Tom Amca'nın Kulübesi. Stowe Harriet Beecher

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tom Amca'nın Kulübesi - Stowe Harriet Beecher страница 31

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Tom Amca'nın Kulübesi - Stowe Harriet Beecher

Скачать книгу

takılacakları hiçbir şeyi umursamıyor, oraya buraya yük gibi taşınmaktan hoşnut bile oluyorlar ama sizin bu ‘as’larınız bundan günah kadar nefret eder. Onları palangalamaktan başka yolu yoktur, bacakları vardır ve kullanacaklardır, bundan kuşku duyma,” dedi.

      Nalbant gereçleriyle uğraşırken bir yandan, “Eh, oradaki o ekim alanları Kentucky’li zencilerin gitmek isteyebilecekleri bir yer değil, oraya gider gitmez ölüyorlar, öyle değil mi?” dedi.

      “Evet, öyle, gider gitmez ölüyorlar ya iklimden ya da başka şeyden, pazarı canlı tutmak için ölüyorlar işte,” dedi Haley.

      “İnsan, Tom kadar sessiz, uysal ve iyi birinin o şeker tarlalarına gitmesinin ne kadar yazık olduğunu düşünmeden edemiyor.”

      “Eh, o daha adil bir fırsat yakaladı! Ben ona iyi davranacağıma ilişkin söz verdim. İyi, eski bir aileye ev hizmetçisi olarak vereceğim, ateşe ve iklime dayanabilirse, her zencinin isteyebileceği bir işi olacak.”

      “Karısıyla çocuklarını burada bırakıyor sanırım?”

      “Evet ama orada başkasını bulur. Her yerde yeterince kadın var,” dedi Haley.

      Bu konuşma sürerken Tom çok kederli ve üzgün, arabada oturuyordu. Ansızın arkasında bir at nalının çıkardığı hızlı, kesik tıkırtıyı duydu ve şaşkınlığından sıyrılamadan genç Efendi George arabaya atladı, kollarını paldır küldür Tom’un boynuna dolayarak olanca gücüyle hıçkırıp ilenmeye başladı.

      “İşte açıkça söylüyorum ki, bu gerçek kötülük. Ne dedikleri umurumda bile değil, hiçbirinin! Bu berbat, kötü bir ayıp! Ben bir yetişkin olsaydım bunu asla yapamazlardı, yine de yapmamalılar!” George bastırılmış bir ulumayla konuşuyordu.

      “Ah Efendi George! Buna çok sevindim! Sizi görmeden gitmeye dayanamazdım. Bana öyle iyi geldi ki, bunu anlatamam size!”

      Sözünü bitirince Tom ayaklarını hareket ettirdi ve George’un gözü prangalara ilişti.

      “Rezalet!” diye ellerini kaldırarak bağırdı. “O ihtiyarı gidip yumruklayacağım! Yapacağım bunu!”

      “Hayır, yapmayacaksınız Efendi George, bu kadar yüksek sesle de konuşmamalısınız. Onu kızdırmanızın bana hiçbir yararı olmaz.”

      “Eh, öyleyse senin hatırın için yapmam ama düşününce… rezalet değil de nedir? Bana haber vermediler, tek söz etmediler Tom, Lincon’a gitmeseydim, duymayabilirdim. Bak, sana söylüyorum, evde hepsinin ama hepsinin yuvasını yapacağım!”

      “Korkarım bu doğru olmaz Efendi George.”

      “Elimde değil! Bunun utanç verici olduğunu söylüyorum! Bak, Tom Amca,” diyerek sırtını dükkâna döndü, gizemli bir ses tonuyla, “sana dolarlarımı getirdim!” dedi.

      “Oo, onları almayı aklımdan bile geçiremem Efendi George, dünyada olmaz!” dedi Tom. Son derece duygulanmıştı.

      “Ama alacaksın! Bak, Chloe Teyze’ye bunu söyledim, o da ortalarını delip bir ip geçirmemi, senin de kimsenin görmemesi için boynuna asmanı söyledi, yoksa bu rezil adam müsveddesi elinden alır. Bak sana söylüyorum Tom, onun yuvasını yapmak istiyorum, bana iyi gelecek!”

      “Hayır, yapmayın Efendi George, sonra bana iyi gelmez.”

      “Eh, hatırın için yapmayacağım.”

      Bunu söylerken bir yandan dolarları Tom’un boynuna asmaya çalışıyordu.

      “İşte, şimdi paltonu üstünden iyice ilikle de görünmesin ve şunu unutma, onları her gördüğünde peşinden geleceğimi, seni alıp götüreceğimi anımsa. Chloe Teyze’yle bunu konuştuk. Ona korkmamasını söyledim, ben bu işle ilgileneceğim, yapmazsa da babamı canından bezdireceğim.”

      “Oo, Efendi George, babanız için böyle konuşmamalısınız!”

      “Tom Amca, ben kötü bir şey demek istemiyorum.”

      “Şimdi, Efendi George,” dedi Tom, “iyi bir delikanlı olmalısınız. Kaç tane yüreğin size bağlı olduğunu unutmayın. Hep annenizin yanında olun. Delikanlıların annelerini unutacak kadar daldıkları o aptalca yollara dalmayın sakın. Bakın size ne söyleyeceğim Efendi George, Tanrı insana birçok iyi şeyi iki kez verebilir ama bir anneyi bir kez verir. Yüzyıl da yaşasanız ona benzer başka bir kadın bulamazsınız. Öyleyse ona sımsıkı sarılın, büyüyünce ona kol kanat gerin, böyle yapacaksınız değil mi?”

      “Evet, öyle yapacağım Tom Amca,” dedi George ciddiyetle.

      “Konuşmanıza da dikkat etmelisiniz Efendi George. Delikanlılar sizin yaşınızda bazen söz dinlemez olur, doğa böyledir, öyle de olmalıdırlar ama gerçek beyefendilerin, ki sizin de öyle olacağınızı umuyorum, ana babalarına karşı ağızlarından asla saygısız bir söz çıkmaz. Alınmadınız ya Efendi George?”

      “Hayır, hem de hiç Tom Amca, sen bana hep iyi öğütler verdin.”

      Tom, “Ben sizden yaşlıyım biliyorsunuz,” diyerek çocuğun güzel, kıvırcık başını kocaman, güçlü eliyle okşarken sesi kadın sesi kadar şefkatliydi. “İçinizde bunların olduğunu biliyorum. Ah Efendi George, her şeyiniz var, öğrenme, ayrıcalıklar, okuma, yazma… Büyüyünce de her şeyi öğrenmiş, büyük, iyi bir insan olacaksınız, evinizdeki tüm insanlar, anneniz ve babanız sizinle gurur duyacak! Babanız gibi iyi bir efendi, anneniz gibi de iyi bir Hıristiyan olun. Gençlik günlerinizde Yaratıcı’mızı unutmayın Efendi George.”

      “Gerçek anlamda iyi olacağım Tom Amca, sana söz veriyorum,” dedi George. “Birinci sınıf bir insan olacağım ama sen de cesaretini yitirmeyeceksin. Seni yeniden eve götüreceğim. Bu sabah Chloe Teyze’ye de söylediğim gibi evini baştan aşağı yeniden yaptıracağım, büyüyüp adam olduğumda da halılı bir salonun olacak. Ah, güzel günler göreceksin daha!”

      Haley elinde bir çift kelepçeyle kapıya çıktı.

      George üstünlük taslayan bir havada, “Buraya bakın bayım, annemle babama Tom Amca’ya nasıl davrandığınızı anlatacağım!” dedi.

      “Keyfiniz bilir,” dedi tüccar.

      “Ömrünüzü kadınlarla erkekleri alıp satarak ve onları hayvan sürüleri gibi zincirleyerek geçirmekten utanıyor olmalısınız, diye düşünüyorum! Pek de matah biri olmadığınızın farkındasınızdır.”

      “Pederinizle valideniz erkeklerle kadınları satın almak istedikleri sürece ben de onlar kadar iyiyim,” dedi Haley. “Satmanın almaktan daha kötü bir yanı yok ki!”

      “Ben büyüdüğümde ikisini de yapmayacağım. Bugün bir Kentucky’li olmaktan utanç duyuyorum. Önceleri bundan hep gurur duymuştum.”

      George atında dimdik oturarak ülkenin tümünün düşüncesinden etkilenmesini beklercesine çevresine bakındı.

      “Eh hoşça kal Tom Amca, başını hep dik tut,” dedi sonunda.

Скачать книгу