Viking Kılıcı. Robert Leighton
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Viking Kılıcı - Robert Leighton страница 9
Alpin geri döndü ve yüzü soldu.
“Güzel annem,” dedi, “bu ne demek oluyor?”
“Bu ölümcül bıçağı al,” dedi annesi, “ve üzerindeki kan kurumadan o katilin kara kalbine sapla.”
Ardından bıçağı tutan Alpin annesini kaldırıp kollarına aldı.
“Sevgili anne,” dedi, “bana büyük bir görev verdin ve ben de çok geçmeden Earl Roderic’ten intikam alacağıma dair Tanrı’ya ve sana söz veriyorum.”
“Hayır anne,” diye yakardı Kenric, ileri çıkarak. “Sana yalvarırım kardeşimi bu korkunç göreve gönderme. Lütfen sözünü geri al zira Alpin’i hem tehlikeye hem de onursuzluğa maruz bıraktığını bilmiyorsun. Gizlice intikam alırsa tıpkı cezalandıracağı katil gibi hain ve kötü olur. Adama ölümcül dövüş için meydan okursa mutlaka öldürülür çünkü bildiğim kadarıyla Roderic çok daha güçlü ve çoktan planladığı gibi kardeşimi öldürmek isteyecektir. Bu adamın gerçekten ölmesini istiyorsan bırak bunu Alpin değil ben yerine getireyim. Alpin bizim gerçek kralımız ve hayatı benimkinden daha değerli.”
Kenric konuşurken annesi, başı omzuna dayalı halde Alpin’in kollarında kaldı. Ve Alpin, kadın Kenric’e cevabını yüz yüze versin diye kolunu çektiğinde dönmedi, Alpin’in ayaklarına kapandı; baygınlık geçirdiği barizdi.
O yüzden Alpin güçlü kollarıyla onu odasına götürdü, kalenin hizmetlileri leydiyle ilgilendiler. Ancak üç uzun gün ve gece boyunca kimsenin anlam veremediği tuhaf bir hastalıktan ötürü yatağında yattı. Üç gün boyunca bilinçsizdi, tek bir kelime söylemedi.
VII
ÇAĞRILARIN OKU
O ölümcül gecede üç ada kralının Rothesay Kalesi’nin karanlık zindanlarına nasıl götürüldüğünü anlatmaya gerek yoktu. Gighalı Earl Roderic deniz gezintileri sırasında şüphesiz daha kötü yataklarda uyumuştu. Ancak o karanlık yalnızlık saatlerinde zihni, dayanıklı uzuvlarından daha rahatsız durumdaydı. Bute’a, yirmi yıldır göz diktiği zengin toprakları ele geçirme gayesini yerine getirmek gibi bir tasarıyla gelmişti. Kendi mirası olan küçük Gigha Adası büyüyen hırsını tatmin etmeye yetmiyordu ve yıllar geçtikçe İskoçya’nın batısındaki topraklarını genişleten Norveç Kralı’nın büyüyen gücü Roderic’e, ağabeyi Hamish’i öldürüp yerini alarak Bute Adası’nı Norveç Krallığı’nın koruması altına alacağına dair bir teşvik kazandırmıştı.
Tasarımı beceriksizce planlanmıştı zira tilki kadar kurnaz olsa da Roderic o kültürsüz dönemler için bile cahil bir adamdı ve kendisiyle göz diktiği kontluk arasında duran, şimdi de kolayca yenemeyeceği birer zorluk olarak karşısına çıkan Earl Hamish’in iki oğlunu hesaba katmamıştı.
Fakat Kenric’in beklenmedik ortaya çıkışına rağmen yolundaki bu engel temizlenebilirdi çünkü gecenin karanlığında ve sessizliğinde Alpin’in odasına sızarak uyanıp babasının topraklarında bir daha hak iddia etmemek üzere onu halletmeyi planlıyordu. Roderic, Leydi Adela’dan küçük oğlu Kenric’in henüz on altı yaşında olduğunu, bilge St. Blane başrahibiyle yaşadığını öğrenmişti ve Gigha’nın kötü kontu Kenric’ten basit bir şekilde kurtulabileceğini düşünmüştü.
Şimdiyse ağabeyini öldürdükten sonra bile bu görevde başarısız olmuştu. Bute’un kralı olmak yerine Rothesay Kalesi’nin en derin zindanlarında esirdi.
Ölü Earl Hamish’in iki oğlu Rothesay’in fundalıklı tepelerine tırmanırken orman tavukları kanatlarındaki çiyleri ancak döküyordu. Kollarında yeni yağmış kar kadar beyaz genç bir keçi taşıyan Dovenald yanlarındaydı. En üstteki tümseğe ulaştıklarında bir süre durdular. Dovenald küçük ayakları birbirine bağlanmış halde meleyen keçiyi yere yatırdı, iki gence gidip ateş için biraz kuru funda çalısı ve karaçalı toplamalarını söyledi.
Kıraç arazinin üzerindeki hafif esinti yaşlı adamın çıplak kafasındaki gümüş buklelerle oynuyordu. Yüzünü batıya dönerek Clyde’ın gri sularına, Cunningham tepelerinin yukarılarına bakarken şafak sökmeye başladı. Sonra güneye göz atıp gül rengi sislerle yarı örtülü dev Arran Dağları’nı izledi. Çok geçmeden çıkan güneşin altın rengi ışıkları Goatfell’in birkaç sarp zirvesini öpecekti, Dovenald başını eğip bir dua mırıldanarak Tanrı’dan insanların kalplerine ışık saçarak o gün yapmaları gereken dini görevlerini yerine getirmeleri için yol göstermesini diledi. Ardından Alpin’e döndü.
“Şimdi ateşi tutuştur,” dedi. “Çakıl taşı ve çelik burada.”
“Ve Kenric, oku bana ver.”
Oku eline aldı ve ateş iyice yanana dek bekledi. Okun ucuyla yanan çalıları karıştırdı, iki gençse onu seyretti.
“Şimdi de kamanı al, Alpin,” dedi, “ve keçiyi öldür. Olabildiğince az acı ver zira masum canlıların acı çekmesi iyi değildir.”
Kenric hayvanı tutarken ağabeyi keskin kamasını beyaz boğazına sapladı. Keçi yumuşak mavi gözlerini üzerine dikip hüzünle meledi. Ilık nefesi sabah havasında görünürken öldü.
“Halloldu!” dedi Kenric ve Dovenald yanan oku getirerek keçinin kanına batırdı. Masum kanı okun sapına bulaştı.
“Şimdi ayaklarının izin verdiği kadar hızlı Kilmory Kalesi’ne uç,” dedi yaşlı adam Alpin’e oku vererek. “Bu yanmış oku Sör Oscar Redmain’in ellerine teslim edeceksin. Anlamını söylemene gerek yok. Bu, eski geleneklerin çağrısını yerine getirmedir ve Bute’un bilge insanlarınca iyi bilinir. Sör Oscar onu iyi babamız St. Blane Başrahibi’ne gönderecek. Başrahip aynı şekilde Scoulaglı Ronald Gray’e yollayacak. Böylece sırayla on iki bilge Ascog bataklığının yanındaki büyük ovada Adalet Kurulu olarak toplanacak, orada kralımızı öldüren hainin hükmünü uygulayacaklar.”
“Acele et! Acele et oğlum! Neden oyalanıyorsun?”
“Bu Roderic denen adamın hayatını almak için annemin kutsamasıyla yemin etmedin mi? O halde neden kurul toplanıyor?”
“Git ve söylediğimi yap, sabırsız çocuk,” dedi Dovenald sertçe. “Atalarının geleneklerine zıt düşen şeyler arama ve intikam açlığının seni şiddetin akılsızlığıyla kör etmesine izin verme. Sana emrediyorum git ve inan bana Gigha kontu hak ettiği cezadan kaçamayacak.”
Bunun üzerine Alpin oku sağ eline alarak tepeden tempolu bir hızla koşarak indi. Kenric ölü keçiyi alıp Dovenald’ın yanında Rothesay’e doğru yürüdü.
“Sabırsız, çok sabırsız,” diye mırıldandı yaşlı adam. “Kötü bir kral olacağından çok korkuyorum. Fazla aceleci ve sık sık yanlış karar veriyor. Babası gibi bir yönetici olmayacak. Leydi Adela sevgisiyle onu şımarttı.”
“Ağabeyime fazla yükleniyorsun,” dedi Kenric. “Batı Adaları’nda krallığa Alpin kadar uygun tek bir