Entelektüelin kutsal kitabı - biyografiler. David S. Kidder
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - biyografiler - David S. Kidder страница 31
1- Zenobia İngiliz yazar Geoffrey Chaucer’in (1343-1400) Canterbury Masalları’ndan biri olan “The Monk’s Prologue and Tale” (Keşişlerin Özdeyiş ve Hikayeleri) adlı çalışmasında karşımıza çıkar.
2- Antik dünyanın büyük şehirlerinden biri olan Palmyra, Zenobia’nın ayaklanmasının intikamını almak için Romalılar tarafından büyük ölçüde yok edilmiştir. 1089 yılındaki bir depremden sonra ise şehir tamamen terk edilmiştir. Palmyra harabeleri 1980 yılında UNESCO Dünya Mirası kapsamına alınmıştır.
3- Zenobia aynı zamanda ABD’nin güneydoğusunda yetişen beyaz çiçekli bir bitkinin bilimsel adıdır.
Arius
1553 yılında ünlü bir İspanyol doktor olan Michael Servetus (1509-1553) İsviçre’nin Cenova şehrinde sapkınlıkla suçlanmasının ardından kazığa bağlanarak yakıldı. Şehrin yetkililerine göre o bir Arianistti. Yani kutsal üçlemenin varlığını inkar ediyordu.
Mısırlı teolog Arius’un (250-336) ölümünden 1200 yıl sonra bile insanlar Arianist olmakla suçlanıp idam edilebiliyorlardı. Bu durum belki de muhalif rahibin düşüncelerinin gücünü ortaya koymaktadır. Yaşadığı süre boyunca Arius, Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu inancına saldırarak Hıristiyan dünyasında büyük bir krizin yaşanmasına neden oldu.
İskenderiyeli olan Arius bugün Türkiye sınırlarında yer alan Antioch’ta (Antakya) eğitim aldı. Daha sonra Hıristiyanlığın o dönemdeki entelektüel merkezi olan doğduğu şehre geri döndü. 306 yılında yardımcı papaz oldu. İlk olarak 311 yılında aforoz edilmesine rağmen birkaç yıl sonra kilise ile arasını düzeltti.
318 yılında Arius ve yerel bir piskopos, Hz. İsa ve Tanrı’nın ilişkisi ile ilgili bir tartışmaya girişince Ariancı muhalefet kendini göstermiş oldu. Piskopos pek çok Hıristiyan gibi Tanrı’nın üç biçimde ortaya çıktığına inanıyordu: Baba, oğul ve kutsal ruh. Arius ise söz konusu üçleme konseptine şüpheyle yaklaşıyordu.
Arius pek çok önemli ismi etkiledi. Özellikle Suriye’de cemaati ciddi bir kriz yaratabilecek kadar büyüdü. Bunun üzerine kilise 325 yılında Nicaea (İznik) Konsülü’nü topladı. Bu, Hıristiyanlık tarihinde yapılan bu tarzdaki ilk toplantıydı. Daha sonraları Constantinople (İstanbul) yakınlarındaki bir şehir olan Nicaea’da 381 yılında bir toplantı daha yapılacaktı. Toplantıda piskoposlar üçleme konseptini resmi olarak tasdiklediler ve “Nicene Amentüsü”nü yazdılar. Bu, dinin temellerini standartlaştırmak amacıyla yazılmış Hıristiyanlık öğretisinin temel metinlerinden biriydi: “Biz tek tanrıya inanıyoruz. Her şeye kadir baba. Yerin, göğün, görünen ve görünmeyen her şeyin yaratıcısı.” Yenilgiye uğrayan Arius ve taraftarları sürgüne gönderildiler. Kısa süre sonra ileride rakipleri tarafından zehirlenerek öldürüleceği İstanbul’a geri döndü.
Düşünceleri yüzlerce yıl baskı altında tutulmuş olmasına rağmen üçlemeye karşı geliştirdiği eleştiriler Hıristiyan dünyasında asla tam olarak unutulmadı. Modern zamanlarda Hz. İsa’yı Tanrı değil, sadece bir peygamber ve ahlak önderi olarak gören Birlikçi (Unitarian) Teoloji Arius’un düşüncelerinin günümüzdeki yansıması olarak ortaya çıkmıştır.
1- Kilise Arius’u resmi olarak yaygın inançlara aykırı görüşler ortaya atan bir sapkın olarak damgaladı.
2- Nicaea’daki toplantıda üç yüz delegeye karşı sadece iki Mısırlı piskopos Arius’u desteklemişti. Oylamadan sonra Arius ve iki piskopos Balkanlar’daki bir Roma eyaleti olan Illyria’ya sürgün edildiler.
3- 787 yılında bir başka tartışmanın çözümü için yeniden Nicaea Konsülü toplandı. Bu kez tartışma konusu Hıristiyan inancında dini ikonların oynadığı rol ile ilgiliydi. Konsül ikonların kiliseden çıkarılmasını öneren İconoclastlar’a karşı çıkarak bunların kullanımını onayladı.
Hadrian
Hadrian (76-138) Antik Roma tarihindeki en başarılı imparatorlardan biridir. Yirmi bir yıllık iktidarı döneminde büyük askeri başarılar kazandı ve Roma İmparatorluğu’nun sınırları alabildiğine genişledi. Onun dönemi göreli bir barış ve refah dönemiydi. Hadrian sanatçılara büyük bir destek verdi. Mimari tarihte bugün için dahi bir dönüm noktası olarak görülen Roma Pantheonu’nun inşasında önemli katkıları oldu.
O zamanlar bir Roma eyaleti olan İspanya’da doğan Hadrian bir senatörün oğluydu. Babası 85 yılında, Hadrian 10 yaşındayken öldü. Hadrian geleceğin imparatoru Trajan (53-117) tarafından yetiştirildi. Çeşitli imparatorluk görevlerinde bulundu. Almanya, Suriye ve günümüz Romanyası’nda bulunan Dacia’da savaşlara katıldı. Trajan tarafından varis ilan edildi.
Hadrian eyaletlerdeki savaşları sırasında imparatorluğun zayıflığını kendi gözleriyle görme şansı elde etti. İmparator olur olmaz savunulamaz olarak gördüğü bölgelerden çekilmeye ve kalan yerlerin savunmasını güçlendirmeye karar verdi. Bu amaçla şehir duvarları güçlendirildi. Taştan yapılmış bir savunma duvarı olan Hadrian Duvarı, Kuzey İngiltere boyunca uzanmaktadır. Günümüzde dahi büyük ölçüde sağlam durumdadır. Bu duvar onun en önemli projeleri arasında kabul edilmektedir.
Roma’da ise daha önce yangından hasar gören eski bir tapınağın yerine Roma tanrılarına adanmış büyük ve kubbeli bir tapınak olan Pantheon’un yeniden inşasına katkı sağladı. Bu bina pek çok başka mimari eserin yanı sıra Washington’daki Jefforson Anıtı’na da mimari açıdan ilham vermiştir. Hadrian aynı zamanda imparatorluk sınırlarında yaşayan Romalı olmayan halklarla ilgilenmiş ve onlara hoşgörü göstermiştir. Yunan kültürünün büyük bir taraftarıdır.
Hadrian’ın dönemi büyük ölçüde barış içinde geçti. Diğer taraftan 135 yılında Yahudi isyanını bastıran büyük bir tiran olarak da anımsanmaktadır. İsyanın bastırılması için yüz binlerce yahudi öldürülmüştür. Tarihçi Edward Gibbon (1737-1794) onun dönemini karakterize eden şiddet ve refah dengesini şöyle anlatır: “Roma ordularının dehşeti imparatorların ılımlılığına ağırlık ve asalet eklemiştir.”
Hadrian 138 yılında öldü ve yerine evlatlık oğlu Antoninus Pius (86-161) geçti.
1- Hadrian Duvarı günümüz İngiltere-İskoçya sınırından birkaç km uzaklıktadır.
2- Hadrian imparatorluğun en ünlü zirveleri olan Sicilya’daki Etna Dağı ve Suriye’deki Jabal Agra Dağı’na tırmanmış olan bir dağcıydı.
3- İmparator çocukken ebeveynleri kendisine Yunan edebiyatına düşkünlüğünden ötürü Graeculus (Küçük Yunanlı) lakabını takmışlardır.
Boethius
40 yaşına vardığı sırada Severinus Boethius (480-524) İtalya’nın en saygın ve en güçlü insanları arasında yer alıyordu. Pek çok Antik Yunan filozofunun eserlerini Latince’ye çevirmişti.