Tom Amca’nın Kulübesi. Гарриет Бичер-Стоу

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tom Amca’nın Kulübesi - Гарриет Бичер-Стоу страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Tom Amca’nın Kulübesi - Гарриет Бичер-Стоу

Скачать книгу

ayrıcalıklarımız bize ödüldür; bunu her zaman hatırlamalıyız.” dedi Chloe Teyze, oldukça ciddi görünüyordu.

      “Eh, o zaman haftaya bir gün Tom’u buraya davet ederim.” dedi George. “Sen de en güzel şeyleri yap, Chloe Teyze ve o da bakakalsın. Ona iki hafta kendine gelemeyecek kadar yedirmez miyiz?”

      “Evet, evet, kesinlikle.” dedi Chloe Teyze, hoşuna gitmişti. “Göreceksin. Tanrı’m! Bazı akşam yemeklerimizi düşünüyorum da! General Knox’a akşam yemeği verdiğimizde yaptığım o tavuklu turtayı hatırlıyor musun? Ben ve hanımım, turtanın kabuğu yüzünden az kalsın tartışıyorduk. Kadınlara bazen neler oluyor, bilmiyorum ama üstlerinde en ağır yükler varken ve çok meşgulken, etrafta takılıp dururlar ve müdahale ederler! Şimdi hanımım bunu böyle yapmamı istedi ve şöyle yapmamı istedi, sonunda benim de sabrım taştı ve şöyle dedim, ‘Şimdi hanımım, uzun parmaklarınızla güzel beyaz ellerinize bir bakın, üzerinde çiy olan beyaz zambaklarım gibi yüzüklerle parlıyor; bir de benim kocaman, kara, kütük gibi ellerime bakın. Şimdi Tanrı’nın benim turta kıtırını yapmamı ve sizin de salonda oturmanızı istediğini düşünmüyor musunuz?’ Tanrı’m! Öylesine sabırsızdım ki, Efendi George.”

      “Peki, annem ne dedi buna?” dedi George.

      “Demek mi? Onun gözlerinin içi güler, kocaman, güzel gözleriyle, ‘Eh, Chloe Teyze, sanırım doğru söylüyorsun.’ der; salona gider. Bu kadar sabırsız olduğum için kafamı yarması gerekir ama böyledir işte, hanımlarla bir şey yapamam mutfakta!”

      “Eh, o akşam yemeğinde harikalar yaratmıştınız, herkesin öyle söylediğini hatırlıyorum.” dedi George.

      “Öyle değil miydi? O gün yemek odasının kapısının arkasında değil miydim? General’in böğürtlen turtasını tabağına üç kere doldurduğunu görmedim mi? Bir de şöyle dedi: ‘Bulunmaz bir aşçınız olmalı Bayan Shelby.’ Tanrı’m! Sevincimden çatlayacaktım.”

      “General ne piştiğini de biliyordu.” dedi Chloe Teyze, kendine gururlu bir hava vererek. “Çok hoş bir adam General! Eski Virginia’nın köklü ailelerinin birinden geliyor! Benim bildiğim kadar, neyin ne olduğunu biliyordu şu General. Bütün turtaların bir püf noktası vardır, Efendi George ama ne olduğunu herkes bilmez. Ama General biliyordu; bunu söylediklerinden anladım. Evet, püf noktalarının ne olduğunu biliyordu!”

      Bu sırada Efendi George (Alışılmadık durumlarda.) bir erkek çocuğunun tek bir lokma bile yiyemeyeceği noktaya gelmişti ve bu yüzden karşı köşede aç gözlerle onu izleyen kıvırcık saçlı kafaları ve parıldayan gözleri fark edecek zamanı oldu.

      “Alın siz de Mose, Pete.” dedi, bolca koparıp onlara doğru atarak. “Siz de biraz istersiniz, değil mi? Gel, Chloe Teyze, onlara da biraz kek pişiriver.”

      Sonunda George ve Tom bacanın köşesinde daha rahat bir yere geçtiler, bu sırada Chloe Teyze bir sürü kek daha yapmış, bebeğini kucağına almış ve bir onun ağzını, bir kendi ağzını dolduruyordu, masanın altındaki yerde yuvarlanarak, birbirlerini gıdıklayarak ve bazen bebeğin ayak parmaklarını çekerek yemeklerini yemeyi tercih eden Mose ve Pete’e veriyordu.

      “Ah! Bi gider misiniz?” dedi anne, masanın altına arada bir rastgele vurarak hareketleri çok yaramaz hâle gelince. “Beyaz adamlar sizi görmeye geldiğinde doğru dürüst oturamaz mısınız? Kesin şunu artık, tamam mı? Kendinize çekidüzen verin, yoksa Efendi George gittikten sonra sizin canınıza okurum!”

      Bu berbat tehdidin altında ne yattığını söylemek zordu fakat korkunç muğlaklık söz konusu genç günahkârlarda çok az etki yaratmışa benziyordu.

      “Kesin şimdi!” dedi Tom Amca. “Eğlenmek hoşlarına gidiyor, doğru dürüst davranamıyorlar.”

      Bu arada oğlanlar masanın altından çıktı, elleri ve yüzleri esmer şekere bulanmış hâlde bebeği durmadan öpmeye başladılar.

      Anne yünü andıran kafalarını iterek, “Hadi gidin şuradan!” dedi. “Eğer böyle yaparsanız birbirinize yapışırsınız ve hiç ayrılamazsınız. Hadi dereye gidin de temizlenin!” dedi. Tembihlerini bir de korkunç bir sesle yankılanan bir tokatla noktaladı ama gençler buna sadece daha çok güldüler, kapıdan dışarı birbiri üstünde telaşla çıkarlarken, çıkınca da neşeyle çığlıklar koyuverdiler.

      “Daha can sıkıcı gençler gördünüz mü?” dedi Chloe Teyze, kendinden memnun bir şekilde. Bir yandan da böyle acil durumlar için sakladığı eski havluyu, çatlak çaydanlıktan biraz su dökerek ıslatıp esmer şekerleri bebeğin yüzüyle ellerinden silmeye başladı ve parlayana kadar sildikten sonra da bebeği Tom’un kucağına oturtup akşam yemeği artıklarını temizlemeye koyuldu. Bebek fırsat bu fırsat Tom’un burnunu çekiyor, yüzünü tırmalıyor ve şişman ellerini yün gibi saçlarına gömüyordu, bu sonuncu yaptığından özellikle keyif alıyordu.

      “Ne şirin şey değil mi?” dedi Tom, onu kendinden uzakta tutarak; sonra ayağa kalkıp onu geniş omuzlarına yerleştirdi ve hoplamaya, onunla dans etmeye başladı, bu arada Efendi George da mendiliyle bebeğe vuruyordu. Tekrar dönen Mose ve Pete onun ardından ayılar gibi homurdanıyorlardı, ta ki Chloe Teyze gürültücülerin “kafalarını kopartacağını” söyleyene kadar. Ama dediğine göre bu olay kulübede olağandı, açıklanışı coşkuyu azaltmadı, ta ki herkes sakinleşinceye kadar bağırdılar, yuvarlandılar ve dans ettiler.

      “Eh, artık istediğiniz olmuştur.” dedi, açılır kapanır yatağın altından tekerlekli yatağı çekmeye uğraşan Chloe Teyze. “Ve şimdi de siz Mose ve Pete, şuraya girin zira biz bir toplantı yapacağız.”

      “Ah, anne, bunu istemiyoruz. Biz de oturmak istiyoruz, toplantıyı merak ediyoruz. Bu hoşumuza gidiyor.”

      “Chloe Teyze, it onu alta ve orada otursunlar.” dedi Efendi George kararlı bir şekilde ve kaba saba şeyi şöyle bir itiverdi.

      Durumu kurtarmış olan Chloe Teyze onu alta itmekten son derece memnundu, bunu yaparken de şöyle dedi, “Eh, belki bu sefer işe yarar.”

      Ev şimdi herkesin toplantının hazırlıklarını ve düzenlemelerini tartıştıkları bir komiteye dönüşmüştü.

      “Bu yer konusunda ne yapacağız, ben ne yapacağımızı bilmiyorum.” dedi Chloe Teyze. Toplantı bir süredir Tom Amcalarda haftalık olarak yapıldığından, daha fazla yer yoktu ve yer sorununun çözümlenme umudu var gibi görünüyordu.

      “Geçen hafta yaşlı Peter Amca ilahi söylerken o eski sandalyenin bacaklarını kırdı.” dedi Mose.

      “Hadi oradan! Eminim onları sen oradan çıkarmışsındır; parlak fikirlerinden biridir.” dedi Chloe Teyze.

      “Eh, duvara dayarsanız, yine de ayakta durur!” dedi Mose.

      “O zaman Peter Amca oraya oturmamalı çünkü ilahi söylerken zıplıyor. Geçen gece, ta odanın öbür ucuna zıpladı.” dedi Pete.

      “Aman Tanrı’m! O zaman onu içeri alalım.” dedi Mose. “Ve sonra şöyle der, ‘Gelin azizler ve günahkârlar, beni dinleyin.’ Ve sonra aşağı yuvarlanır. Mose yaşlı adamın genizden gelen sesini aynen tekrarladı, olabilecek felaketi

Скачать книгу