Gurur ve Ön Yargı. Джейн Остин
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Gurur ve Ön Yargı - Джейн Остин страница 20
“Her iki noktada da size aynen katılıyorum.” diye cevap verdi Wickham, “Kendisini senelerdir görmüyorum ama ondan hiç hoşlanmadığımı, tavırlarının despotça ve küstahça olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Pek becerikli ve zeki olmakla ünlüdür ama bence yeteneklerinin çoğunu biraz konumu ve zenginliğine, biraz amirane tavırlarına, geri kalanını ise yeğeninin, kendisi ile ilgisi olan herkesin birinci sınıf anlayış yeteneğine sahip olması gerektiğini düşünen gururuna borçlu.”
Elizabeth, Bay Wickham’ın sözlerini akla yakın buldu, kâğıt oyunlarına akşam yemeği için son verilinceye dek zevkle konuşmayı sürdürdüler ve diğer hanımlar da Bay Wickham’ın ilgisinden paylarına düşeni aldılar. Gerçi Bayan Philips’in yemekli partisinde gürültüden hiç konuşulamıyordu ama genç subay, tavırlarıyla kendini herkese sevdirmişti. Ne söylese beğeniliyor, ne yapsa göklere çıkarılıyordu.
Elizabeth oradan ayrılırken kafası onunla doluydu. Yol boyunca Bay Wickham’dan ve onun anlattıklarından başka hiçbir şey düşünemedi ama yolda Lydia ve Bay Collins bir dakika bile susmadıkları için adamın ismini anacak fırsatı olmadı. Lydia hiç durmadan oyundan, ne fişler kaybettiğinden, ne fişler kazandığından, Bay Collins ise Bay ve Bayan Philips’in nezaketinden bahsediyor; whist’te kaybettiklerine zerre kadar aldırmadığını iddia ediyor, masadaki yemekleri sayıyor ve sürekli kuzinlerini rahatsız etmekten korktuğunu yineleyip duruyordu. Araba Longbourn’daki evin önünde durduğu zaman Bay Collins’in söyleyecekleri hâlâ bitmemişti.
17
Ertesi gün Elizabeth, Bay Wickham ile arasında geçen konuşmayı Jane’e anlattı. Jane şaşkınlık ve üzüntüyle dinledi. Bay Darcy’nin, Bay Bingley’nin saygısına layık olmadığına inanamıyordu, öte yandan Wickham gibi sevimli bir gencin dürüstlüğünden kuşkulanmak da onun harcı değildi. Onun gerçekten bu kadar büyük haksızlığa uğramış olma ihtimali, genç kızın tüm şefkat duygularını uyandırmaya yetmişti. Bu nedenle her iki genç hakkında da iyi düşünmekten, davranışlarını ayrı ayrı savunmaktan, başka türlü açıklanması mümkün olmayan şeyleri de kazaya veya bir yanlışlığa yormaktan başka yapacak bir şey yoktu.
“Her ikisi de bence bizim aklımıza gelmeyecek bir biçimde aldanmışlar. Herhâlde bu işle ilgisi olan insanlar birinin söylediklerini diğerine yanlış anlatmış. Kısacası, suçun gerçekten kimde olduğunu bilmeksizin onları birbirinden soğutan nedenleri ve durumları tahmin etmemiz imkânsız.” dedi.
“Hakikaten öyle. Peki Jane’ciğim, bu işle ilgisi olabilecek kimselerle ilgili neler söyleyeceksin bakalım? Onları da temize çıkar bari, yoksa birisi için kötü şeyler düşünmek zorunda kalacağız.”
“Sen istediğin kadar dalga geç, ama fikrimi değiştiremezsin. Canım Lizzy’ciğim, babasının gözdesi olan ve geçimi için para bırakmak istediği bir gence böyle davranmanın Bay Darcy’yi ne kadar küçük düşüreceğini düşünsene. İmkânsız. Biraz insanlığı olan, karakterinde biraz değer taşıyan hiç kimse böyle bir şey yapamaz. Hem en yakın arkadaşları onun hakkında bu kadar yanılmış olabilir mi? Ah! Hayır!”
“Bay Bingley’nin kandırılmış olmasına, Bay Wickham’ın böyle bir hikâye uydurmuş olmasından daha kolay inanırım, zira bana dün gece isimler, gerçekler, her şey samimiyetle anlatıldı. Eğer öyle değilse Bay Darcy bunun aksini kanıtlasın. Ayrıca gerçekler, Bay Wickham’ın bakışlarından okunuyordu.”
“Gerçekten çok zor, çok üzücü. İnsan ne düşüneceğini bilemiyor.”
“Affedersin ama insan ne düşüneceğini bal gibi biliyor.”
Jane yalnızca bir nokta üzerinde odaklanmıştı; eğer Bay Bingley kandırılmış ise bu mesele ortalığa dökülünce çok üzülecekti.
İki genç hanım, bahsettikleri kişilerin bizzat gelişi üzerine bu konuşmayı yaptıkları fundalıktan içeri çağrıldılar. Bay Bingley ve kız kardeşleri onları uzun süredir beklenen ve gelecek salı yapılmasına karar verilmiş olan Netherfield balosuna bizzat davet etmek için gelmişlerdi. İki hanım, sevgili arkadaşlarını yeniden gördüklerine çok sevinmişlerdi, son görüşmelerinden bu yana geçen zamanın onlara bir asır gibi geldiğini söylediler ve o zamandan beri nelerle uğraştığını sordular. Ailenin geri kalanına pek az ilgi gösteriyorlardı. Bayan Bennet’tan olabildiğince uzak durup Elizabeth ile çok az konuştular, diğerlerine ise hiçbir şey söylemediler. Kısa süre sonra da ağabeylerini şaşırtan ve bir şey söylemesine fırsat bırakmayan bir çeviklikle yerlerinden kalkarak sanki Bayan Bennet’ın nezaketinden kaçmaya çalışıyorlarmış gibi hemen çıkıp gidiverdiler. Netherfield’da balo verilecek olması ailenin bütün kadınlarını son derece sevindirmişti. Bayan Bennet bu balonun en büyük kızının onuruna verildiğine inanıyordu. Hele baloya resmî bir davetiye ile değil de bizzat Bingley tarafından çağrılmak gururunu okşamıştı. Jane iki arkadaşının eşliğinde, Bingley’nin de ilgisiyle hoş bir gece geçireceğini; Elizabeth de büyük bir zevkle Bay Wickham ile bol bol dans edeceğini ve Bay Darcy’nin bakışları ve hareketleri hakkında öğrendiği her şeyi doğrulayacağını düşünüyordu. Catherine ile Lydia’nın balodan bekledikleri mutluluk ise tek bir olaya veya belli bir kişiye bağlı değildi, her ikisi de Elizabeth gibi gecenin yarısını onları tatmin edebilecek tek kavalye olan Wickham ile dans ederek geçirmeye niyetleniyor olsa da sonuçta balo, sadece bir balo idi. Mary bile ailesine baloya gitme konusunda isteksiz olmadığını söylüyordu.
“Sabahları kendime ayırabilmek bana yeter. Ara sıra gece eğlencelerine katılmak özveri sayılmaz. Toplumun hepimizin üzerinde hakkı var. Ben dinlence ve eğlence için verilen molaların herkesin hoşuna gideceğine inananlardanım.” diyordu.
Elizabeth balo için öyle heyecanlıydı ki Bay Collins ile gerekmedikçe konuşmadığı hâlde ona Bay Bingley’nin davetini kabul etmeye niyeti olup olmadığını, niyeti varsa da eğlenceye katılmayı doğru bulup bulmadığını sormaktan kendini alamadı ve adamın kafasına koyduğunu yapmakta hiç tereddüt etmediğini, başpiskopostan ya da Lady Catherine de Bourgh’den azar işitmekten korkmaksızın dans etmeye heveslendiğini görünce şaşkına döndü.
“Sizi temin ederim ki ben böyle karakterli bir genç adam tarafından saygın insanlara verilen bir balonun herhangi bir kötü niyete hizmet edeceğini hiç düşünmem; üstelik dans etmeye karşı olmaktan da o kadar uzağım ki gece süresince güzel kuzinlerimin hepsinin benimle dans etme şerefini bana bağışlayacaklarını umuyorum, hatta yeri gelmişken Bayan Elizabeth, sizden özellikle ilk iki dansı istirham edeceğim, kuzinim Jane’in bu seçimimi kötüye yormayacağını ve kendisine saygısızlık olarak almayacağını düşünüyorum.” dedi Collins.
Elizabeth belaya bulaştığını hissetti. İlk danslara Wickham ile kalkacağından fazlasıyla emindi. Onun yerine Collins’le dans etmek!..
Muziplik için bu kadar yanlış bir zaman seçemezdi ancak yapacak bir şey yoktu. Wickham’ın ve kendisinin mutluluğu, ister istemez biraz ertelenecekti. Bay Collins’in teklifini olabilecek en kibar biçimde kabul etti. Altında başka şeyler de sezdiği için adamın cüretkârlığından hiç de hoşnut olmamıştı. Şimdi fark ediyordu ki kız kardeşleri arasından Hunsford Papaz Evi’nin hanımı olmaya ve daha uygun konuklar olmadığı zaman Rosings’te kadril masasını tamamlamaya layık görülen kendisi idi. Collins’in kendisine