’la ben arabayla gidip Shropshire koyunlarına bakacağız. Thayer yaklaşık on vagon dolusu koç istiyor. Şu Idaho’dan gönderilen mallar konusunda iyi bir şeyler bulman lazım. Yanında fotoğraf makineni de getir. Thayer’ı bu sabah gördün mü?”

      “Biz çıkarken kahvaltı etmeye geldi,” diye araya girdi Bert Wainwright.

      “Onu görürsen on bir buçukta hazır olmasını söyle. Sen davetli değilsin, Bert… Kendi iyiliğin için. O zamana kadar kızlar da kalkmış olur.”

      “Hiç olmazsa Rita’yı yanınıza alın,” diye yalvardı Bert.

      Forrest kapıdan, “Korkma,” diye cevap verdi. “İş için gidiyoruz. Ayrıca, Rita’yı Ernestine’den palanga takımıyla bile koparamazsın.”

      “İşte bu nedenle sizin yapıp yapamayacağınızı görmek istedim,” dedi Bert gülerek.

      “Erkeklerin kendi kız kardeşlerini asla takdir etmemeleri ne tuhaf.” Forrest fark edilebilecek bir süre duraksadı. “Hep Rita’nın gerçekten iyi bir kız kardeş olduğunu düşünmüştüm. Neyi var bu kızın?”

      Forrest ona cevap verilinceye kadar kapıyı kapatmış ve mahmuzlarını şakırdatarak geçitten geçip geniş beton basamaklı dönen merdivenlere ulaşmıştı. En üst basamağı çıktığı zaman, piyanodan gelen dans müziği sesi ve kahkahalar, güneşin aydınlattığı beyaz kahvaltı odasına göz atmasına yol açtı. Gül rengi kimono ve gece başlığı giymiş genç bir kız piyanonun başındaydı. Aynı şekilde giyinmiş iki kız da birbirlerine sarılmış, dans okulunda asla öğrenilmeyen ve erkeklerin görmesini istemeyecekleri bir dansı yapmaya çalışıyorlardı.

      Piyanodaki kız Forrest’ı gördü, göz kırptı ve çalmaya devam etti. Diğer iki kız onun geldiğini bir dakika daha fark edemedi. Şaşkınlıkla bağırdılar, birbirlerine sarılarak ve kahkahalarla gülerek yere yığıldılar. Müzik durdu. Üç kız muhteşem, sağlıklı gençlerdi ve Forrest onlara bakarken gözleri parladı, tıpkı Fotherington Princess’e bakarken parladığı gibi…

      Genç insanlar arasında geçen türde alaycı konuşmalar yaşandı.

      “Beş dakikadır buradayım,” diye iddia etti Forrest.

      Dans eden iki kız şaşkınlıklarından kurtulmaya çalışırken, onun doğru söylediğinden kuşkuluydu çünkü onun çok bilinen ünlü yalancılığını hatırlıyorlardı. Piyanodaki kız, yani Ernestine Forrest’ın baldızıydı ve onun dudaklarından gerçek inciler döküldüğünde, onu bakmaya başladığı anda fark ettiğinde ve izleme süresinin beş dakikadan çok daha uzun olduğunu düşündüğünde ısrar etti.

      Forrest, “Her neyse,” diyerek karışıklığı yarıda kesti. “Bert, o tatlı masum çocuk, henüz kalkmadığınızı düşünüyor.”

      “Ona göre… kalkmadık,” dedi ters bir şekilde hayat dolu genç bir Venüs olan dansçı kızlardan biri. “Size göre de kalkmadık. Bu nedenle haydi güle güle küçük bey. Güle güle.”

      “Buraya bak, Lute,” diye başladı Forrest sert bir ifadeyle. “Sırf dermansız, yaşlı bir adam olduğum için, ayrıca sırf sen on sekiz, yalnızca on sekiz yaşında olduğun ve karımın kız kardeşi olduğun için bana üstünlük taslayabileceğini düşünmemelisin. Unutma –ve uygunsuz olsa da, açıkça belirtiyorum, Rita’nın hatırı için– son on yılda saymamı istemeyeceğin kadar utanç verici olayda seni dövdüm.”

      “Evet, doğru, eskiden olduğum kadar genç değilim ama…” Forrest sağ kolunun pazılarını yokladı ve gömleğinin kolunu yukarı sıyırır gibi yaptı. “Ama henüz tükenmedim ve bir hiç uğruna…”

      “Ne?” diye meydan okudu genç kadın saldırgan bir tavırla.

      Forrest gizemli bir şekilde, “Bir hiç uğruna,” diye mırıldandı. “Bir hiç uğruna… Ayrıca üzülerek belirtiyorum, başlığın eğri duruyor. Ayrıca, pek de zevkli bir ürün sayılmaz. Ayak parmaklarımla, uyurken… hatta deniz tutmuşken, çok daha cazip bir başlık yapabilirim.”

      Lute sarı saçlarını küstahça geriye savurdu, destek ararcasına yoldaşlarına baktı ve:

      “Ah, bilemiyorum. Üçümüzün kadın halimizle, senin gibi yaşlı ve küstah tek bir ağırlığı halledebileceğini düşünmek gayet mantıklı görünüyor. Ne diyorsunuz, kızlar? Haydi, onu çabucacık halledelim. En az kırk yaşında ve anevrizması var. Evet, bir de, aile sırlarını açıklamaktan nefret etsem de, meniere hastalığı2 var.

      On sekiz yaşında, ufak tefek ama güçlü bir kız olan Ernestine hızla piyanonun başından kalktı ve iki arkadaşına katılarak pencerenin kenarındaki büyük koltukların minderlerine saldırdı. Yan yana, ellerinde birer minderle ve aralarına kurnazlıkla minderleri savurmalarına yetecek kadar uygun mesafe koyarak durdular. Sonra da düşmanın üstüne saldırdılar.

      Forrest savaşa hazırlandı, sonra barış görüşmesi yapmak amacıyla ellerini kaldırdı.

      Kızlar önce birer birer, sonra koro halinde “Korkak kedi!” diye bağırdı.

      Forrest empatiyle başını iki yana salladı.

      “Sırf

Скачать книгу


<p>2</p>

İç kulak sıvılarının basınç artışı sonucu oluşur. Genellikle 40-60 yaş aralığında görülür. (e.n.)