Odise. Гомер
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Odise - Гомер страница 9
Bize söylediği buydu ve biz de rıza gösterdik. Onun bütün gün büyük ağında çalıştığını görürdük ama geceleri ilmekleri çözermiş meğer meşale ışığı altında. Bizi bu şekilde üç sene boyunca kandırdı ve bunu bilmiyorduk, ama zaman geçtikçe ve dördüncü yıla gelinince, ne yaptığını bilen hizmetçilerinden biri bize bunu söyledi ve yaptığı işi çözerken yakaladık biz de onu, böylece istese de istemese de bitirmek zorunda kaldı. Bu yüzden talipler şu cevabı veriyor sana ki hem sen hem de Akhalar anlasın: Ananı gönder, kendisinin ve babasının istediği adamla evlenmesini emret, zira ne olacak bilmiyorum eğer Athena’nın öğrettiği hünerleri hesap ederek o edayla bizi daha fazla bıktırmaya devam ederse; çünkü o çok akıllıdır. Böyle bir kadın daha önce duymadık biz, Tyro, Alkmene, Mykene ve diğer eski ünlü kadınları biliyoruz hep ama onlar anan gibi değildi, hiçbiri. Bize böyle davranması adil değil ve Tanrı’nın ilham ettiği gibi davranmaya devam ettiği sürece, biz de varlığını yemeye devam edeceğiz senin. Ve onun değişmesi için de bir sebep görmüyorum, zira bütün onur ve şerefi alıyor o, bunu ödeyen de sensin, o değil. O zaman anla, topraklarımıza geri dönmeyeceğiz, ne buraya ne de başka bir yere, ta ki kararını verip birimizden biriyle evleninceye kadar.”
Telemakhos cevap verdi: “Antinoos, beni doğuran anayı babamın evinden nasıl göndereyim? Babam yurdumda değil ve ölü mü diri mi bilmiyoruz. Eğer kızını geri göndermekte ısrar edersem İkarios’a vermek zorunda olduğum tazminat bana zor gelir. Hem benimle uğraşacak epey hem de Tanrı cezalandıracak beni, zira anam evi terk ederken öcünü almaları için Furileri17 çağırır. Ayrıca, bunu yapmak şerefli bir iş değil ve söyleyecek bir şeyim yok. Eğer bu yaptığıma gücenirsen evi terk et ve birbirinizin evinde ziyafet verin sırayla, kendi paranızla. Ama tam tersi, tek bir kişinin sırtından geçinmekte ısrar ederseniz, Tanrı yardımcım olsun, Zeus hesaplaşır sizinle ve babamın evinde ölüp gittiğinizde öcünüzü alacak tek bir adam kalmaz.”
Konuştuğu sırada, Zeus iki kartal yolladı dağın tepesinden ve rüzgârla uçtular durmadan bunlar, yan yana asil bir şekilde süzülerek. Derneğin tam ortasına geldiklerinde daire çize çize uçtular oldukları yerde, kanatlarıyla havayı döverek ve alttakilerin gözlerine ölüm saçan gözlerle bakarak. Sonra, şiddetle dövüşerek ve birbirlerini parçalayarak şehrin üzerinden sağ tarafa doğru uçtular. İnsanlar bunu görünce hayrete düştü ve birbirlerine sordular bu ne olabilir diye. Bunun üzerine Halitherses, aralarındaki en iyi elçi ve kehanet okuyucu onlara şöyle dedi, sade bir dille ve tüm dürüstlüğüyle:
“Dinleyin beni, İthaka’nın beyleri ve özellikle de taliplere söylüyorum, zira onlar için bir belanın yaklaştığını görüyorum. Odysseus daha fazla uzakta kalmayacak, yakında ölüm ve felaketi getirmesi yakındır, sadece onların üzerine değil, İthaka’da yaşayan pek çok kimsenin üzerine de. O zaman yol yakınken akıllı olalım ve o gelmeden bu kötülüğe bir dur diyelim. Bırakalım talipler kendi rızasıyla bunu yapsınlar, onlar için daha iyi olur, zira doğru olmasaydı bu kehanette bulunmazdım. Odysseus’a olacağını söylediğim şeyler gerçekleşti, Argoslular Truva’ya doğru yola çıktığında ve o da onlarla gittiğinde. Ona çok zorluklar çekip bütün adamlarını kaybettikten sonra yirminci yılda eve geleceğini söyledim ve şimdi tüm bunlar gerçek oluyor.”
Sonra Polybosoğlu Eurymakhos şöyle dedi: “Evine git yaşlı adam ve kendi çocuklarına kehanette bulun, yoksa onlar için kötü olacak. Ben bu işaretleri senden iyi okurum, kuşlar gün ışığı altında her zaman uçarlar orada burada; ancak bu, nadiren bir anlamı ifade eder. Odysseus uzak bir diyarda öldü gitti ve ne yazık ki sen de onunla ölmedin, onun yerine burada işaretler hakkında gevezelik edip zaten yeterince kızgın olan Telemakhos’un öfkesine öfke katıyorsun. Galiba ailen için bir şeyler vereceğini sanıyorsun ama sana söyleyeyim -ve bu böyle olacak- senin gibi yaşlı bir adam iyi bilir ki, genç bir delikanlının canını sıkana kadar konuşursan evvela bu genç dost için daha da kötü olur -bundan bir fayda gelmeyecek ona, zira talipler buna engel olacaklar- ikincisi de sana ödemekten hoşnut olmayacağın ağır bir ceza veririz, zor katlanırsın buna. Telemakhos’a gelince; herkesin önünde onu uyarıyorum, anasını göndermesi için babasına, ki o bulsun kocasını ve sevgili bir kız evladın beklediği çeyizleri düzsün. O zamana kadar onun taleplerimizle huzurunu kaçıracağız, zira kimseden korkumuz yok; tüm havalı konuşmalarına rağmen ne ona ne de senin gelecekten haber vermene aldırış ediyoruz. İstediğin kadar vaaz verebilirsin; ama daha çok nefret ederiz senden. Gidip Telemakhos’un varını yoğunu yemeye devam edeceğiz, hiçbir şey ödemeden ona, anası her geçen gün bizi beklentiye sokarak işkence etmekten vazgeçmediği sürece; her birimiz böyle nadide bir ödül için birbirimizle rekabet ediyoruz. Bunun yanında, vakitlice evlenmek için başka bir kadının peşinden de gidemiyoruz, onun bize davranışları yüzünden.”
Ardından Telemakhos şöyle dedi: “Eurymakhos ve siz diğer talipler, başka bir şey söylemeyeceğim ve rica etmeyeceğim size daha fazla, zira tanrılar ve İthaka halkı artık biliyor hikâyemi. O zaman bana beni oradan oraya götürecek bir gemi ve yirmi adamlık bir tayfa verin, çok uzun zamandır kayıp olan babamı bulmak üzere Sparta ve Pilos’a gideceğim. Belki biri bir şey söyler bana veya Tanrı’dan gelen bir mesaj benim yönümü çizer, ki insanlar çoğu zaman haberleri böyle duyarlar. Eğer babamın sağ ve eve dönüş yolunda olduğunu duyarsam siz taliplerin israflarına on iki ay daha dayanırım. Ama eğer öldüğünü duyarsam hemen eve dönerim, bütün ihtişamıyla cenaze merasimini yaparım, anısına bir mezar dikerim ve anamı tekrar evlendiririm.”
Böyle diyerek yerine oturdu. Odysseus’un dostu olan ve geride kalan her şeyinden sorumlu olarak hizmetkârları tam yetkiyle idare etmek üzere orada kalan Mentor konuşmak için ayağa kalktı. Sade bir dille ve tüm dürüstlüğüyle şöyle dedi:
“Dinleyin beni, İthaka’nın beyleri, bundan sonra nazik ve yardımsever bir kral bulamazsınız dilerim, ne de sizi adaletle yönetecek. Bundan böyle bütün önderleriniz zalim ve adaletsiz olurlar dilerim, zira herkes Odysseus’u unuttu, ki o sizi babanız gibi yönetti. Taliplere çok da kızgın değilim, zira yüreklerindeki edepsizlikle zulüm yapmayı seçtilerse ve Odysseus’un dönmeyeceğine dair başlarını koyarak iddia ediyorlarsa zorbalık yapıp onun varını yoğunu yiyebilirler. Ama sizlere gelince İthaka halkı; böylesine rezil bir şeyi durdurmayı dahi denemeden oturuyorsunuz, ki isterseniz yapabilirsiniz, zira siz çoğunluksunuz, onlar azınlık.”
Euenoridesoğlu Leiokritos cevap verdi ona şöyle diyerek: “Mentor, ne bu çılgınlık, insanları bize karşı kışkırtıyorsun? Bir adamın erzakları için pek çok adamla savaşması zor iş. Odysseus’un kendisi bile bize saldırsa evinde ziyafet çekerken ve bizi zorla çıkarmak için elinden geleni yapsa bundan dönüşüne bu kadar hasret çeken karısını sevindirecek bir netice çıkmaz; kendi kafası bulanır kana, bu kadar kalabalığa karşı savaşırsa. Söylediğin şeyler mantıklı değil. Bu yüzden artık insanları işlerine gönder ve babasının eski arkadaşları, Mentor ve Halitherses bu oğlanı yolculuğuna hazırlasın, eğer ki giderse tabii. Ben gideceğini düşünmüyorum, zira burada kalacak gibi, ta ki birisi gelip ona bir şey söyleyinceye kadar.”
Böyle diyerek toplantıyı bitirdi ve herkes kendi evine gitti, ancak talipler Odysseus’un evine döndüler.
Sonra Telemakhos tek başına deniz kıyısına gitti, gri dalgalarla ellerini yıkadı ve Athena’ya yakardı.
“Dinle beni!” diye
17
Furi: Yeraltı cehenneminin korkunç devleri. (e.n.)