.
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу - страница 10
Benimdir onların sevinci, derdi,
Bana canım kadar yakındır onlar.
Bazen yüzleşirim özümle özüm,
Uğrarken bir yere güzarım34 benim.
Yüz görmüş, bin görmüş, çok görmüş gözüm,
Bir değil, on değil mezarım benim.
Toprağın altında çok sıkılırım,
Toprağın üstünde ne kadar şenim…
Kâh sağa göz atıp, sola bakarım,
Her yerde ben varım, her yerde benim.
Diyerek: “Çok erken öldü, zamansız öldü”
Bazen çiçek bırakıyorum mezarım üste
Diyorum, az güldü, çok neşelendi,
Biraz güleyim, kalmasın içinde ukde.
Baksan bu dünyanın her tarafına,
Bir yerde mezarım var, bin yerde sağım.
Gök uçsa, yer kopsa ben ölmem yine,
Daha kaç kere yeniden doğacağım.
ŞARKILARIN YUVASI
Gece oldu,
Sustu bütün şarkılar,
Sustu şehir.
Oğlum Paşa,
Oğlum Azer
Soruyorlar:
Şarkılar nerede uyur,
Yuvaları nerdedir?
Diyorum, Paşa
Diyorum, Azer
Sizin kalbinizde
Geceyi geçiriyor şarkılar.
Az sonra oğlum Paşa,
Az sonra oğlum Azer
Sevindirerek beni
Uyuyorlar, kalplerinin
Başucuna koyarak temiz,
Ufak ellerini.
GEL, AZER’İM
Senin yerin hastane,
Benimki boşluk,
Sahilsiz keder.
Tek sensin bu sonsuz ülkenin sahibi…
Gel beni bekletme bu kadar.
Gel gönlümün isteği,
Hasretimin düşmanı.
Sevinç teşnesi,
Sevinç dilencisi
Olmaya mı layık buldun beni?
Gel… Adın dudaklarımı
Yakıp yandırıyor
Aniden basılan bir köz gibi.
Gel, ayrılık adlı
En habis kanserin
Hekimi.
Gel, doldur gülüşlerinle dünyanı…
Keder yurtsuz yuvasız
Odasız kalsın,
Bir karış mekânsız kalsın.
Gel, her adımının altına
Gel, bıçak altında
İnleyen dünyam benim.
Kalbimin yuvası şiirimi atayım.
Canım,
Varlığım
Adım.
Gel, yaramın üzerine
Gülüşlerini sepele35,
Tebessümünü saç,
Sözlerini çile.
Senden bir ricası var
Babanın…
Gel, geri çevirme onu,
Gel ömrümün yolu.
Milyon umutsuzluk duvarını,
Tek bir “geldim” sözüyle
Yık da gel.
Sana güvenim var içimde,
O güvene bak da gel.
Gelir misin?
Seni iyice görebilmek için
Acımı mezar taşı gibi
Koydum ayaklarımın altına,
Kaldım bakına bakına.
Geleceksin.
Tanırım hekimlerini,
Tanırım seni
Bir kere bile geri çevirmemişsin
Babanın isteğini
Çocuk diyor ki
Bana bir avuç deniz verin,
Bir bardak Kür verin,
Aras verin,
Tez verin.
Birce yudum su verin,
Bir tırmanışlık dağ verin…
Çocuk için dünya ev,
Gök de mavi bir tavan…
Çocuk için hisleri tek
Bütündür, saftır cihan.
Bence bu naiflik
Aslında dehayla aynı…
Bu his dahi yapmış
Belki de Einstein’ı.
Başının üstüne bak;
Turna katarı mı?
Yoksa bir şey görmedin mi?
Uçtu mu? Bitti mi?
Gözle görünmüyorlar artık…
Geçer başımız üstünden
Günler…
Saatler…
Anlar.
Karşılanmamış sabah,
Nefes dokunmamış gece,
Ne dersin başın üstünden
Sessiz, habersiz geçse?
Saçlarında günlerin ayak tozları kalmış,
Görenler der ki genç değil,
Yaşlanmış, kocamış.
Ne oldu, neden bozuldun,
Terledin puçur puçur36?
Başının üstüne bak,
Göçebe günleri uçar…
Göçebe günler uçar.
İNSAN TEK DEĞİL
Uykuyu evden kovarak
Şiirim kurulmuş onun yerine.
Sabah başlamış yolculuğuna
Yazıp bozuyorum yine.
Güneş görünmüyor
Ama dağlar arkasından
Asmış ufuklara
Al yeşil tülbendini.
Açıyorum penceremi
Dinlendiriyor
34
Güzar – güzergâh
35
Sepelemek – serpiştirmek.
36
Puçur puçur terlemek – terden sırılsıklam olmak.