Oliver Twist`in Maceraları. Чарльз Диккенс

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Oliver Twist`in Maceraları - Чарльз Диккенс страница 5

Жанр:
Серия:
Издательство:
Oliver Twist`in Maceraları - Чарльз Диккенс

Скачать книгу

baştan aşağı titreten bir ısınma hissi veriyordu. Toplumsal eğlenceye gelince; Oliver günaşırı çocukların yediği salona götürülüyor, orada ötekilere bir ibret olsun diye, toplumun huzurunda kırbaçlanıyordu. Dinî tesellinin faydalarından hiç de mahrum edildiği yoktu, dua zamanı geldiğinde, her akşam, tekmeyle aynı yere sokuluyor, orada çocukların hep bir ağızdan yalvarmalarını dinliyor, böylece zihnini teselli etmesine müsaade ediliyordu; bu yalvarmalara, meclis yetkisini kullanarak bir madde eklemişti; iyi, faziletli, kanaatkâr, itaatkâr olmayı ve Oliver Twist’in günah ve kötülüklerinden korunmayı niyaz ediyorlardı; bu niyaz Oliver Twist’in şeytani kudretlerin elinde biri olduğunu, sadece o kudretlerin kölesi olduğunu ve şeytanın bizzat kendi imalatından çıkmış bir şey olduğunu belirtiyordu.

      Oliver Twist, bu uğurlu yerde, rahatı yerindeyken, tesadüf eseri bir baca temizleyicisi olan Mr. Gamfield, ev sahibinin epey ısrarla istediği birikmiş bazı kiraları, nasıl ödesem diye derin derin düşünerek, kafasında türlü yollar arayarak caddeden geçiyordu. Mr. Gamfield’ın mali serveti çekip çekiştirsen beş liralık bir meblağa ulaşamazdı; bir çeşit aritmetiki çaresizlik içinde, bir beynini, bir eşeğini kırbaçlıyordu, tam yoksullarevinin önünden geçerken kapıdaki ilanla teşerrüf etti.

      “Çüş!” dedi Mr. Gamfield eşeğe.

      Eşek, derin tefekküre dalmıştı. Küçük arabasının dolu olduğu iki kurum çuvalından kurtulmuş, şimdi herhâlde “Acaba verecekleri lahana yaprağı bir mi olacak, iki mi?” diye düşünüyor olmalıydı; böylece komutun farkına varmayarak yoluna devam etti.

      Mr. Gamfield, eşeğini baştan aşağı bir küfre tuttu ama küfrederken bilhassa gözler üstünde daha bir durdu; arkasından koşarak kafasına bir yumruk indirdi, öyle bir yumruk ki, eşek kafasından başka her türlü kafayı paramparça ederdi. Derken yularından tutarak, çenesini büküverdi, bu nazik davranışıyla, eşeğe, kendi kendisinin efendisi olmadığını hatırlatmış oldu; bu metodu kullanarak hayvanı gerisin geri çevirdi. Derken kafasına bir yumruk daha indirdi, dönüp gelinceye kadar sersemliği geçmesin diye. Bu işleri böylece ayarladıktan sonra, ilanı okumak üzere kapıya doğru yürüdü.

      Beyaz yelekli bey, meclis salonunda bazı derin hislerini beyan ettikten sonra, ellerini arkasında kavuşturmuş, kapıda duruyordu. Mr. Gamfield ile eşek arasındaki küçük anlaşmazlığa şahit olmuştu, bu şahsiyetin ilanı okumak üzere kapıya doğru geldiğini görünce sevinç içinde gülümsedi; öyle ya, Mr. Gamfield’ın, Oliver Twist’in efendisi olacak bir adam olduğunu o saat sezivermişti. İlanı gözden geçiren Mr. Gamfield da gülümsedi; çünkü istediği meblağ da tam beş liraydı zaten; çocuk yüküne gelince, yoksullarevindeki perhiz usulünü bildiği için, pek o kadar umursamıyordu. Böylece ilanı baştan sonuna kadar bir daha okudu; derken bir tevazu ifadesi olarak, kürk başlığına şöyle bir dokunup beyaz yelekli beye yaklaştı.

      “Şu çocuğu…” dedi. “Çıraklığa mı vermek istiyor müesseseniz?”

      “Evet.” dedi beyaz yelekli bey, tenezzül buyurarak gülümsedi. “Ne diye sordun?”

      “Eğer müesseseniz zevkli bir iş öğrenmesini istiyorsa baca temizlemek, iyi, saygıdeğer bir iştir, diyordum da.” dedi Mr. Gamfield. “Bir çırağa ihtiyacım var, onu almaya hazırım.”

      “Buyur.” dedi beyaz yelekli bey. Mr. Gamfield, yokluğunu fırsat bilip kaçmasın diye, eşeğin kafasına bir yumruk daha indirmek ve çenesini bir kere daha bükmek için biraz oyalandıktan sonra, beyaz yelekli beyin ardından, Oliver’ın kendisini ilk defa göreceği odaya doğru gitti.

      “Pek iyi bir iş değil.” dedi Mr. Limbkins, Gamfield arzusunu bir kere daha izhar ettikten sonra.

      “Küçük çocukların bacaların içinde kalıp da boğulduğu vakidir.” dedi başka bir bey.

      “Çocukları bacadan indirmek için yaktıkları samanı ıslatırlar da onun için.” dedi Gamfield. “Sadece duman çıkar, alev malev yoktur; hâlbuki bir çocuğu aşağıya indirmek için duman işe yaramaz, çünkü duman çocuğu uyutmaktan başka bir işe yaramaz, o da bayılır bu işe. Çocuklar pek inatçıdır, tembeldir beyler, onları çabuk aşağı indirecek harlı bir ateş yakmaktan başka çare yoktur. İnsaniyet de bunu icap ettirir beyler. Bacaya sıkışıp kalmış olsalar bile, ayaklarını kızartmak onları çabalamaya zorlar, böylece kurtarmış olurlar kendilerini.”

      Beyaz yelekli beyin bu izahat pek hoşuna gitmiş gibiydi; ama sevinci, Mr. Limbskin’in bir bakışıyla hemencecik kontrol altına alındı. Derken meclis azaları, aralarında birkaç dakika müzakere ettiler, ama yavaş sesle konuşuyorlardı, “Masraf tasarrufu.”, “Hesaplar iyi tetkik edildi.”, “Yayımlanmış olan bir rapor var.” sözleri gibi, ancak tek tük kelime duyulabiliyordu. Bu sözlerin de duyulabilmesine sebep, bu kelimelerin sık sık üstünde durulmuş olmasından ileri geliyordu.

      Derken, fısıldaşma sona erdi ve meclis azaları yerlerini aldıktan ve haşmetlerini takındıktan sonra, Mr. Limbkins şöyle buyurdu:

      “Teklifinizi gözden geçirdik, tasvip etmiyoruz.”

      “Elbette etmeyiz.” dedi beyaz yelekli bey.

      “Şüphesiz ki etmiyoruz.” dedi öteki azalar.

      Mr. Gamfield, üç dört çocuğu hafifçe zedeleyerek, ölümüne sebep olduğundan ve bu yüzden hüküm giydiği için, “Olur da…” dedi. “Meclisin kafasına eser, bir de bakarsın, bununla hiç ilgisi olmamasına rağmen yine de tesir edebilir. Böyle davranacak olsalardı, genel davranışlarına aykırı olurdu, ama neme lazım?” dedi, dedikoduyu yeniden canlandırmak niyetinde hiç de değildi; elindeki şapkasını büküp yavaş yavaş masadan uzaklaştı.

      “Demek bana vermiyorsunuz beyler, öyle mi?” dedi Mr. Gamfield kapıya varmadan durup.

      “Hayır.” dedi Mr. Limbkins. “Bu iş pek iyi bir iş olmadığından, bari vadedilen paranın daha azını isteseydin.”

      Mr. Gamfield’ın yüzü parladı; kısa bir dönüşle masaya dönerek şöyle dedi:

      “Peki ne vereceksiniz beyler? Haydi söyleyin. Yoksul, zavallı bir adamla uğraşmayın böyle. Ne vereceksiniz?”

      “Üç buçuk lira yeter de artar bile bence.” dedi Mr. Limbkins.

      “Buçuğu fazla.” dedi beyaz yelekli bey.

      “Aman bari dört lira olsun!” dedi Gamfield. “Dört olsun bu seferlik. Dört deyiverin, kurtuldunuz gitti demektir. Tamam mı?”

      “Üç buçuk lira.” diye tekrarladı Mr. Limbkins inat ederek.

      “Bakın!” dedi Gamfield. “Farkı ikiye bölelim. Üç çeyrek olsun.”

      “Bir para bile fazla olmaz.” dedi Mr. Limbkins kesin bir kararla.

      “Pek insafsızca davranıyorsunuz bana beyler.” dedi Gamfield duraklayarak.

      “Hadi canım, saçmalama!” dedi beyaz yelekli bey. “Üstüne bir şey bile almasan, yine de bedavaya gelir sana. Al götür, budala herif. Tam sana göre çocuk işte. Ara sıra sopa ister; iyi geliyor, yemesi içmesi de pek bir şey tutmaz, çünkü doğduğundan beri, gereğinden fazla beslenmiş değildir. Ha! Ha! Ha!”

Скачать книгу