Sherlock Holmes’un Anıları Bütün Maceraları 4. Артур Конан Дойл
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Sherlock Holmes’un Anıları Bütün Maceraları 4 - Артур Конан Дойл страница 10
O gece Londra’ya dönerken yataklı kompartımanın köşesi bize aitti ve pazartesi akşamı Dartmoor ahırında yaşanan olayları ve her şeyi ortaya koyan yöntemlerini anlatan arkadaşımızı dinlerken, sanıyorum Albay Ross ve benim için oldukça kısa süren bir yolculuk olmuştu bu.
“İtiraf ediyorum!” dedi. “Gazete yazılarından oluşturduğum teoriler tamamıyla hatalıydı; ama ta başından beri, önemli ayrıntılar olduğundan emindim. Aleyhindeki delillerin yetersiz olmasına rağmen Devonshire’a, Fitzroy Simpson’ın gerçek zanlı olduğu inancıyla gittim.
Arabada seyisin evine yaklaşırken baharatlı pirzolanın öneminin farkına vardım. Hepiniz indikten sonra benim dalgın dalgın oturduğumu hatırlayacaksınız. Bu kadar açık seçik bir ipucunun üstünde durmamamı garipsemiştim.”
“Doğrusunu isterseniz…” dedi albay. “Ben şimdi bile anlayamıyorum.”
“Mantık zincirimin ilk halkasıydı. Toz hâline getirilmiş afyonun tadı yavan değildir. Çok nahoş olmasa da yine de anlaşılabilir. Herhangi bir yemeğe karıştırıldığında yiyen kişi şüphesiz anlar ve daha fazla yiyemez. Düşünün, bu tadı ancak baharat bastırabilirdi. Fitzroy Simpson denilen bu yabancı, o gece seyisin evinde akşam yemeğinin içinde baharat olacağını tahmin bile edemezdi ve toz hâlindeki afyonun tadını bastırabilecek bir yemeğin pişirileceğini bilmesi tamamen anormal bir tesadüf olurdu. Mantıksızlık olurdu. Bu nedenle Simpson’ı davadan eledim ve o geceki akşam yemeğinde baharatlı pirzolayı tercih edebilecek iki kişinin, yani Straker ve eşinin üzerinde yoğunlaştım. Seyis yamağı için bir tabak kenara konulduktan sonra afyon eklenmişti çünkü diğerlerine bir şey olmamıştı. O hâlde hizmetçi görmeden o ilacı yemeğe katan kim olabilirdi?
Bu sorunun cevabını vermeden önce köpeğin sessiz kalmasının önemini fark ettim; çünkü doğru bir varsayım, istisnasız, peşinden diğerlerini getirir. Simpson olayında bir köpeğin ahırlarda kaldığını öğrendim ve birinin atı alıp götürdüğü sırada samanlıkta uyuyan iki genci uyandıracak kadar havlamadığını fark ettim. Belli ki gece yarısı gelen ziyaretçiyi iyi tanıyordu.
Gecenin bir yarısında John Straker’ın ahırlara gidip Gümüş Şimşek’i dışarı çıkardığına emindim ya da neredeyse emindim. ama amacı neydi? Açıkça sahtekârlık yapacaktı, yoksa niye seyis yamağını uyutsun ki? Ne yapacağımı bilmez hâldeydim. Bundan önce birçok olayda seyislerin kendi atlarına değil de başka bir ata para yatırıp kendilerininkini yarış dışı ettiklerini ve büyük miktarlar kazandıklarını biliyordum. Böylece dolandırıcılıkla diğerlerinin kazanmalarına engel olmuşlardır. Bazen bunu yarışta hallederler, bazen de daha zekice bir yol bulurlar. Buradaki durum neydi? Cebinden çıkanların bir sonuca varmamda bana yardımcı olacağını umdum.
Ve öyle de oldu. Ölü adamın elindeki tuhaf bıçağı unutmuş olamazsınız. Aklı başında hiçbir adam o bıçağı silah olarak kullanmaz. Dr. Watson’un dediği gibi cerrahi ameliyatlarda kullanılan hassas bir bıçaktır o. Ve hassas bir ameliyatta kullanılacaktı o gece. Hipodromlardaki engin deneyimlerinizden biliyorsunuzdur Albay Ross, bir atın bacağındaki tendonlara ufak bir çeltik atıldığında deri altından yapıldığı için hiç iz bırakmaz. Böyle bir atta hafif bir aksaklık olur. ancak aşırı çalışmaktan ve romatizmadan kaynaklandığı düşünülerek pek üzerinde durulmayacaktır.”
“Hain! Rezil!” diye bağırdı albay.
“John Straker’ın atı fundalığa götürme sebebi de anlaşılıyor artık. Böylesine hassas bir hayvan, bıçağın sivri ucunu hissettiği an en derin uykusunda olanları bile uyandırabilirdi. Bu nedenle kesinlikle bu işlemi açık havada yapmalıydı.”
“Nasıl da kör gibi davranmışım!” diye bağırdı albay. “Bu yüzden kibrite ve muma ihtiyacı oldu.”
“Şüphesiz kişisel eşyalarını incelerken sadece suçu işleyiş yöntemlerini değil, aynı zamanda gerekçelerini de keşfettim. Görmüş geçirmiş biri olarak albay, insanların başkalarının faturalarını ceplerinde taşımadıklarını bilirsiniz. Ben Straker’ın ikinci bir hayat yaşadığı ve başka bir düzeni olduğu kanaatine vardım. Faturaların içeriğinden oldukça pahalı zevkleri olan başka bir kadının varlığı anlaşılıyordu. Hizmetkârlara karşı ne kadar eli açık davransak da onların, eşlerine pahalı giyecekler almalarını sağlayamayız. Fark ettirmeden Bayan Straker’ı şapka hakkında sorguladım ve eline asla ulaşmadığı konusunda tatmin olduktan sonra, kadın şapkacısının adresini not ederek Straker’ın fotoğrafıyla birlikte esrarengiz Derbyshire hakkında bilgi toplamak amacıyla oraya gittim.
Ondan sonrası kolay oldu. Işığın görünmemesi için Straker atı çukur bir yere götürdü. Kaçarken Simpson kravatını düşürmüştü ve Straker bunu görünce almıştı, belki de atın bacağını bununla sıkıca sarmak niyetindeydi. Çukurlu kısma girdikten sonra atın arkasına geçip kibriti yaktı ancak hayvan içgüdüleri sayesinde kendisine bir kötülük yapılacağını düşünerek aniden parlayan ışıktan çok korktu ve etrafa saldırmaya başladı. Bu esnada atın çiftesi Straker’ın alnına isabet etti. İşini daha rahat yapabilmek amacıyla paltosunu yağmura rağmen çıkarmıştı ve bu nedenle düşerken bıçak derin bir yara açtı baldırında. Her şey anlaşıldı mı?”
“Mükemmel!” diye bağırdı albay. “Mükemmel! Sanki oradaydınız!”
“İtiraf etmeliyim ki en son atışım çok zordu. Straker gibi kurnaz bir adamın biraz deneme yapmadan tendonlara zarar verme işlemini kolay kolay yapamayacağını anladım. ancak neyin üzerinde deneme yapabilirdi? Koyunlar gözüme çarptı ve çok şaşırmama rağmen sorduğum bir soru şüphelerimi doğruladı.”
“Her şeyi açık ve net anlattınız, Bay Holmes.”
“Londra’ya döndüğüm zaman şapkacıyı aradım. Straker’ın, tabii Derbyshire adıyla, çok iyi bir müşterisi olduğunu söyledi; pahalı kıyafetlere düşkün çok havalı bir eşi varmış. Şüphesiz bu kadın onu çok büyük borçlar altına soktu ve bu nedenle böyle bir plan yapmak durumunda kaldı.”
“Tek bir nokta dışında her şeyi aydınlattınız.” dedi albay. “At neredeydi?”
“Ah, komşularınızdan biri onu bağlamış ve bakımını üstlenmişti. Bu noktada bazı şeyleri göz ardı etmemiz gerektiğine inanıyorum. Yanılmıyorsam burası Clapham Junction, yaklaşık on dakika içinde Victoria’da olacağız. Eğer daireme gelip size bir puro ikram etmeme izin verirseniz sizde merak uyandıran her türlü sorunuza cevap vermeye hazırım.”
Soluk Yüz
Arkadaşımın olağanüstü yeteneklerini ortaya koyan sayısız kısa hikâyesini yayımlarken bu ilginç dramalarda önceleri dinleyici, daha sonraları da aktör olarak görev almış olmam nedeniyle, onun başarısızlıklarından çok başarılarının üzerinde durmuş olmam doğaldır. Bu da onun ününün hatırına, fazla abartılı bir davranış sayılmazdı. Holmes’un aklını kaçırmak üzere olduğunu düşündüğümüz zamanlar -ki bu durumlarda onu bazen yanlış anlayabiliyoruz- gerçekte enerjisinin ve yeteneklerinin doruk noktasına çıktığı anlar olurdu. Başarısızlığa uğradığı zamanlarda