Karakalpak Halk Masalları. Анонимный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Karakalpak Halk Masalları - Анонимный автор страница 22

Жанр:
Серия:
Издательство:
Karakalpak Halk Masalları - Анонимный автор

Скачать книгу

Asan Genje padişahın şartını onlara söylemiş ve kendisi dağın bir bir kenarında beklemeye başlamış. İki kaplan ejderhanın iki tarafına geçmiş. Birincisi ejderhayı alıp ikincisine doğru fırlatmış. İkincisi de eline alıp birincisine fırlatmış. Sonunda ejderhayı öldürmüşler. Asan Genje ejderhayı iki kaplanın üstüne yükleyip kendisi de en üste oturup şehre gelmiş. Şehir halkı görünce “Ejderha şehri yutmaya geliyor.” diye çığlıklar atılmış ve herkes bulduğu deliğe saklanmış. O sırada padişah bayılmış. Asan Genje ejderhayı padişahın sarayının önüne bırakmış. Sonra Asan Genje padişahın huzuruna çıkmış. Padişah da o sırada daha yeni ayılmıştır. Asan Genje:

      – Şartı yerine getirdim, demiş.

      Padişah Miskal Peri’yi Asan Genje’ye vermiş. Padişah kırk gün, kırk gün gece düğün yapmış. Asan Genje padişahın has damadı olmuş. Asan Genje ile Miskal Peri evlendikten sonra yedi yıl bu padişahın ülkesinde yaşamışlar. Bir tane de çocukları olmuş.

      Bir gün Asan Genje’nin aklına anne babası, kardeşleri, akrabaları ve yaşlı kadına verdiği söz gelmiş. Asan Genjei Miskal Peri’ye:

      – Artık yurduma dönmek istiyorum. Gidelim, arada geliriz demiş. Miskal Peri bunu kabul etmiş. Sonra padişahtan izin isteyip çocuklarını da yanlarına alarak yola çıkmışlar. Padişahın askerleri ülkenin sınırına kadar onlara eşlik etmişler.

      Asan Genje çok yorulmuş. Sınırı geçtikten sonra bir kenara çadır kurarak dinlenmişler. Sonra da derin uykuya dalmışlar.

      Miskal Peri’nin ülkesinde üç haydut varmış. Onlar Miskal Peri’ye ölesiye âşıkmış. Ancak kızı almanın bir yolunu bulamamışlar. Bu üç haydut onları takip ederek Miskal Peri’yi kaçırmak için bir fırsat gözlüyorlarmış.

      Asan Genje ile Miskal Peri uyurlarken haydutlar Asan Genje’yi bağlayıp Miskal Peri ile çocuğu atlarına bindirip kaçırmışlar. Aradan üç gün geçtikten sonra Asan Genje uykusundan uyanmış. Sağına soluna baktığında karısı ile çocuğu yanında yokmuş. Atlar da yokmuş. Elleri de bağlıymış. Kötü bir şeylerin olduğunu anlamış. Sonra yaya olarak dilenci kılığında Miskal Peri’yi aramaya çıkmış. Aradan bir ay geçtikten sonra babasının şehrine varmış. Şehirde padişah ölmüş ve padişahın yerine başka bir padişah seçmek için devlet kuşu uçuruyorlarmış. Devlet kuşu gelip Asan Genje’nin başına konmuş. Padişahın vezirleri bir dilencinin başına kondu deyip kabul etmeyerek kuşu tekrar uçurmuşlar. Kuş yine Asan Genje’nin başına konmuş. Sonunda halk Asan Genje’yi padişah olarak seçmiş.

      Asan Genje padişah olduktan sonra “Kim haydut olduğunu ve yaptığı haydutlukları söylerse hazineden altın vereceğim.” diye ilan verdirmiş. Bunu duyan haydutlar işledikleri suçları anlatarak padişahtan altın almışlar. Haydut olmayanlar da yalan söyleyerek altın almışlar. Ülkedeki bütün haydutlar gelmiş ama Miskal Peri’yi kaçıran haydutlardan haber yokmuş. Padişah cellâtlarını toplayıp:

      – Ülkede başka haydut var mı, diye sormuş. Cellâtlardan biri:

      – Dağın eteğinde üç haydut var. Onlardan başka bütün haydutlar geldi, demiş. Sonra o üç hayduta adam gönderip getirtmiş. Haydutlar geldikten sonra padişah:

      – Anlatın, ne haydutluklar yaptınız, demiş.

      – Hayatımız boyunca yaptığımız haydutluklar o kadar çok ki bunların hepsini mi anlatalım yoksa hepsinden büyük bir haydutluğumuz var, onu mu anlatalım diye sormuşlar.

      – Sonuncusunu anlatın, demiş padişah.

      – Bizler bu ülkenin senden önceki padişahının kızı olan Miskal Peri’yi kaçırdık. Kocası uyuyordu orada bıraktık. Miskal Peri’yi getirdikten sonra üçümüz de almak için birbirimizle tartıştık ama o hiçbirimize varmayacağını söyledi. Şimdi bacımız oldu, demiş haydutlar.

      Asan Genje hemen haydutları zindana attırmış. Cellâtlarına da Miskal Peri’yi getirmelerini emretmiş. Cellâtlar Miskal Peri’yi getirmişler. Miskal Peri Asan Genje’yi tanıyamamış. Asan Genje onu ıssız bir yere götürüp yüzündeki perdeyi açmış ve Miskal Peri Asan Genje’yi tanımış. Çok mutlu olmuşlar. Padişahlığı vezire bırakarak gece yarısı kimseye belli etmeden çocuklarını da alıp yaşlı kadına doğru yola çıkmışlar. Birkaç gün yol gittikten sonra yaşlı kadının evine yaklaşmışlar. Yaşlı kadın aslında cadıymış. Miskal Peri Asan Genje’ye:

      – Ben burada kalayım, sen cadının evine var. Cadı damın tepesinde oturmuş ikimizin yolunu gözlüyor. Damın başına çıkılan merdivende bir güvercin var. O güvercini cadıdan önce yakalayıp başını kopar. Sonra atı yola dayanamayıp Miskal Peri yolda kaldı diye seslen. Bunu duyan cadı üzülerek güvercini unutacak. Güvercinin başını koparırsan cadı ölecektir. Bizler ancak o zaman bir araya gelebiliriz. Eğer böyle yapmazsan o eninde sonunda beni de seni de canlı canlı yer. Çünkü cadının üç dev çocuğu vardı. Onlar şartları yerine getiremedikleri için benim yolumda can verdi. Onun için benden öç almak için seni bana gönderdi, demiş. Asan Genje karısının söylediklerini aynen yapmış. Kuşun başını koparmış. Cadı hemen oraya yığılmış ve ölmüş.

      Asan Genje cadıyı öldürdükten sonra Miskal Peri ile birlikte kendi ülkesine gelmiş. Annesi, babası ve ağabeyleriyle hasret gidermiş. Muratlarına ermişler.

      ALTIN TAVUK

      Çok eskiden malı mülkü, bağı bahçesi, dört çeşit besi hayvanı olup hiçbir eksiği olmayan zengin bir adam varmış. Zengin adamın iki karısı varmış. Zenginin ilk karısından Asen ve Üsen adlarında iki oğlu, ikinci karısından Esen adında bir oğlu varmış. Üç çocuk her şeyden habersiz sabahtan akşama kadar oyun oynar eğlenirlermiş.

      Bir gün zengin adam bahçesinde geziyormuş. Keyifle dolaşıyorken üzüm asmalarından yarısının olmadığı görmüş. Etrafı kolaçan etmiş ama bir şey bulamamış ve evine dönmüş. Üç çocuğunu çağırmış:

      – Bugün üzüm bağına girdiniz mi diye sormuş. Onlar da:

      – Girmedik, diye vevap vermişler. Zengin adam onlara inanmamış. Çocuklarını üzüm bağına götürmüş ve arayın demiş. Çocuklar bağın her yerine dağılarak her yeri aramışlar ama bir insan ya da başka bir şey bulamamışlar. Sonunda zengin adam çocuklarına dönerek:

      – Bana düşmanlık eden kim acaba bir bildiği varmış gibi bunu biri kasten yapıyor olmalı, demiş. Çocuklar da babalarının bu sözünün üstüne üçü sırayla üzüm bağında nöbet tutmak için izin istemişler. Zengin adam da nöbet tutmanın doğru olacağını düşünmüş ve onlara izin vermiş.

      – Bu gece hanginiz bağda nöbet tutacaksınız, diye sormuş. Büyük çocuğu Asen:

      – Baba, ilk nöbeti ben tutayım, demiş.

      – Babası da tamam demiş.

      Asen nöbet tutmak için gitmiş. Ggece yarısına kadar beklemiş, sabaha doğru uykuya dalmış. Bir ara uykusundan uyanıp etrafına baktığında havanın aydınlandığını görmüş. Hemen bağın her yerini kontrol etmiş. Üzümlerin koparıldığını

Скачать книгу