Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa II. Cilt. Ahmet Cevdet Paşa

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa II. Cilt - Ahmet Cevdet Paşa страница 24

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Hulefa II. Cilt - Ahmet Cevdet Paşa

Скачать книгу

hücum etmekte idi. Mutasım, tekrar üzerine büyük bir askerî birlik gönderip Erdebil ile Zencan arasında Babek’in yıktığı kaleleri tamir edip içlerine muhafızlar yerleştirerek Erdebil yolunu muhafaza altına aldı. Böylece kafileler kaleden kaleye askerle gidip gelmeye başladılar.

      Azerbaycan vilayetinde Tavaif hükümdarlarından, Şahî adlı kalede oturan Muhammed İbni Ba’îs ki Tebriz Kalesi de onun elindeydi. Bu esnada Babekileri bir tuzağa düşürüp kimini öldürdü, kimini tutup hapsederek Mutasım’a gönderdi.

      İki yüz yirmi yılında Afşin İbni Haydar İbni Kâvs’ı dağ şehirlerine vali atayarak Babek ile muharebeye memur etti. O da gidip Babek sınırına vardı ve Erzend adlı mevkide ordusunu kurdu.

      Mutasım da askerin aylıkları için arkadan Büyük Boğa ile Afşin’e yüklüce para gönderdi.

      Babek onu haber alınca yolda hazineyi ele geçirme sevdasında iken Afşin de casusları vasıtasıyla durumdan haberdar olarak hemen süratle yetişip habersiz olarak Babek üzerine hücum edip saldırınca Babek askeri kırıldı. Hele piyadesinden biri dahi kurtulmadı. Kendisi az bir atlı ile Muvkan’a ve oradan hükûmet merkezi olan Bezz şehrine canını zor attı. Afşin de ordugâhına gitti. İşte bu sırada Büyük Boğa, hazinelerle salimen Afşin ordusuna ulaştı. Afşin, bu meblağdan askerinin aylıklarını verdi. Ondan sonra Babek üzerine yürüyüp Bezz Kalesi’ne iki saat mesafesi olan bir mevkide ordusunu kurdu. Büyük Boğa da bir askerî birlik ile ilerledi. Babek’i muhasara altına aldı. Meyane’de pek çok kanlı çarpışmalar meydana geldi. Fakat kış mevsimi erişti, soğuklar arttı. O dağlık yerlerde ikamete güç kalmayıp dönülmek mecburiyetinde kalındı.

      İki yüz yirmi iki yılına girildi ve bahar mevsimi geldi. Mutasım tarafından Afşin’e yardım için yüklüce mal ve asker gönderildi. Onun üzerine Afşin, yine ileriye hareket etti. Bu yıl da Babek ile aralarında pek çok olaylar ve kanlı muharebeler geçti. İşin sonunda Bezz şehri fethedilerek kalesi tahrip edildi. Hürremîlerden pek çok adamlar öldürüldü. Babek, kardeşi ve çoluk çocuğuyla kaçtıysa da yakalandı. Afşin, iki yüz yirmi üç yılında Babek’i ve kardeşi Abdullah’ı Irak’a götürdü. Mutasım’ın huzuruna çıkardı. Mutasım, hemen Babek’i Samerra’da ve kardeşini Bağdat’ta astırdı, benzerlerine ibret gösterdi. Afşin’e fevkalade ikramda bulundu ve pek çok para ve mücevherat verdi.

      Anadolu Savaşı

      Babek-i Hürremî, yukarıda olduğu gibi kuşatılıp zorlandığında kaysere mektup gönderip, Mutasım bütün askerini benim üzerime sevk etti. Sizin için tam fırsattır, diye onu tahrik ve teşvik ettiğinden, kayser de yüz binden fazla asker toplayarak Zibetre’yi işgal etmiştir. Erkeklerini öldürüp kadın ve çocuklarını esir ettikten sonra Malatya’ya hareket etmesi üzerine hudutlar üzerinde bulunan muhafız askerler toplanarak savunmaya geçmişlerdir. Babek tutulup idam edildikten sonra Mutasım da büyük ve mükemmel bir ordu ile Irak’tan hareket etti. Askerin öncülüğüne Eşnas’ı, sağ kanada Eytah’ı ve sol kanada Cafer İbni Enbar’ı görevlendirdi. Afşin ise bir birlik ile sağ koldan Ankara’ya yöneldiğinden, kayserin büyük ordusuna çattı. Çok savaştı, sonunda galip geldiğinden Ankara halkı dağılıp Bursa’ya doğru kaçtı. Mutasım büyük ordusuyla Ankara’ya vardı. Afşin de gelip orada ona katıldı. Bundan sonra Mutasım, yine ordusunu üç kola ayırarak Amûriyye’ye yönlendirdi. Önüne gelen ülke ve şehirleri yakıp yıkarak Amûriyye’ye varıp kalesini muhasara etti. Toprak ile dolu koyun derileriyle hendeğini doldurdu. Debbabeler yürüttü ve mancınıklar kurdu. Kale duvarında bir gedik açılınca oradan ramazan başında kaleye girdi. Ahalisini esir ve mallarını ganimet olarak aldı. Şehri ve kaleyi yakıp yıktı. Elli beş gün ikametten sonra Tarsus’a ve oradan Irak’a geri döndü.

      Afşin ve Eşnas gibi ileri gelen kumandanları çekemeyen komutanlardan bazıları Haris-i Semerkandî adlı bozguncu vasıtasıyla Kasım İbni Memun’u kandırarak saltanat sevdasına düşürdüler. Bir aralık Mutasım’ı ve sevgili emirlerini idam etmeye karar verdiler. Fakat iş duyulunca Mutasım onları hapsetti ya da idamla cezalandırdı ve Kasım’a Menbic’de yemek yedirdikten sonra su içirmediler. Susuzluktan orada öldüler.

      Taberistan Bölgesi Horasan valiliğine katılmış olduğu hâlde Taberistan Emiri Mâzyar İbni Kârin İbni Vendâd Hürmüz’ün, Horasan Valisi Abdullah İbni Tahir ile araları bozulduğundan, Mâzyar onu tanımaz olmuştu. Afşin ise Horasan valiliğine tamah ederek el altından Mâzyar’ı Abdullah aleyhine tahrik etmekte olduğundan, Mâzyar artık halifenin emirlerine de önem vermez oldu. Bunun üzerine iki yüz dört senesinde her taraftan Mâzyar üzerine asker sevk edildi. Mâzyar, sahip olduğu sarp dağlara güvenmekteyken, amca çocuklarını para ve nüfuz vaadiyle elde edince Mâzyar yalnız kalıp tutuldu ve Samerra’ya gönderildi.

      Afşin, Babek savaşından dönüşünde akrabasından Menkcûr adlı emiri, Azerbaycan emiri tayin etmişti. Menkcûr’un, bazı köylerde Babek’in bütün mallarını bulup sakladığı Mutasım’a ihbar edilince, Mutasım onu azlederek yerine bir başbuğ gönderdi. Menkcûr isyan ederek Azerbaycan kalelerinden birine kapanmışsa da kendi adamları onu tutup başbuğa teslim ettiler. O da bu esnada onu Samerra’ya göndermişti. Vardığında Mutasım onu hapsetti. Ondan dolayı Afşin’i itham ederek iki yüz beş senesinde onu da hapsetti.

      Bir gün sonra Mâzyar geldi, o da hapsolundu ve sorgusu esnasında Afşin’in onunla gizlice haberleştiğini ve kendisini isyana teşvik ettiğini kabul etti. Afşin’in, her ne kadar zahiren Müslüman olmuşsa da kalben atalarının dini olan Mecusiliğe inandığı açıklandı ve buna dair pek çok delil gösterildi. İki yüz altı senesinde büyük ihtimalle zehirlendi ve hapiste öldükten sonra cesedi asılarak insanlara gösterildi.

      Filistin’de ne olduğu belirsiz biri çıkarak yüzü peçeli gezdiğinden, ona Müberka denilirdi. Emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker görevi yaparak, halife aleyhinde sözler söyler idi. Başına bir hayli kalabalık toplanmıştı. İki yüz yedi yılında Mutasım tarafından gönderilen askerle muharebe ederken yakalanıp hapsedilerek Samerra’ya gönderilmiş ve cemaati dağılmıştır.

      İleri Gelenlerin Vefatı

      Memun’un damadı olan Muhammed Cevad İbni Ali Rıza İbni Musa El-Kâzım İbni Cafer-i Sadık (r.a.) Hazretleri ki İmamiyye nezdinde on iki imamın dokuzuncusudur. Bağdat’ta iken iki yüz yirminci hicri yılı zilhiccesinde, yirmi beş yaşında olduğu hâlde beka âlemine göçüp dedesi Musa El-Kâzım’ın yanında defnolundu. Memun, Horasan’da iken Bağdat’ta halifeliğe seçilen ve bir müddet sonra tahttan indirilen İbrahim İbni Mehdi de iki yüz yirmi dört senesi ramazanında vefat etti, namazını Mutasım kıldı. Rahmetullahi aleyh.

      Mısır’daki Mutezilelerin reisi olan Ebu’l-Hüzeyl El-Allâf da iki yüz yirmi altı senesinde, yüz yaşını aşkın olduğu hâlde vefat etmiştir.

      Meşhur muhaddislerden İmam Buharî’nin şeyhi olan Humeydî de Mutasım’ın zamanında vefat etmiştir. Rahmetullahi aleyh.

      Mutasım İbni Harunu’r-Reşid, iki yüz yirmi yedi senesi rebiülevvelinin on sekizinde vefat edip Samerra’da defnolundu. Rahmetullahi aleyh. Sekiz erkek ve sekiz kız evladı kaldı. Yüz yetmiş sekiz senesinde doğup, kırk sekiz sene yaşadı. Talihi sekizinci burç olan Akrep’tir. Abbas (r.a.) Hazretleri’nin sekizinci kuşaktan torunu, Harun Reşid’in sekizinci oğlu ve Abbasi halifelerinin sekizincisidir. İki yüz on sekizinci sene halife oldu. Hilafet müddeti sekiz sene, sekiz ay, sekiz gündür. Sekiz fütuhatı vardı, sekiz düşman

Скачать книгу