Gurur ve Ön Yargı. Джейн Остин
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Gurur ve Ön Yargı - Джейн Остин страница 19
“Er ya da geç olacak zaten bu. Olacak ama bunu yapan ben olmayacağım. Babasını unutmadığım sürece ona ne meydan okuyabilirim ne de ipliğini pazara çıkarabilirim.”
Elizabeth bu duygularından ötürü onu övdü. Bu sözleri söylerken genç adam gözüne daha da alımlı görünüyordu.
“Peki…” dedi kısa bir sessizlikten sonra, “Onu böyle davranmaya iten neydi? Bu kadar zalim olmasının nedeni ne olabilir?”
“Bana karşı duyduğu derin ve kökleşmiş bir nefret… Kıskançlıktan başka bir şeye bağlayamadığım bir nefret… Rahmetli Bay Darcy beni biraz daha az sevseydi, oğlu da belki bana biraz olsun tahammül edebilirdi. Ancak babasının bana beslediği büyük sevgi, ona sanıyorum çocukluğunda çok dokunmuştu. Aramızdaki rekabeti sindirebilecek yapıda değildi; ki genellikle ben üstün tutulurdum.”
“Bay Darcy’nin bu kadar kötü olabileceğini aklımdan geçirmezdim. Kendisinden hiç hoşlanmasam da bu kadar alçak olduğunu düşünmezdim. Başkalarını genellikle küçük gördüğünü tahmin etmiştim ama bu kadar fena bir intikam alabileceğini, bu kadar haksızlık yapabileceğini, bu kadar acımasız olabileceğini aklımdan geçirmemiştim!”
Birkaç dakika düşündükten sonra devam etti: “Hatırlıyorum da bir gün Netherfield’da övüne övüne bir kez kırıldı mı bunun değişmeyeceğinden, hiç affetmeyen bir yapısı olduğundan bahsediyordu. Çok huysuz bir adam olmalı.”
“Bu konuda kendime güvenemiyorum.” diye cevap verdi Bay Wickham, “Ona karşı pek adil olamam.”
Elizabeth yine derin düşüncelere daldı, bir süre sonra da bağırarak, “Babasının vaftiz oğluna, arkadaşına, gözdesine böyle davranmak!..” dedi ve “Hem de içinin güzelliği yüzüne yansımış sizin gibi genç bir adama!” diye eklemek istedi ama yalnız şunları söylemekle yetindi: “Hem de belki çocukluğundan beri kendisine arkadaşlık etmiş, yanlış duymadıysam, kendisine en sıkı bağlarla bağlı olan birine!”
“Biz aynı mahallede, aynı korunun içinde doğduk, gençliğimizin büyük kısmı birlikte geçti. Aynı evde, aynı oyunları oynayarak, aynı anne baba şefkatini paylaşarak büyüdük. Babam, enişteniz Philips’in büyük katkılar sağladığı meslekle iş yaşamına başladı ve rahmetli Bay Darcy’ye yararlı olabilmek için bütün zamanını Pemberley mülküne bakmaya harcadı. Bay Darcy babama karşı büyük bir saygı besliyordu, birbirlerinden hiçbir gizli saklısı olmayan, çok yakın iki dosttular. Bay Darcy babama, bütün işlere fiilen baktığı için çok şey borçlu olduğunu tekrar tekrar belirtmişti ve babamın ölümünden hemen önce, Bay Darcy’nin benim geleceğimi sağlama bağlayacağına dair kendi isteği ile söz vermesi, eminim ki bana karşı beslediği sevgiden çok babama karşı duyduğu gönül borcunun etkisiyle olmuştur.”
“Ne tuhaf şey!” dedi Elizabeth yüksek sesle, “Ne ayıp! Bu Bay Darcy denen adamın gururu size karşı adil davranmasına engel olmuş! Daha iyi bir gerekçeyi geçtim, gururu namussuzluk boyutuna gelmemeliydi, bu davranışına namussuzluktan başka bir şey diyemiyorum.”
“Harika!” diye cevap verdi Wickham, “Neredeyse tüm yaptıklarının altından gurur çıkar ve gurur onun çoğunlukla en iyi dostu olmuştur. Onu erdeme her şeyden fazla yaklaştıran duygu budur. Ama hiçbirimiz tutarlı değiliz sonuçta; Darcy’nin de bana olan davranışında gururdan daha güçlü olan duygular söz konusuydu.”
“Böylesi berbat bir gururun ona yararı olmuş mudur acaba?”
“Evet. Çok defa gururu, onu eli açık ve cömert davranmaya, parasını özgürce harcamaya, konukseverlik göstermeye, kiracılarına yardım etmeye ve yoksullara sadaka vermeye yöneltmiştir. Bunları yapmasının nedeni aile ve evlatlık borcudur; çünkü babasıyla çok gurur duymaktadır. Ailesinin şerefine ters düşmemek, genel ölçülerden sapmamak ya da Pemberley Köşkü’nün nüfuzunun kaybolmaması düşüncesi hareketlerinde oldukça etkili. Darcy’de ağabeylik gururu da vardır ki buna biraz ağabeylik sevgisi de karışınca kız kardeşi için çok nazik, çok özenli bir koruyucu olmuştur. Kız kardeşinin üzerine ağabeylerin en iyisinden bile daha fazla titreyen bir ağabeyi olarak bilinir.”
“Bayan Darcy nasıl bir kız?”
Bay Wickham başını salladı: “Keşke ona sevimli diyebilseydim. Darcy Ailesi’nden biri için kötü konuşmak beni üzüyor ama tıpkı ağabeyi gibi çok, çok gururludur. Çocukken sevgi dolu ve sevimliydi, beni de çok severdi. Onunla saatlerce oynardım. Ama şimdi benim için hiçbir şey ifade etmiyor. On beş on altı yaşlarında, güzel ve anladığım kadarıyla çok da yetenekli bir kız. Babasının ölümünden beri Londra’da oturuyor, bir hanım da onunla birlikte yaşıyor ve eğitimiyle ilgileniyor.”
Arada susmayı ve başka konulardan söz açmayı denediler ama Elizabeth kendini tutamayarak sözü yine o konuya getirdi ve dedi ki:
“Bay Bingley ile yakınlığına şaşıyorum! Gerçekten cana yakın bir adama benzeyen ve öyle olduğuna da inandığım, iyi niyet timsali Bay Bingley böyle bir adamla nasıl arkadaşlık edebilir? Birbirleriyle nasıl uyuşurlar? Bay Bingley’yi tanır mısınız?”
“Hiç tanımıyorum.”
“Bingley tatlı huylu, samimi, hoş bir adam. Bay Darcy’nin gerçek yüzünü göremez.”
“Muhtemelen öyledir ama Bay Darcy istediği zaman kendini sevdirmeyi bilir. Yeteneğe gerek duymaz. Zaman harcamaya değeceğini düşündüğünde konuşkan bir arkadaş olabilir. Kendi mevkisin-deki insanlar arasında, daha az zenginler arasında olduğundan çok farklı bir adamdır. Gururu onu hiç bırakmaz ama zenginlerin arasında hoşgörülü, adil, samimi, mantıklı, saygıdeğer ve hatta sevimlidir. Zenginliğin ve mevkinin gerektirdiğini yapar.”
Whist partisi çok geçmeden dağıldığı için oyuncular diğer masanın çevresine toplandılar ve Bay Collins kuzeni Elizabeth ile Bayan Philips’in arasına yerleşti. Ev sahibi, oyunda şansının yaver gidip gitmediğiyle ilgili olağan sorular sordu. Pek de şanslı değildi, her eli kaybetmişti ama Bayan Philips üzüldüğünü söyleyince Collins tüm ciddiyetiyle bunun hiç de önemi olmadığını, kendisinin paraya hiç değer vermediğini söyleyerek Bayan Philips’ten üzülmemesini rica etti. “Çok iyi biliyorum ki hanımefendi insan oyun masasına oturduğunda yenilmeyi de göze almak zorundadır, neyse ki beş şilini dert edecek biri değilim. Kuşkusuz aynı şeyi söyleyemeyecek birçok kimse var. Ama Lady Catherine de Bourgh sayesinde küçük şeyleri dert etmiyorum.” dedi.
Bu sözler Bay Wickham’ın dikkatini çekti ve Bay Collins’i bir süre süzdükten sonra alçak bir sesle Elizabeth’e Bourgh Ailesi’yle samimiyetlerinin olup olmadığını sordu.
“Lady Catherine de Bourgh geçenlerde Bay Collins’i şimdiki görevine atadı. Bay Collins’i ona kim önerdi pek bir bilgim yok ama tanışıklıklarının çok eski olmadığı belli.” dedi Elizabeth.
“Lady Catherine de Bourgh ile Lady Anne Darcy’nin kardeş olduklarını biliyorsunuzdur sanırım. Doğal olarak Leydi Catherine de Bourgh şu sözünü ettiğimiz Bay Darcy’nin teyzesi olur.”
“Yo, gerçekten bilmiyordum. Lady Catherine’in akrabaları hakkında hiçbir bilgim yok. Önceki güne dek varlığından