İlyada. Гомер
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу İlyada - Гомер страница 6
İDAİOS: Truvalıların habercisi.
HEKABE: Priamos’un karısı; Truva’nın kraliçesi.
HELEN: Tyndareos’un kızı ve Lakedaimon Kralı Menelaos’un karısı; Paris tarafından Truva’ya getirildi.
ANDROMAKHE: Kilikya Kralı Eetion’un kızı; Hektor’un karısı ve küçük oğlu Astyanaks’ın annesi.
LAODİKE: Priamos ve Hekabe’nin kızı; Antenor’un oğlu Helikaon’un karısı.
KASSANDRA: Priamos ve Hekabe’nin kızı.
THEANO: Kisses’in kızı ve Antenor’un karısı Athena’nın rahibesi.
Ksanthos olarak da bilinen Skamandros Nehri’nin içinden geçtiği Truva’nın karşısındaki ova.
Deniz kıyısı boyunca karaya çekilmiş vaziyette sıra sıra bekleyen gemilerin çevresindeki Yunan kampları.
Ovanın yükseklerinde, Pergamos adlı kalesi ile İlyon olarak da bilinen Truva şehri.
Kuzey Tesalya’da Olympos Dağı tepesindeki Tanrıların makamları.
KİTAP I
Agamemnon, tutsak kız Khryseis’i babasına geri vermesi için zorlanır ancak karşılığında güzel Briseis’i Aşil’den alır. Aşil öfkelenerek artık Agamemnon için savaşmayacağına yemin eder ve annesi sayesinde Truvalılar için Zeus’un yardımını garantiler. Bu durum, Hera’nın gazabına yol açar.
Söyle Ey Tanrıça, Peleusoğlu Aşil’in öfkesini, Akhalar üzerine sayısız felaket getireni! Nice cesur yüreği Hades’e bir çırpıda yolladı ve nice kahramanı köpeklere ve akbabalara yem etti, böylece erlerin kralı Atreusoğlu’yla ulu Aşil’in ilk bozuştuğu günden bu yana olan niyeti yerine geliyordu Zeus’un.
Hangi Tanrılar onları kavgaya tutuşturdu? Apollon, krala kızan Zeus ve Leto’nun oğlu; ordu üzerine onları cezalandırmak için bir kıran saldı, Atreusoğlu, Rahip Khryses’e saygısızlık yaptı diye. O zaman Khryses, kızını özgürlüğe kavuşturmak için Akhaların gemilerine geldi ve yanında koca bir kurtulmalık getirdi. Sonra, elinde Apollon’un şeritleri sarılı asayı tutarak Akhalara yalvardı, en çok da Atreus’un iki oğlu olan kumandanlarına.
“Atreus’un oğulları!” diye haykırdı ve “Güzel dizlikli Akhalar, dilerim ki Olympos’ta oturan Tanrılar size Priamos’un şehrini yağmalamayı nasip etsin ve evinize sağ salim ulaşmanızı; ancak kızımı serbest bırakın ve Zeus’un oğlu Apollon’un hürmetine bu kurtulmalığı kabul edin.”
Akhaların geri kalanı hep bir ağızdan rahibe saygı sunulması ve getirdiği kurtulmalığın alınması taraftarı olurken rahibe sert bir şekilde cevap veren ve kabaca geri yollayan Agamemnon hiç memnun olmamıştı. “Yaşlı adam!” dedi, “Seni gemilerimiz etrafında oyalanırken görmeyeyim veya buraya geri geldiğini. Tanrı’nın asası ve şeritlerinin sana hiçbir faydası olmayacak. Kızını serbest bırakmayacağım. O, kendi evinden uzakta, Argos’ta, benim evimde yaşlanacak, tezgâhı ile oyalanarak ve benim yatağımı ziyaret ederek. Şimdi git ve beni kışkırtma, yoksa senin için daha beteri olacak!”
Yaşlı adam korktu ve itaat etti. Tek kelime etmeden gürültülü denizin kıyısından yürüdü ve uzaklarda, güzel Leto’nun doğurduğu Kral Apollon’a yakardı. “Beni duy!” diye ağladı, “Ey gümüş yayın tanrısı, Khryses ve kutsal Killa’yı koruyan, Tenedos’u kudretiyle yöneten, beni duy, ey sen Smintheus! Eğer tapınağını çelenklerle süslediysem veya boğaların, keçilerin yağlı butlarını yaktıysam dualarımı kabul et ve oklarının, gözyaşlarımın öcünü Danaolardan almasını sağla!”
İşte böyle dua etti ve Apollon dualarını duydu. Olympos’un tepelerinden öfkeyle indi, yayı ve okluğu omuzlarında. İçini titreten öfke ile oklar sırtında şıngırdıyordu. Gece gibi karanlık bir çehre ile gemilerden uzakta oturdu ve okunu aralarına fırlattığında gümüş yayı ölümün sesini verdi. Önce katırlarını ve köpeklerini vurdu, sonra okları insanları hedef aldı ve koca bir gün ölü yığınları kavruldu. Dokuz gün boyunca oklarını insanların üzerine yağdırdı ancak onuncu gün Aşil meclisi topladı ve oraya Akhaları ölüm sancılarında görüp acıyan Hera tarafından gönderildi. Toplanınca herkes, kalkıp aralarında konuştu.
“Atreusoğlu!” dedi, “Eğer bu saldırıdan kaçabilirsek şimdi eve dönmeliyiz, hem savaş hem de kırandan kurtarırsak canımızı. Bize Phoibos Apollon’un neden çok kızgın olduğunu söyleyebilecek bir rahibe veya kâhine soralım veya rüya yorumcusuna (Zeus getirir düşü), bozduğumuz bir yemin için mi vermediğimiz bir kurban için midir bu, kuzuların ve lekesiz keçilerin tadına razı gelir mi ki bu kıranı bizden almak için?”
Bunları söyledikten sonra yerine oturdu ve Thestor’un oğlu Kalkhas, rüya yorumcularının en âlimi, geçmişi, geleceği ve olacakları bilen, konuşmak için ayağa kalktı. Akhalara, İlyon’a gemileriyle gidişlerinde rehberlik etmişti, Phoibos Apollon’un telkin ettiği kehanetlerle. Bütün samimiyeti ve iyi niyetiyle onlara şöyle hitap etti:
“Aşil, Tanrı’nın sevgilisi, Kral Apollon’un öfkesini sana açıklamamı buyurdun; bu yüzden yapacağım; ancak önce düşün ve yemin et, sözünle ve eyleminle benim yanımda cesaretle duracağını; biliyorum ki Argosluları kudretiyle yöneten ve tüm Akhaların itaat ettiği adamı kızdıracağım. Sade bir adam, kralın öfkesine karşı duramaz, eğer şimdi öfkesini bastırsa bile öcünü çıkartana kadar intikamını içinde besleyecektir. Düşün bu sebeple, beni koruyup koruyamayacağını.”
Aşil cevapladı: “Korkma; sana Tanrı’dan, dua ettiğin ve kehanetlerini bize açtığın Apollon tarafından içine doğan biçimde konuş. Kalkhas, bu dünya yüzüne bakarak yaşadığım müddetçe gemilerimizdeki bir Danao bile sana elini süremeyecektir; hayır, Akhaların gelmiş geçmiş en önde geleni Agamemnon bile olsa sözünü edeceğin.”
Ondan sonra, rüya yorumcusu cesurca konuştu: “Tanrı…” dedi, “Ne yemin ne de kurban için kızgın, kızını serbest bırakmayan ve kurtulmalık kabul etmeyen Agamemnon’un saygısızlık ettiği rahibinin hatırı için. Bu yüzden bu belaları başımıza gönderdi ve daha da gönderecektir. Agamemnon, kızı kurtulmalık almadan babasına salmadığı sürece ve Khryses’e kutsal kurbanlar göndermeden, Danaoları bu kırandan kurtarmayacaktır o. Ancak böyle belki onu yatıştırabiliriz.”
Bu sözlerle yerine oturdu ve Agamemnon öfkeyle ayağa kalktı. Yüreği hiddetle kararmış, gözleri ateşle parlıyordu; Kalkhas’a dik dik bakarken şöyle dedi: “Uğursuzluk kâhini, bana dair şimdiye dek düzgün bir şey haber vermedin ancak fena şeyleri haber vermeye bayıldın. Bana ne rahat ne de başarı getirdin, şimdi Danaolar arasına gelip Apollon’un bize kıran gönderdiğini söylüyorsun, bu kız, Khryseis’in kızı için kurtulmalık almadım diye. Onu evimde tutmak için yüreğimi koydum çünkü onu kendi karım Klytaimestre’den bile daha fazla beğeniyorum; boyu bosu ve özellikleri, anlayışı ve becerikliliği ile ondan aşağı kalır değil. Ancak yine de geri vermem gerekiyorsa veririm; insanların ölmemesi, yaşaması için ancak bana onun yerine bir armağan