YÜREĞİME AŞK DÜŞSÜN. Hilal Otyakmaz Aydin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу YÜREĞİME AŞK DÜŞSÜN - Hilal Otyakmaz Aydin страница 9

YÜREĞİME AŞK DÜŞSÜN - Hilal Otyakmaz Aydin

Скачать книгу

(r.a.ecmain), tabiın, tebe-i tabiinin (rahimehullah) üzerine selam olsun, aşk olsun, nur üstüne nur olsun. Daim hû…

      Tasavvufî eser okumaları dervişi ilerletir. Efendimiz’den (s.a.s.) kıyamete kadarki zaman diliminde Allah’ı marifet ile anan ilim meclisleri, eserleri var olacaktır. Önemli olan husus dervişin, yüzyıllarca farklı diyarlarda yer edinmiş marifet meclislerinin örneklerini yaşadığı çağdaki insanlığa aktarabilmesini bilmesidir. Bu tasavvuf meclisleri var oldukları zamanın okullarıdır. İnsanı Yaratıcısı, yaratılış gayesi ile buluşturup yeniden dirilişine vesile olmaktır. Bunlardan birisi de Rabia’tül Adeviyye okuludur ve bu okuldan nice aşk erenleri yetişmiştir. Rabia Hazretleri’ni dünyanın varlıkları adına, dünya kokusu ile anlamak zordur. Varlığından geçer isen onun aşk eksenine girersin ve O, sende açılmaya başlar. Her bir derviş meşrebine göre bu ve diğer okullarda kendisinde var olan cevherleri bilme, bulma ve olma gayreti ile yeniden farklı metodlarla inşa edilir. Derviş bu inşayı kalbine indirebilmek için nefsi ile mücadele vermelidir. Hakikatler ağır mevzuları içerir ve her bir hakikat batınıyla anlaşılırsa sırlara kapılar açılır. Bu sırlar dünya perdesinden kurtulmak ile açılır. Yüce Allah her ‘ol emri’ndeki hikmetlerini istekli olan müridin düşünmesi için gönderir. Tefekkür eden derviş zamanla bu parçaları birleştirerek dilinden inci taneleri gibi hikmet dilini döker. Derviş bu hakikatleri kendisi için değil, insanlığın Rabb ile buluşması için bulur, gönüllere vesile olur.

      Tasavvuf yolunda ‘ben’ diye bir kelime yoktur. Her hâlde, makamda benliğinden ayrılma vardır ki acziyeti son dereceye kadar kabuldür bu, Rabb’inin tezahürleri ortaya çıksın. İnsaoğlu sınırlıdır. Rabb’inin ona tecellisi ile sınırlar ortadan kalkar.

      Hz. Ali (r.a.) der ki: “Ey insanoğlu! Sende hiçbir varlığa verilmemiş Rabb’inin parçası ve sırları vardır. Bu sırları bulmaya başladığın zaman melekler ötesine geçebilirsin. Sen de melekler gibi Rabb’in ile sürekli günahsız, mekânsız, zamansız kalabilirdin. Ama Rabb’in sana et-kemik giydirerek seni bu dünya için vazifelendirdi. Sen, sadece O istediği için masivada var oldun. O’nu kevnü cami olarak tecelli ettirdiğin için insan adı aldın. Bu yüzden sırlar için yüreğini her daim aşka, muhabbete açık tut. O zaman Rabb’inin güzel hikmetlerine vakıf olmaya başlarsın. İstikametin için bir günün diğer gününe uymasın. Tasavvufî yolculuğun için senden bu istenir. Bunun için de her işte senin için örnek olan Allah Resülü’n (s.a.s.) her gün bambaşka olarak seni nurlandırsın. Çünkü O, (s.a.s.) nurdan hüzmeler şeklinde her gün farklı hakikatleri anlatırdı. İnsanlık O’na (s.a.s.) hayrandı, âşıktı. Kimse O’ndan (s.a.s.) ayrılmak istemezdi. Ama O (s.a.s.) her varlığı zamanına, mekânına göre dengesine oturturdu.”

      Bu ifadeler çok önemlidir. Efendimiz (s.a.s.) Rabb’iyle ne sırlar yaşardı da, kimselere söylemezdi. Denge insanıydı. Rabb’im bizleri de onlara hakiki talebe eylesin. Dünyaya sırtımızı dönenlerden eylesin. Rabb’inin sırlarına gerçekten vakıf olmak istiyorsan her işini O’na teslim et; dünya kalbinde, bedeninde yer edinmesin. Dervişin yolunu kesen, yarı yolda kalmasına sebep veren her ne ise onun dünya-ahiret için hiçbir önemi yoktur. Bu ifadeler hikmet dilidir kızım. İnsanların ifadeleri bu hakikatlerin yerini tutmaz. Bunlar kalbin ufukları, yamaçlarıdır, rahmanidir. Rabb’im deryalarına vardırsın, aşk şarablarını içirsin. Vesselam…

      BAYEZID-I BİSTAMÎ HAZRETLERİ: Rabb’imin selamı, rahmeti, var ettiği türlü özleri, cevherleri, adedince Efendimiz’e (s.a.s.), diğer bütün peygamberlere (a.s.), Âl-i Beyte, Ashab-ı Güzine (r.a.ecmain), tabiına, tebe-i tabiına (rahimehullah) selam olsun, aşk olsun. Bu yazılan harflerin hikmetleri ile aşk ehli boyansın. Aşk ehli her cihetten daim Hak ile var olsun. An-ı daimde Hak ile yok olanlardan olsun. Âmin, âmin, âmin.

      Hakikatlerin güzellikleri ile haşır neşir olmak imanın kuvvetini sabitleştirir. Rabb’i hakikat nazarıyla görebilmenin vesileleri bu hakikat sırlarıdır.

      Bu ledün ilminden dünya nasibi adına izin verilen kısımları dervişin dilinden dökülür, bu hikmet dilidir. Bu öyle güzel bir dildir ki, yüreği muhabbetullah aşkı ile okyanus gibi derin, geniş şekilde yakar. O okyanusun diğer muhabbet gönüllere akması hikmet dili vesilesi ile olur. Nuranî-zulmanî perdeler aşıldıkça hakikatler ortaya çıkar. İnsan hayatı boyunca kulluğunun sırlarına vakıf olabilmek için, kendisini fethedebilmek için yaşar. Kulu tek hoşnut eden Rabb’i ile olmaktır. Başka hiçbir şey onu Rabb’i kadar mutlu etmez. İnsan Rabb’i dışındaki her varlık ile geçici mutluluklar ile tamamlandığını hisseder. Geçici heveslerde kalır. Ama bir yanı sürekli eksiktir. Düşünen insan bu yüzden sürekli arayış içerisindedir. Rabb’in ile an-ı daimde sürekli var olduğunun bilincini yaşayabilen insan arayışını bulmuş demektir. Bundan sonra ey derviş! An-ı daimde Hakk’ın varlığının bilinci ile varlığını taçlandır! Muhabbetullâhı her daim yaşa, istikamet ile devam et. Bunun ile yan, yandığın aşkının nağmeleri hikmet dilini inkişaf ettirsin. Ol emriyle her an neşv ü nemalan ve kalbin kelimullâh- ruhullâh- halilullâh ve Muhammedîlik neşesine erişsin. Bu güzellikler dünyadaki hiçbir şeye benzemez. Rabb’inin değer verdiği nesneler bunlardır. Bunların yüzü suyu hürmetine dünya vazifesine devam eder. Bu dersler devam etmezse Rabb’im yeryüzünde hakkıyla anılmaz. Rabb hakkıyla sevilenleri tarafından sürekli anılır. Yüce Allah bizleri de bu meclislerden ayırmasın. Bilincinde, hakikatin özünde eylesin. Eksiksiz verilen güzelliklerin hakkını verebilmemiz için bize yardım etsin her daim. Âmin…

      MUHYİDDİN İBN-İ ARABÎ HAZRETLERİ: Rabb’imin selamı, rahmet kaynakları, bilinmeyen esmaları, varlıkları adedince, Efendimiz’e (s.a.s.), diğer bütün peygamberlere (a.s.), Âl-i Beyte, Ashab-ı Güzine (r.a.ecmain), tabiına, tebe-i tabiına (rahimehullah) selam olsun. Ya Rabb’i! Bizi, zürriyetimizi Sana âşık eyle. Sen’in sıbgatullah boyan ile her azamızı nurlandır. Âmin, âmin, âmin.

      Okuduğun bilgilerin yolu her daim aşka çıkmaktadır. Aşkı öğrenme, bilme ve yaşama ile hikmet dilinin vasıfları ortaya çıkar. Aşk olmasa şu yalan dünyada insan neye tahammül edebilirdi? Sabır ve aşk bu yollara nakış nakış işlenir. Bu işlemede hiçbir aksama olmaz. Kul yeter ki acziyetiyle sürekli Rabb’inden yardım istesin ve Hakk’ın yolundan ayrılmasın.

      Rabb’e hayranlık arttıkça azaların Rabb’ini marifet ile bilmesi şuuru ile aşkın ateşi de artar. Bu dertlinin işidir. Yanmadan yakamazsın, susmadan ötemezsin. Sen susacaksın k Rabb’in hikmet dilini sen de açsın, insanlığa inkişaf ettirsin. Yoksa yollar birleşmez. Dervişte bu hakikatlerin vuku bulması için insanlardan uzak durmayı tercih etmelidir. İnsanlar ile olunduğu vakit Rabb’i ile sürekli demlenmelidir. Sabırla, şükürle, zikirle yoluna devam etmeli, Rabb’inden yana sürekli ümitli olmalıdır.

      Bu yolculukta Rabb’inin her bir ismi dervişin kandili olacaktır. Yüce Allah’ın esmaları özellikle kalbin sır ile ilgili kısımlarını fehm ettirir ve kalbin yarenlerini genişletir, diriltir. Hakk’ın yeni latifelerine açılmadır. Şimdi Rabb’inin sende tecelli ettirdiği isimlerini çözme ve yolda bu isimler ile yürüme vaktidir. Rabb’im hakkıyla nasip etsin, hikmetleri göstersin, yaşatsın ve baki kılsın inşallah. Âmin.

      Tasavvuf kavramları ve muhtevaları öğrenilip yaşanıldıkça dervişin yaşadığı âlemler, fetihler değişir, yanmadan pişmeye geçişler başlar. Bu anlatılanlar batın içre batınlar ile katman katmandır. Bu ilerlemenin istikamet ile devamlılığı için dünyada yaşadığın olaylara, insanlara, zamana, mekâna takılmadan hakikatte sabitleşmek gerektir. Dünyalıklara takılmak dervişin

Скачать книгу