Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt. Сюэцинь Цао
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt - Сюэцинь Цао страница 21
Uzun zamandır başkentin tam bir eğlence yeri olduğunu duyan Xue Pan oraya gitmek için üç bahane buldu. Birincisi, seçmelere katılacak olan kız kardeşine eşlik edecek; ikincisi, akrabalarını görecek; üçüncüsü de uzun süredir bekleyen hesapları yoluna koyup yeni harcamalar için ayarlamalar yapacaktı. Tabii asıl niyeti başkent hayatını ve eğlencesini görmekti.
Bu nedenle uzun zaman önce bavulunu ve değerli eşyalarını hazırlamış, dost ve akrabalarına hediye olarak götürmek üzere yerel ürünler almıştı. Yola çıkmak için en uygun günü henüz seçmişti ki Yinglian’i satan adamla karşılaştı, kızın güzelliğine vurulup derhâl satın aldı. Feng Yuan kızı ondan geri almaya kalkınca, Xue Pan üstünlüğünden gayet emin bir şekilde, güçlü kuvvetli adamlarına Feng’ı öldüresiye dövmelerini emretti. Sonra evin bütün işlerini teker teker akrabalarına ve ailenin emektar kâhyalarına emanet edip, annesini ve kız kardeşini alarak yola çıktı. Onun için cinayet suçu, biraz kirli parayla kolaylıkla halledilebilecek, önemsiz bir meseleydi.
Yollarda geçirdiği kim bilir kaç günden sonra, başkente yaklaşırlarken, dayısı Wang Ziteng’ın dokuz vilayetin genel valisi olarak terfi ettiği ve İmparatorluk talimatıyla başkentten ayrılıp sınırları teftişe gideceği haberini aldı; içten içe çok sevindi.
“Ben de başkentte beni dizginleyecek bir dayım olmasının ne kadar sıkıcı olduğunu düşünüyordum kara kara. Şimdi terfi edip gittiğine göre, gönlümce gezip tozabilirim. Kader benden yana.” diye düşündü.
“Başkentte birkaç tane evimiz var ama on yılı aşkın zamandır hiçbirimiz uğramadığımız için bakıcılar onları gizlice kiraya vermiş olabilirler. Önceden hizmetçileri gönderip iyice temizletelim.” diye öneride bulundu annesine.
“Zahmete girmeye ne gerek var?” dedi annesi. “Buraya asıl geliş amacımız akrabalarımızı ve dostlarımızı ziyaret etmekti. Ya büyük dayının ya da kız kardeşimin kocasının evinde kalabiliriz. Her iki ev de oldukça büyük. Geçici olarak orada kalıp yavaş yavaş evleri temizletmek için hizmetkârları gönderebiliriz. Böylesi bizi büyük zahmetten kurtarmaz mı?”
“Ama dayım yeni terfi etti ve dış vilayetlere gidiyor.” dedi Xue Pan. “Evinde her şey karman çorman olmuştur. Biz de arı sürüsü gibi doluşursak düşüncesizlik etmiş olmaz mıyız?”
“Doğru, dayın gidiyor olabilir ama kız kardeşimin evi var. Yıllardır bizi başkente davet edip duruyorlar. Şimdi burada olduğumuza göre, dayın gitmeye hazırlanıyorsa, Jia teyzen kesinlikle orada kalmamız için ısrar edecektir. Ayrıca, bir telaş içinde kendi evlerimizi temizletmemizi hoş karşılamazlar. Senin neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyorum. Dayında ya da teyzende kalacak olursak, baskı altında olacağın için kaçıp gidemeyeceğinden korkuyorsun. Kendi evimizde kalıp kafana göre davranmayı tercih ediyorsun! O zaman git, kendine kalacak bir yer bul. Ben yıllardır kardeşimden ve yeğenlerimden ayrıyım, beraber biraz zaman geçiririz. Biz kardeşinle teyzene gidiyoruz. Buna bir itirazın var mı?”
Xue Pan, böyle kesin konuşan annesini kararından döndüremeyeceğini gayet iyi bildiğinden, çaresizce hizmetkârlara doğru Rong Konağı’na gitme talimatı verdi.
Bu arada Wang Hanım, Xue Pan aleyhine açılan davanın Yucun sayesinde kapatıldığını öğrenip rahat bir nefes almış ama ağabeyinin sınıra göreve gideceğini duyunca, ziyaret edecek kimsesi kalmadığından kendisini çok yalnız hissedeceğini düşünerek çok üzülmüştü. Ama birkaç gün sonra hizmetçisi aniden gelip, kız kardeşinin, oğlu, kızı ve bütün ev halkıyla beraber başkente geldiğini ve kapının önünde arabadan indiklerini haber verdi.
Wang Hanım o kadar sevindi ki hemen birkaç hizmetçiyle beraber giriş salonunda onları karşılayıp içeri almaya gitti. İki kardeşin, ömürlerinin sonbaharında, nasıl hüzün ve sevinç karışımı duygularla tekrar buluştuklarını anlatmaya gerek yok.
Birbirlerinden ayrılmalarının ardından neler olduğuna dair biraz konuştuktan sonra Wang Hanım saygılarını sunmak üzere onları Büyük Hanımefendi Jia’nın yanına götürdü. Getirdikleri hediyeleri verdiler. Herkes birbiriyle tanıştıktan sonra konuklara bir hoş geldin ziyafeti hazırlandı. Xue Pan Jia Zheng’a saygılarını sundu ve ardından Jia Lian onu Jia She ve Jia Zhen’i görmeye götürdü.
Jia Zheng, karısı Wang Hanım’a bir mesaj gönderdi.
“Kardeşin pek yaşlanmış, yeğenimiz genç ve tecrübesiz. Eğer dışarıda yaşayacak olurlarsa, yine başı belaya girer. Bizim arazinin kuzey tarafındaki Armut Ağacı Avlusu’nun on odası bomboş duruyor. İyice temizletip kardeşine ve çocuklarına oraya taşınmalarını teklif edelim. Bu çok akıllıca bir şey olur.” dedi.
Wang Hanım da zaten kardeşinin yanında kalmasını istiyordu. Bu arada Büyük Hanımefendi Jia da birisini gönderip, “Kardeşine bizimle kalmasını teklif et, böylece birbirimize daha yakın oluruz.” mesajını iletti.
Xue teyze öteden beri akrabalarıyla bir arada yaşamaya can atıyordu, böylelikle oğlu kontrol altında tutulabilecekti; eğer dışarıda, ayrı bir evde oturacak olurlarsa, oğlunun doğal alışkanlıklarının azacağı ve başına bir felaketin geleceğinden korkuyordu. Hemen minnettarlığını dile getirip teklifi kabul etti. Ayrıca yanlarında kimse yokken Wang Hanım’a, kendi masraflarını kendilerinin karşılamasına izin verilmesi şartıyla, uzun süreli kalmayı düşünebileceğini bildirdi. Wang Hanım para konusunun Xue ailesi için sorun olmadığını bildiğinden bunu kabul etti. Böylece Xue teyze ve çocukları Armut Ağacı Avlusu’na taşındılar.
Armut Ağacı Avlusu’nu bir zamanlar Rongguo Dükü’nün ileri yaşlarında sessiz bir dinlenme yeri olarak kullandığını söylemeliyiz. Küçük olmasına rağmen çok güzeldi. Öndeki giriş salonu, bildik yatak odaları ve arkadaki çalışma odaları da dâhil, hepsi mükemmel tarzda onu aşkın odası vardı. Sokağa açılan kendine ait kapısını Xue ailesi giriş çıkış için kullanıyordu. Güneybatı tarafındaki yan kapı Wang Hanım’ın esas konutunun doğu avlusuna giden dar yola açılıyordu. Xue teyze her gün öğle yemeğinden sonra ya da akşam Büyük Hanımefendi Jia ile sohbet etmek veya kardeşi Wang Hanım ile eski günleri anmak için bu yoldan yürüyüp giderdi.
Baochai her gün Daiyu, Yingchun ve diğer kızlarla okuyarak, satranç oynayarak ya da dikiş nakış işleri yaparak hoşça zaman geçiriyordu.
Önce yalnızca Xue Pan bu düzenlemeden hiç memnun olmadı; eniştesinin kendisi üzerinde uygulayacağı sıkı disiplinden dolayı başına buyruk davranamayacağından korkuyordu. Ama annesi orada kalmayı o kadar kesin bir şekilde kafasına koymuştu ve Jia ailesi de bu konuda o kadar ısrarlı davranmıştı ki şimdilik boyun eğmekten başka bir seçeneği yoktu. Yine de daha sonra taşınmaya karar verdiğinde hazır olsun diye kendi evlerini temizletmek için hizmetkârları göndermişti.
Ama ne mutlu ki oraya taşınalı daha bir ay bile olmadan, Jia ailesinin genç erkekleriyle yakın arkadaş oldu ve yarısının kendisi gibi aylak ve müsrif alışkanlıklara sahip olduğunu keşfederek onlara takılmaktan büyük bir keyif almaya başladı. Bir gün bir araya gelip şarap içiyor, bir başka gün çiçeklere bakıyorlar; kâh kumar oynuyorlar kâh geneleve gidiyorlardı.