Gizli Bahçe. Фрэнсис Элиза Ходжсон Бёрнетт

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gizli Bahçe - Фрэнсис Элиза Ходжсон Бёрнетт страница 7

Gizli Bahçe - Фрэнсис Элиза Ходжсон Бёрнетт

Скачать книгу

diye yineledi Mary.

      “Ay!” dedi Martha. “Bu kadar güzel yiyeceklerin heba olmasına dayanamıyorum. Bu masada bizimkiler olsaydı beş dakika içinde tüm masayı silip süpürürlerdi.”

      “Niye ki?” dedi Mary soğuk bir tavırla.

      “Nedenmiş!” diye haykırdı Martha. “Çünkü hayatları boyunca mideleri zar zor doluyor. Küçük şahinler, küçük kurtlar kadar açlar.”

      “Açlığın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum ben.” dedi Mary cehaletin verdiği aldırmazlıkla.

      Martha içerlemiş görünüyordu.

      “Madem öyle, aç kalmayı deneseniz iyi edersiniz. Basbayağı öyle.” dedi sözünü sakınmadan. “Mis gibi bir ekmek ve ete öylece oturup bakan insanlara katlanamıyorum. Hayret bir şey! Keşke bu masadakiler Dickon, Phil, Jane ve diğerlerinin önlüklerinin altına girebilse.”

      “Neden bunları onlara götürmüyorsun?” diye önerdi Mary.

      “Bunlar benim değil.” diye yanıtladı Martha sağlam bir duruşla. “Hem bugün izin günüm değil. Herkes gibi ayda bir gün izinli oluyorum. O gün eve gidip annem için temizlik yapıyorum ve bir günlüğüne dinlenmesini sağlıyorum.”

      Mary biraz çay içti ve kızarmış ekmekle biraz marmelat yedi.

      “Sıkıca giyinip dışarı oynamaya çıkın.” dedi Martha. “Size iyi gelir, biraz iştahınız açılır.”

      Mary pencereye gitti. Bahçeler, patikalar, büyük ağaçlar vardı ama her şey donuk ve soğuk görünüyordu.

      “Dışarı mı? Neden böyle bir günde dışarı çıkayım ki?”

      “İyi de dışarı çıkmayacaksanız içeride kalırsınız, bunun ne faydası olacak ki?”

      Mary etrafına bakındı. Yapacak hiçbir şey yoktu. Bayan Medlock çocuk odasını hazırlarken eğlence kısmını düşünmemişti. Belki de dışarı çıkıp bahçelerin nasıl olduğuna bakmak daha iyi olurdu.

      “Benimle kim gelecek?” diye sordu.

      Martha şaşkınlıkla baktı.

      “Kendiniz gideceksiniz.” diye yanıtladı. “Kardeşi olmayan çocuklar nasıl oynuyorsa öyle oynamayı öğrenmelisiniz. Bizim Dickon bozkıra gidip kendi kendine saatlerce oynar. Midilliyle de öyle arkadaş olmuş. Bozkırda onu tanıyan koyunu var, kuşlar gelip onun elinden yem yerler. Ne kadar az yiyeceği olursa olsun mutlaka birazını hayvanlarının gönlünü hoş tutmak için ayırır.”

      Her ne kadar kendisi farkında olmasa da Mary’yi dışarı çıkmaya teşvik eden şey Dickon’dan böylesine bahsediliyor olmasıydı. Dışarıda midilliler veya koyunlar olmasa da kuşlar olacaktı. Hindistan’daki kuşlardan farklı olabilirlerdi ve onlara bakmak onu eğlendirebilirdi.

      Martha kıza mantosunu, şapkasını ve sağlam küçük çizmelerini giydirdi ve ona aşağı inen yolu gösterdi.

      “Şu yolu dolanırsanız bahçelerin oraya varırsınız.” dedi çalılardan oluşan bir duvarın içindeki geçidi işaret ederek. “Yazın çiçeklerle dolu olur buralar ama şimdi çiçek falan yok.” İlave etmeden önce tereddüt ederek. “Bahçelerden biri kilitlidir. On senedir kimse girmedi.” dedi.

      “Neden?” diye sordu Mary kendine hâkim olamayarak. Bu tuhaf evdeki yüzlerce kilitli kapıya biri daha eklenmişti.

      “Karısı aniden vefat edince Bay Craven orayı kapattı. Kimsenin de içeri girmesine izin vermiyor. Orası karısının bahçesiydi. Kapıyı kilitledi, sonra bir çukur açıp anahtarı da içine gömdü. Bayan Medlock’un zili çalıyor, gitmem lazım.”

      Martha gidince Mary çalılıktaki kapıya giden yola yöneldi. On yıldır kimsenin girmediği bahçeyi düşünmekten kendini alamıyordu. “Acaba bahçe neye benziyordu, içinde hâlâ canlı çiçekler var mıdır?” diye düşündü. Çalılıklı geçitten geçtikten sonra kendini geniş çimenlikleri, kenarları budanmış çalılarla çevrili dolambaçlı yürüyüş yolları olan harika bahçelerin içinde buldu. Ağaçlar, çiçek tarhları, ilginç şekillerde budanmış her dem yeşiller ve tam ortasında eski, gri bir fıskiye bulunan büyük bir havuz vardı. Fakat çiçek tarhları çıplak ve iç karartıcıydı ve fıskiye çalışmıyordu. Burası kapatılan bahçe değildi. Bir bahçe nasıl kapatılırdı ki? Bir bahçeye her zaman girilebilmeliydi.

      Tam bunları düşünürken, takip ettiği yolun sonunda üzeri sarmaşıklarla kaplı uzunca bir duvar olduğunu gördü. İngiltere’yi, sebze ve meyvelerin yetiştirildiği mutfak bahçelerine vardığını anlayacak kadar tanımıyordu. Duvara doğru gitti ve sarmaşıkların içinde yeşil bir kapı gördü, kapı açık duruyordu. Demek ki burası da kapalı bahçe değildi, o zaman içeri girebilirdi.

      Kapıdan içeri girince buranın da birbirine açılan, etrafı duvarlarla çevrili bahçelerden sadece biri olduğunu fark etti. Açık duran yeşil bir kapı daha gördü, içerideki kış sebzelerinin ekili olduğu yatakları çevreleyen çalılar ve patikalar görünüyordu. Duvar kenarlarında meyve ağaçları vardı ve bazı sebze yataklarının üstü cam çerçeveyle örtülüydü. Mary orada durup etrafına bakarken buranın yeterince çıplak ve çirkin olduğunu düşündü. Yazın her şey yeşerdiğinde daha güzel olabilirdi ama şu anda hiçbir sevimli yanı yoktu.

      Birden, ikinci bahçeye açılan kapıdan omzunda kürekle yaşlı bir adam geldi. Mary görünce irkildi, ardından şapkasına dokundu. Adamın huysuz yaşlı bir suratı vardı ve onu gördüğüne pek sevinmişe benzemiyordu. Ama sonra Mary de onun bahçesinden pek hoşlanmadığını belli edercesine “pek çok aksi” ifadesini takındı ve kesinlikle onu gördüğüne sevinmemişti.

      “Burası nedir?” diye sordu.

      “Mutfak bahçelerinden biri.” diye yanıtladı adam.

      “Orası ne?” diye sordu Mary, diğer yeşil kapıyı işaret ederek.

      “Başka bir mutfak bahçesi.” dedi kısaca. “Duvarın diğer tarafında bir tane daha var ve diğer tarafta da meyve bahçesi var.”

      “Oralara girebilir miyim?” diye sordu Mary.

      “İstersen girersin. Ama görecek pek bir şey yoktur.”

      Mary cevap vermedi. Patikadan devam edip ikinci yeşil kapıdan geçti. Orada daha fazla duvar ve daha fazla sebze ile cam çerçeve vardı fakat ikinci duvarda yeşil bir kapı daha vardı ve bu kapı kapalıydı. Belki de bu kapı on yıldır kimsenin girmediği bahçeye açılıyordu. Mary çekingen bir çocuk olmadığı için canı ne isterse onu yaptığından yeşil kapıya gidip kolu çevirdi. Gizemli bahçeyi bulmuş olduğunu umduğu için kapının açılmamasını diledi fakat kapı kolaylıkla açılınca kendini meyve bahçesinin içinde buldu. Bahçe duvarlarla çevriliydi ve duvar diplerinde ağaçlar vardı, kış mevsiminin kararttığı çimenlerin üstünde çıplak meyve ağaçları vardı fakat etrafta başka bir yeşil kapı görünmüyordu. Mary’nin gözleri kapıyı arıyordu ve bahçenin sonuna doğru vardığında duvarın meyve bahçesi ile bitmediğini, diğer tarafta bir yerin etrafını

Скачать книгу