Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat. Babahan Muhammed Şerif
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat - Babahan Muhammed Şerif страница 18
Peki, madem böyleyse, çeşitli din mensupları insanlar barış ve huzur içinde yaşıyorken, 1095 yılının Kasım ayında Klermon’da toplanan dini toplantıda Papa II Urban tarafından bu bölgeye Haçlı seferi ilan etmek neden gerekli görüldü? Tarihçilere göre, Haçlı seferi öncelikle yeni yerleri ele geçirmek, zenginlikleri talan etme yoluyla Papa hakimiyetini daha güçlendirmek, kudretini daha da artırmak için lazımdı. Soylular, baronlar, graflar ve şövalyeler için de Haçlı seferi aslında servetlerini arttırmak, hakimiyet elde etmek, şöhret kazanmak için eşsiz bir fırsattı. Feodal zülüm altında ezilen cahil kesim ise bu seferi borçlardan kurtulmanın, iki kuruş para bulmanın bir yolu olarak görmüştü. Bunun üzerine onları Papanın kendisi dini açıdan cesaretlendirmiş, sefere katılanların günahlarından geçileceğini duyurmuştur. Orta asır cehaletiyle toplumu ayaklandırmak için bunlar yeterli olmuştur. Haçlıların garezli niyetlerine o dönemin tarihçileri şahitlik ederler. Bizans’ın o dönemdeki imparatoru Aleksey Komnin oğlu ve veliahdı İoann’a yazdığı vasiyetinde haçlıları “bize nefretle bakan doymaz barbarlar” diye adlandırmıştır. Aleksey’in kızı, döneminin ünlü yazarlarından olan Anna Komnina (1083-1148) ise kendisinin “Aleksiada” adlı eserinde “Boemund (Haçlıların yol göstericilerinden biri –B.M.Ş.) ve onun hemfikirlerinin asıl niyeti gizli: onlar talan etmenin yanı sıra başkenti (yani Konstantinopolis’i – B.M.Ş.) de işgal etmeseler iyiydi”, diye yazmıştı. Kendi döneminin vatandaşlarının şahitliklerinden haçlıların gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır.
İlk Haçlı Seferi zamanında Haçlılar beş haftalık şiddetli savaştan sonra 1099 yılının 15 Haziran’ında Kudüs’ü işgal ettiler. Onlar Müslümanları, hatta kadın ve yaşlıları da katlettiler. Aksa Mescidinde saklanan vatandaşları da bırakmadılar, şehri yağmaladılar, hatta Müslümanlara yardım ettikleri gerekçesiyle Yahudileri de öldürdüler, görülmemiş bir vahşilik gösterdiler. Bu bütün dünyayı dehşete düşürdü.
Haçlılar mukaddes mescitleri talan ettiler, onları kiliseye dönüştürdüler. Latinlerin Kudüs krallığı kuruldu, ruhaniler ve soylulardan oluşan meclis Godfrua de Boillion’u kral olarak seçti. Aksa Mescidi kralın sarayına dönüştürüldü. Bu olaydan sonra da Müslümanlar ve Yahudiler yıllarca şehre sokulmadı. Dini ayrımcılık fırladı gitti. Kudüs’ün sonraki kralları etrafta baskıncı savaşlarını devam ettirdi. Her türlü hareketin tam tersi de olur, zülüm yine zülüm doğurur. Haçlıların toplu katliamları, talanları ülkede hürriyet hareketlerinin güçlenmesini sağladı. Sultan Selahaddin bu hareketin öncülerinden biri oldu. Sultan Avrupalı işgal güçlerinin birleşmiş ordularına karşı İslam devletlerinin ittifakını kurmak için çabaladı. Ama onu Selçuklular sultanı da, komşu ülkelerin hükümdarları da, hatta halifenin kendisi de desteklemedi, davet ve çabaları boşa çıktı. “Hristiyan dünyasının kenetlenmesine karşılık İslam dünyasına ne olmuştu böyle, niye bölük pörçük düşmüşlerdi? Neden bu savaşa Halife, Eyyubilerin savaşı diyordu, böyle yapıyordu? Kudüs’ün elden çıkması bütün Müslümanları yaralamayacak mıydı? Öyleyse ne idi bu ilgisizlik, bu gaflet?
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.