Viking Kılıcı. Robert Leighton
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Viking Kılıcı - Robert Leighton страница 13
Ancak onlar gölün iki ucuna erişemeden Roderic çoktan batı kıyılarına ulaşmıştı ve üzerindeki suyu silkeleyerek büyük bir taşın üstüne oturup uzuvlarını dinlendirdi, kanayan yaralarını sardı.
Çok geçmeden insanların, kurt sürüsü havlamasına benzeyen sinirli bağırtılarının giderek yaklaştığını duydu. Ayağa kalkarak etrafına bakındığında bir sürü adamın kuzeyden ve Lochly’nin dereciğinin olduğu güneyden kendisine doğru koştuklarını fark etti, Loch Ascog’u Loch Fad’dan ayıran şerit şeklindeki karada olduğundan büyük ihtimalle kapana kısılmıştı.
Derinden sesi kırlarda, vadideki rakiplerine seslenen bir geyik gibi yankılandı. Uzun kılıcını sırtına alıp batıdaki Loch Fad’ın sessiz sularını gören yüksek yere geldi, orada vahşi kuğu sürüsünün gelişiyle ürkerek Barone ormanına doğru uçtular.
İki adalı grubu, şüphesiz onu hızla yakalayacaklarını düşünerek etrafını sardı. Grubun birini Sör Oscar Redmain ve oğlu, diğeriniyse Duncan Graham ve Kenric yönetiyordu.
Roderic suyun kenarına koştu ve ona tek bir taş bile ulaşamadan Loch Fad’a daldı ve yüzerken başının etrafına taşlar ve toprak parçaları düştü. Kenric’in attığı bir taş miğferine geldi. Derine battı ve herkes suyun ölümü olacağını düşündü. Ama o kendi sularındaki dalıcı bir kuş gibi batıp birkaç metre ileriden, ok dışında hiçbir silahın yetişemeyeceği bir yerden çıktı ki hiç kimsenin yanında ok yoktu.
Bute’un en geniş göllerinden Loch Fad üç buçuk kilometre uzunluğunda ve sekiz yüz metre genişliğindeydi ve kaçak kontu en uzak kıyıda bulacağını düşünmek gereksizdi. Sör Oscar Redmain’in emriyle adamlar kovalamadan vazgeçtiler ve Alpin’in ölü bedeninin çimende uzandığı yere döndüler ve sonrasında onu Rothesay Kalesi’ne götürdüler.
X
AASTA’NIN LANETI
Gighalı Roderic, Bute’tan uzakta olduğu yirmi yılda çocukken öğrendiği eski sınır işaretlerini unutmamıştı. Loch Fad boyunca yüzdükten sonra kendini Barone ormanının uzun çam ağaçlarının arasında buldu. Takipçilerinden ıslak ve yorgun bir halde kaçmıştı ve pek çok yarası şiddetle ağrırken ormanın içindeki aralıklardan geçerek bir önceki akşam Kenric’in girdiği noktaya geldi.
Kilmory topraklarının çevresinde gezerken kabarık tüylü, uzun boynuzlu bir sığır sürüsünün, bir sürü koyun ve keçiyle beraber orada otladığını fark etti. Jura ve Colonsay kontlarını sormak için çobanlarına bakındı. Arkadaşlarını öylece yolladığına pişman olmaya başlamıştı, onu gemileriyle Gigha’ya götürmek için beklemeleri daha iyi olabilirdi.
O anda büyük bir kayanın arkasından gelen sesler duydu. Genç bir çoban köpeği ortaya çıktı ancak onu görünce kuyruğunu görüp korkarak uzaklaştı. Ardından kayanın arkasından genç çoban Lulach çıktı ve yanında çok güzel bir kız vardı. Lulach bir süre durup tuhaf adama baktı.
“Ah, bu o! Az önce bahsettiğimiz kişi!” diye bağırdı ve yediği kahverengi ekmeği bırakarak dehşet içinde tepeden aşağı koştu.
Fakat kız elini kayaya yaslayarak yerinde kaldı.
Bu, ormandaki gece yolculuğunda Kenric’in karşısına gizemli bir şekilde çıkan garip genç kızdı. Uzun boylu ve çok açık tenliydi, karaçam kadar uzun ve üzerine kızıl sabah güneşi yansıyan bir kar tanesi kadar beyazdı. Gözleri yıldızlı gökyüzü kadar maviydi ve uzun saçları beyaz tenine koyu bir kan akışı gibi dökülüyordu. İnsanlar bu harikulade kadına Güzel Aasta diyorlardı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.