Üç Kalp. Джек Лондон
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Üç Kalp - Джек Лондон страница 22
Elinde tüfeğini tutmaya devam eden Jandarma Rafael, kafa derisindeki yaradan dolayı yüzüne doğru akan kanla, mahkeme salonunun kapısından içeri girdi ve Torres ile Vali’nin etrafında toplanmaya başlayan meraklıları bir kenara itti.
“Saldırıya uğradık.” oldu Rafael’in ilk sözleri. “Hapishanenin çoğu yıkıldı. Dinamit! Yüz kilo ağırlığında! Belki bin! Hapishaneyi kurtarmak için elimizden geleni yaptık. Ama patladı, binlerce kilo dinamit. Elimde tüfeğimle bayılmışım. Kendime tekrar geldiğimde, etrafıma baktım. Diğerleri, cesur Pedro, cesur Ignacio, cesur Augustino, hepsi, hepsi etrafımda ölü olarak yatıyordu!” Neredeyse “Hepsi sarhoş.” hâlde diye ekleyecekti ama Latin Amerikalı mizacı öylesine karmaşıktı ki felaketi, en cesur ve trajik şekilde abartarak hayal gücünün tüm içtenliğiyle ifade etti. “Ölmüş hâlde yatıyorlardı. Ölmemiş olabilirler, belki de bayılmışlardır. Ben emekleyerek çıktım. Gringo Morgan’ın hücresi boştu. Duvarda kocaman ve korkunç bir delik vardı. Delikten sokağa doğru sürünerek çıktım. Büyük bir kalabalık vardı. Ama Gringo Morgan gitmişti. Onları gören ve ne yaptıklarını bilen birileri ile konuştum. Atlar onları hazır bekliyormuş. Sahil yönüne doğru gitmişler. Orada demirlenmemiş bir gulet varmış. Onları aldıktan sonra yelken açmış. Francis Morgan’ın eyerinde bir çuval altın varmış. Etraftakiler görmüş. Çok büyük bir çuvalmış.”
“Peki, ya delik?” diye sordu Vali. “Duvardaki delik?”
“Çuvaldan daha büyük, hem de çok daha büyük.” oldu Rafael’in yanıtı. “Ama çuval da büyük. Etraftakiler öyle söyledi. Ve bindiği atın eyerindeymiş.”
“Hapishanem!” diye haykırdı Vali. Sol kolunun altından, paltosunun iç tarafından bir hançer çıkardı ve havaya doğru kaldırdı, böylece hançerin kabzası üzerine ince bir şekilde işlenmiş olan İsa’nın çarmıha gerilmiş hâlinin tasviriyle, gerçek bir haç gibi göründü. “Alacağım intikam için tüm Azizler üzerine yemin ederim. Hapishanem! Adaletimiz! Yargımız!.. Atlar! Atlar! Jandarma atları!” Sanki Torres’in üzerine gitmek istermiş gibi ona doğru yönelip bağırmaya devam etti: “Senyör Regan’ın canı cehenneme! Ben kendi derdimin peşindeyim! Bana meydan okundu! Hapishanem mahvoldu! Benim kanunum, bizim kanunumuz, iyi dostlarımız, onlarla alay edildi. Atlar! Atlar! Onları sokaklardan toplayın. Acele! Acele edin!”
Maya-Kızılderili bir anne ve Jamaikalı siyahi bir babadan olma, Angelique’nin sahibi Kaptan Trefethen, yelkenlerini açmış, gemisinin dar güvertesinde ileri geri yürüyordu. San Antonio sahilinden sandala binerek, gemiye doğru gelenleri izlerken çılgın Amerikan yolcusunun kaçışı hakkında düşüncelere dalmıştı. Aynı zamanda, orada kalmak ve fazlasıyla hasar görmüş gemisini bir yenisiyle değiştirerek üç katı daha yüksek bir bedel karşılığında kaçakları teslim etmeyi de kuruyordu kafasında; melez kanının etkisiyle düşünceleri garip bir şekilde parçalanmış, aklı karışmıştı. Siyahi yönü, Panama yasalarına uyulması ve ihtiyatlı davranılması gerektiğini söylüyordu. Kızılderili yönü ise hukuksuzluğun ve çatışmanın bedelinin ödenmesi gerektiğini düşünüyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.