Entelektüelin kutsal kitabı - biyografiler. David S. Kidder
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - biyografiler - David S. Kidder страница 27
Ünlü bir hikayeye göre 138 yılının Şubat ayında sismograf bir sarsıntı algıladı. Ne var ki başkent Luoyang’ta kimse bir şey hissetmemişti. Zhang Heng’e şüpheci yaklaşanlar aletin uyarısının yanlış bir alarm olduğundan emindiler. Birkaç gün sonra 563 km uzaktan gelen haberciler yıkıcı bir deprem yaşandığını söylediler.
Zhang Heng yazdığı şiirlerle de tanınmaktadır. Bu şiirler günümüzde hâlâ Çin şiir antolojilerinde yer almaktadır. Zhang Heng aynı zamanda üç boyutlu bir evren modeli tasarlamış ve onun döneminde yaşayan hiçbir Çinli bilginin yapamadığı kadar isabetli bir şekilde pi sayısını hesaplamıştır.
Zhang Heng seçkin bir ailenin çocuğu olarak Orta Çin’deki Xi şehrinde dünyaya geldi. On yedi yaşındayken Çin’i gezmeye başladı. Bu seyahati sırasında yaptığı gözlemleri, en bilinen iki şiirinde dile getirdi. 103 yılında önemsiz bir memuriyete atandı. Bu sırada şiir yazıp matematik ve astronomi çalışmaya başladı.
İmparator An (94-125) 111 yılında Zhang Heng’i terfi ettirdi. Onu başkente çağırdı ve saray astronomu yaptı. Bu, imparatorluktaki en önemli görevlerden biriydi. Zhang Heng’in görevleri arasında hava ve deprem kayıtlarını tutmak, takvim derlemek, tutulma ve diğer sıra dışı olayları öngörmek vardı.
Sismografı icat ettiğini ilk olarak 132 yılında açıkladı. Bu, terfi ettirilmesini sağladı. Ancak sonraki birkaç yıl içerisinde saraydaki harem ağalarıyla sorunlar yaşadı. 136 yılında saraydan ayrıldı ve Hejian eyaletine vali oldu. 138 yılında emekli olmasının ardından bir yıl sonra öldü.
1- Zhang Heng’in sismografı (Houfeng Didong Yi, “rüzgarı ve yer sarsıntılarını ölçme aracı”), 2005 yılında bir Çin müzesi tarafından yeniden yapıldı. Alet sekiz ejder figürüne bağlı bir kap ve kabın içindeki sarkaçtan oluşuyordu. Her bir ejder farklı bir yönü gösteriyordu. Makina bir deprem algıladığında sarkaç bronz bir topu harekete geçiriyor ve top ejderlerden birinin ağzından alete bağlı olan metal bir kurbağanın ağzına giriyor, böylece depremin merkezinin hangi yönde olduğunu gösteriyordu.
2- 1986 yılında dünyaya çarpan bir meteorda Çinli bilim adamları tarafından bulunan minerale Zhang Heng’in onuruna “zhanghenite” adı verilmiştir.
3- Zhang Heng, pi sayısının değerini kendisinden önceki Çinli matematikçilere göre gerçeğe çok daha yakın bir biçimde tahmin etmiştir. Onun hesabına göre pi sayısının değeri 3,1724’tür. Günümüzde ise pi sayısının değeri 3,14159 olarak kabul edilmektedir.
Diocletian
İmparator Diocletian (245-316) Roma tarihinde Hıristiyanlar’ı hedef alan en son ve en büyük şiddet dalgasını başlatmıştır. 303 ve 304 yıllarında yayınladığı dört ayrı fermanın sonucunda on binlerce insan öldürülmüştür. Hıristiyanlar’a yönelik kanlı baskıları bir tarafa bırakılırsa, Diocletian’ın dönemi Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün geçici olarak durdurulduğu göreli barışçıl bir dönemdir.
Gaius Aurelius Valerius Diocletianus başarılı bir askerdi. 284 yılında kendi askerleri tarafından imparator ilan edildi. Kısa süren bir iç savaş sırasında hasmı Carinus’u yenilgiye uğrattı. 285 yılında imparatorluğun tartışmasız hakimi konumuna gelmişti.
Diocletian’ın gücü ele geçirdiği dönemde imparatorlukta çok ciddi karışıklıklar yaşanıyordu. 3. yy’da düzinelerce imparator başa geçmiş ve kimileri sadece birkaç ay hayatta kalabilmişlerdi. Çoğunun ömrü suikastlerle son bulmuştu.
İmparator olunca Diocletian yeniden düzeni sağlamaya çalıştı. Antik Roma askeri disiplinini canlandırmayı denedi. Özel mülkiyete ve geleneksel pagan tanrılara tapılmasına saygı gösterdi. Senatonun gücünü kısıtladı. Devlet hizmetlerinde reform yaptı. Vergi hukukunu gözden geçirdi. Mısır, Ermenistan ve Suriye’deki düşmanlarının üzerine yürüdü.
Romalı Hıristiyanlar Neron’un (37-68) döneminden beri dönem dönem baskılara uğruyorlardı. Diocletian’ın iktidarının ilk yirmi yılı nispeten hoşgörülü sayılabilirdi. Tarihçiler 303 yılında imparatorun aniden tavır değiştirmesinin nedenini anlamakta zorlanmaktadırlar. Bu tarihte Hıristiyanlara dönük ilk baskı emrini vermiştir. Muhtemelen Hıristiyanların imparatorluğun birliği için bir tehdit oluşturduklarını düşünmüştür.
Olaylar kiliselerin ateşe verilmesi ile başlamış ve daha önce eşi görülmemiş bir işkence ve katliam dalgası ortalığı kasıp kavurmuştur. Pagan tanrılarına adak vermeyi reddeden Hıristiyanlar canlı canlı haşlanmış, çarmıha gerilmiş ya da arenada aslanların önüne atılmışlardır. Pek çokları ise madenlerde çalıştırılmak için uzak bölgelere gönderilmiştir.
305 yılında Diocletian gönüllü olarak tahttan vazgeçen ilk Roma imparatoru oldu. Emekli olup Adriyatik’teki sarayına çekildi. Burada sebze yetiştirmeye başladı ve sağlık sorunları ile uğraştı. Diocletian 316 yılında öldü. Ölümünden üç yıl önce, varislerinden biri olan Constantine (272-337) Hıristiyanlık yasağını kaldırmış ve Hıristiyanlar üzerindeki baskılara son vermişti.
1- Diocletian ve Maximian’ın (250-310), Persler’e karşı kazandıkları zaferi kutlamak için yaptıkları zafer alayı (20 Kasım 303) Roma tarihinin son zafer kutlamasıdır.
2- Diocletian imparator olduğu süre içerisinde zamanının büyük bölümünü Roma dışında geçirmiştir. Daha ziyade Nicomedia (günümüzde İzmit, Türkiye) ve Antioch (günümüzde Antakya, Türkiye) bölgelerinde bulunmuştur. Emeklilik yıllarını geçirdiği Salonae’deki (günümüzde Split, Hırvatistan) saray hâlâ ayakta durmaktadır.
3- Baskılar sırasında Romalı Hıristiyanlar şehir duvarlarının dışındaki bağlantılı mağaralar olan yeraltı mezarlıklarında saklanmışlardır. Bunların büyük bölümü günümüzde halka açık bir biçimde sergilenmektedir.
Ovid
8 yılında Batı edebiyatının en büyük gizemlerinden birine kaynaklık eden bir olay yaşandı. Romalı şair Ovid (MÖ 43-MS 17) durup dururken şehri terk etmeye zorlandı. Karadeniz’de sürgüne gönderilen Ovid, kendisine neden bu cezanın verildiğini asla açıklamadı. Sadece cinayetten daha kötü bir suç işlediğini belirtti.
Sürgün edilmesinden önce Ovid, Antik Roma’nın önde gelen şairlerinden biriydi. Aşk, baştan çıkarma ve evlilikle ilgili yazdığı Latince şiirleri ile tanınıyordu. Ortada ciddi tarihi delillerin bulunmaması pek çok kişiye Ovid’in müstehçen eseri Ars Amatoria (Aşk Sanatı) yüzünden sürgüne gönderildiğini düşündürmüştür. MÖ 1 yılında yayınlanan kitabın imparatoru öfkelendirmiş olabileceği ileri sürülmektedir.