R.U.R. Rossum’un Evrensel Robotları. Karel Čapek
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу R.U.R. Rossum’un Evrensel Robotları - Karel Čapek страница 4
SULLA: “Ben bir robotum.”
HELENA: “Bu önemli değil. Robotlar da bizim gibi iyi insanlar. Sulla, sizi kesmelerine izin verir miydiniz?”
SULLA: “Evet.”
HELENA: “Oh, ölümden korkmuyor musunuz?”
SULLA: “Tanımam, Küçük Hanım Glory.”
HELENA: “Sonra size ne olur biliyor musunuz?”
SULLA: “Evet, artık hareket edemezdim.”
HELENA: “Bu korkunç!”
DOMIN: “Marius, küçük hanıma ne olduğunuzu söyleyin.”
MARIUS: “Robot Marius.”
DOMIN: “Sulla’yı ameliyathaneye koyar mıydınız?”
MARIUS: “Evet.”
DOMIN: “Üzülür müydünüz?”
MARIUS: “Tanımam.”
DOMIN: “Ona ne olurdu?”
MARIUS: “Hareket etmezdi. Onu öğütücüye verirlerdi.”
DOMIN: “Bu ölümdür Marius. Ölümden korkuyor musunuz?”
MARIUS: “Hayır.”
DOMIN: “Gördünüz mü Küçük Hanım Glory? Robotlar hayata bağlı değiller. Niye olsunlar ki! Haz almıyorlar. Çimden daha değersizler.”
HELENA: “Oh, kesin şunu! En azından onları gönderin!”
DOMIN: “Marius, Sulla, gidebilirsiniz.”
(Sulla ve Marius çıkarlar.)
HELENA: “Korkunçlar! Bu yaptığınız çok çirkin bir şey!”
DOMIN: “Neden çirkin?”
HELENA: “Bilmiyorum… Neden, neden ismini Sulla koydunuz?”
DOMIN: “Kötü bir isim mi?”
HELENA: “Erkek adı. Sulla, Romalı bir komutandı.”
DOMIN: “Oh, Marius ve Sulla sevgililerdi diye düşündük.”
HELENA: “Hayır, Marius ile Sulla komutanlardı ve bilmem ne yılında birbirlerine karşı savaşıyorlardı.”
DOMIN: “Pencereye gelin. Ne görüyorsunuz?”
HELENA: “Duvar ustaları.”
DOMIN: “Bunlar robotlar. Bizim bütün işçilerimiz robotlardır. Ve şurada, aşağıda bir şey görüyor musunuz?”
HELENA: “Bir ofis.”
DOMIN: “Muhasebe… Ve orada…”
HELENA: “Birçok memur var.”
DOMIN: “Bunlar robotlar. Bizim tüm memurlarımız robotlardır. Ve fabrikayı gördüğünüzde…”
(O anda fabrika düdüğü ve sirenler çalmaya başlar.)
DOMIN: “Öğlen oldu. Robotlar işi ne zaman bırakmaları gerektiğini bilmezler. Saat ikide size tekneleri göstereceğim.”
HELENA: “Ne tekneleri?”
DOMIN: (Rahat bir tavır takınır.) “Hamur tekneleri. Her birinde bin robotluk madde karışıyor. Ayrıca karaciğer, beyin vs. fıçıları var. Sonra kemik fabrikasını göreceksiniz. Ardından size büküm-haneyi göstereceğim.”
HELENA: “Ne bükümhanesi?”
DOMIN: “Sindirim bükümhanesi. Kilometrelerce sindirim borusunun yapıldığı bükümhane. Sonra montaj atölyesi yer alır, orada her şey bir araya getirilir, aynen otomobiller gibi. Her işçi sadece bir parçayı monte ediyor sonra da otomatik olarak sıra ikinci, üçüncü ve dördüncü işçiye geçer. Bu böyle devam eder. Bu en ilginç gösteridir. Sonra kurutma odasına ve taze ürünlerin çalıştığı depoya sıra gelir.”
HELENA: “Tanrı aşkına hemen mi çalışmak zorundalar?”
DOMIN: “Pardon. Aynen yeni mobilya gibi işliyorlar. Var olmaya alışıyorlar. Bir anlamda bütünleşiyorlar. Hatta içlerinde birçok şey yeni olarak gelişiyor. Doğal gelişime biraz yer vermek zorundayız, anlıyor musunuz? Ve bu arada ürünler aprelenmekte.”
HELENA: “O nedir?”
DOMIN: “İnsanlar için okul neyse o. Konuşmayı, yazmayı ve hesaplamayı öğreniyorlar. Mükemmel hafızaları var. Onlara yirmi ciltlik ansiklopedi okusanız her şeyi size sırayla tekrar ederler. Üniversitelerde gayet iyi bir şekilde eğitim verebilirler. Sonra onlar sınıflandırılır ve dağıtılır. Günlük olarak on beş bin robot, öğütücüye gider. Hasarlı olanların sabit yüzdesini hesaplamıyorum bile.”
HELENA: “Bana kızgın mısınız?”
DOMIN: “Tanrı korusun! Sadece şeyi düşünüyordum… Başka şeylerden söz edebilirdik. Yüz bin robotun içerisinde küçük bir azınlığız ve hiç kadın yok. Her gün sadece üretim hakkında konuşuyoruz. Lanetlenmiş gibiyiz, Küçük Hanım Glory.”
HELENA: “O kadar üzgünüm ki size yalancı dediğim için.”
(Kapı vurulur.)
DOMIN: “Girin arkadaşlar.”
(Sol taraftan Mühendis Fabry, Dr. Gall, Dr. Hallemeier, Müteahhit Alquist girerler.)
DR. GALL: “Pardon, rahatsız etmiyoruz ya?”
DOMIN: “Buraya gelin. Küçük Hanım Glory, bunlar; Alquist, Fabry, Gall, Hallemeier. Bu da Başkan Glory’nin kızı.”
HELENA: (mahcup hâlde) “İyi günler!”
FABRY: “Hiçbir fikrimiz yoktu.”
DR. GALL: “Sonsuz onurlandırıldık.”
ALQUIST: “Hoş geldiniz Küçük Hanım Glory!”
(Sağdan taraftan paldır küldür Busman girer.)
BUSMAN: “Hey, buralarda neyiniz var?”
DOMIN: “Buraya gel Busman. Bu bizim Busman küçük hanım. Busman, bu da Başkan Glory’nin kızı.”
HELENA: “Memnun oldum.”
BUSMAN: “Vay canına, bu büyük bir sevinç! Küçük Hanım Glory, şeref verdiğinizi gazeteye telgrafla bildirebilir miyiz?”
HELENA: “Hayır, hayır, yalvarırım!”
DOMIN: “Küçük