Entelektüelin kutsal kitabı. David S. Kidder

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder

Скачать книгу

yoktur ve bu yüzden sera etkisine de maruz kalmaz. Fazlasıyla soğuk oluşunun sebebi de kısmen budur.

      4. Sera etkisi Joseph Fourier tarafından 1824 yılında keşfedilmiştir.

      Ortaçağ/Erken Dönem Kilise Müziği

      Bilinen ilk yazılı müzik örneği günümüze ortaçağdan (400-1400’ler) kalmıştır. Aşai Rabbani Ayini sırasında keşişler tarafından söylenen, Gregoryen ilahileri olarak da bilinen kilise müziği formundadırlar. Bu ayinde, Tanrı ve insan arasında ruhani bir bağlantı kurulması amacıyla, İsa’nın Son Akşam Yemeği törensel olarak yeniden canlandırılır.

      Ayin, iki kısma ayrılır: sabit ve değişken. Sabit kısım metinleri hiç değişmeyen ve her ayinde okunan altı Latince duadan (Kyrie Eleison, Gloria in Excelsis, Credo, Sanctus, Agnus Dei ve Ite missa est) oluşur. Introit, Gradual, Offertory ve Communion’ı da kapsayan değişken kısmın dua metinleri ise mevsimsel törenlere ve yerel geleneklere göre değişir. Ortaçağ müzisyenleri Gregoryen melodilerini sözlü olarak aktarmış, melodik formülleri bir araya getirerek yenilerini yaratmışlardır.

      Çoğu ortaçağ müziği tek bir melodik çizgisi olan teksesli müziktir. Ama 10. yüzyıl civarında bazı müzisyenler, organum denen, genelde dördüncü ve beşinci aralıkların ayrı seslendirildiği iki paralel melodi çizgisi olan çoksesli besteler yapmaya başladılar. İki yüzyıl sonra, Paris’teki Notre Dame Katedrali’nde müzik şefleri olan Léonin ve Perotin, birbirine paralel olmayan, bağımsız dört müzik çizgisine kadar çıkan çeşitli organumlar bestelediler.

      13. yüzyılda karmaşık bir çoksesli form olan motet ortaya çıktı. Latince bir cantus firmusa, yani temel, sabit bir melodi çizgisine Fransızca, Latince veya her iki dilde söylenen pek çok tamamlayıcı parçanın eklenmesiyle oluşuyordu. Guillaume de Machaut motet formunun ilk ustalarındandır ve 14. yüzyılda Aşai Rabbani Ayini’nin sabit kısmı için ilk defa baştan sona çoksesli beste yapan kişi olmuştur.

EK BİLGİLER:

      1. Bu dönemde Güney Fransa’da troubadour denen aristokrat şairler, aşk ve savaş üzerine, dini nitelik taşımayan şarkılar bestelemekteydiler. Jongleur, yani halk ozanı olarak anılan seyyah müzisyenler de bir kraliyet sarayından diğerine geçip, kendilerine ve troubadourlara ait şarkılar söylerlerdi. Günümüzde bir şehirden diğer bir şehre seyahat eden müzisyenlere de troubadour dendiği olur.

      2. Benedictine Monks of Santa Domingo de Silos, 1990’ların ortalarında, ortaçağdan bu yana ilk kez (çoğunlukla new age dinleyicilerinin gözünde) kilise müziğini popülerleştiren Chant adlı iki CD’lik bir seri çıkardı.

      3. Hildegard von Bingen (1098-1179), bilinen ilk kadın bestecidir. Bir başrahibe ve bir mistik olan Bingen, Katolik kilisesi için hemen hemen tamamı kadın vokallere yönelik teksesli birçok eser bestelemiştir. Aynı zamanda Ordo virtutum adında bir dini piyes de yazmıştır. Katolik kilisesi tarafından kutsanmış, fakat azize ilan edilmemiştir.

      Formlar (İdealar)

      Dünyadaki tüm güzel şeyleri gözlerinizin önüne getirin. Herhangi bir ortak noktaları var mı? Hepsinin güzel olduğu gerçeğini ne açıklar? Platon’a (MÖ 427-347) göre her iki soruya da verilecek cevap, güzellik diye bir form veya bir idea olduğu ve güzel şeylerin o formla bir ilişkisi olduğundan ötürü güzel olduğudur. Platon, sadece güzellik formunun değil, aynı şekilde işlev gören pek çok formun var olduğuna inanıyordu. Dünyadaki bütün kızıl şeylerin nedeni olan kızıllık formu, dünyadaki bütün iyiliklerin nedeni olan iyilik formu vardır. Ve bu böyle devam eder.

      Güzellik gibi Platon felsefesine ait formlar zamansız ve değişmezdir. Ayrıca, güzellik formunun kendisi de güzeldir. Güzel olmaktan başka özelliği yoktur ve sınırsız, koşulsuz bir güzelliğe sahiptir. Diğer güzel şeylerinse ölçü ve şekil gibi ekstra özellikleri vardır ve sınırlı bir güzelliğe sahiptirler. Ayrı ayrı tüm güzel şeyler, güzellikten pay aldıkları için güzeldir. Platon, bir formdan pay almayı kusurlu bir taklit olarak görüyordu. Dolayısıyla, ayrı ayrı tüm güzel şeyler güzelliği taklit eder, ama sadece bir noktaya kadar.

      Platon için formlar, örneğin; güzellik gibi, zamansız ve değişmezdir. Üstelik güzellik formunun kendisi de güzeldir. Güzel olmaktan başka bir özelliğe sahip değildir ve sınırsız ve mutlak bir biçimde güzeldir. Diğer güzel şeyler büyüklük ve şekil gibi ek özelliklere sahiptirler ve sadece sınırlı bir derecede güzeldirler. Tek tek tüm güzel şeyler güzellik formundan pay aldıkları için güzeldirler. Platon bir formdan pay almayı kusurlu bir taklit olarak görüyordu. Dolayısıyla tek tek güzel olan şeyler güzelliği taklit eder ancak sadece bir noktaya kadar.

      Platon, ruhlarımızın bedenlerimizden çok daha uzun zamandır var olduklarına ve bedenlerimizin ortaya çıkışından önce cennette formlarla doğrudan karşılaştıklarına inanıyordu. Gerçek bilgi formların bilgisidir, ama formların bilgisi duyularla elde edilemez, çünkü her şeyden öte formlar fiziki dünyada değillerdir. Bu nedenle formlara dair bilgimiz, yani gerçek bilgimiz, cennette formlarla ilk karşılaşmamızın hatırası olmalıdır. Bu yüzden, öğrenme sandığımız şey aslında sadece hatırlamadır.

EK BİLGİLER:

      1. Platon, formlar kuramını, hocası Sokrates’in son saatlerini anlattığı Phaedo diyalogunda sunar. Bu kuram Sokrates tarafından dile getirilir ama pek çok araştırmacı bunun Sokrates’in değil, Platon’un görüşü olduğunu düşünür.

      2. Sokrates, Meno diyalogunda eğitimsiz bir kölenin Öklid’in bir ispatını anlayabileceğini göstererek hatırlayarak öğrenme kuramını savunur.

      İbrahim, İshak ve Yakup

      İbrahim, tektanrıcı dinlerin atası olarak görülür. Oğulları İshak (Sara’dan), İsmail (Hacer’den) ve onların neslinden gelenlerin Musevilik ile İslam’ı kurduğuna inanılır.

      Eski Ahit’in Yaratılış bölümünde anlatılanlara göre, İbrahim, Ur’da yaşayan ve o zamanlar Abram olarak anılan genç bir adamken, Tanrı ona görünür ve Kenan ülkesine doğru seyahat etmesini buyurur. Yaşı ilerleyince, İbrahim hiç çocuğu olmayacağı endişesine kapılır. Sonraları Sara olarak anılan eşi Sarai, kısır gibi görünmektedir. O nedenle Sarai, cariyesi Hacer ile İbrahim’in birlikte olmasına izin verir. Hacer, İbrahim’in ilk oğlu İsmail’i doğurur. Bunun üzerine Sarai, kızgınlık ve kıskançlığından, Abram’a Hacer ile İsmail’i kovdurur.

      Sonrasında Tanrı, Abram ile bir anlaşma yapar. Hizmeti ve sadakati karşılığında, Tanrı ona Sarai’den bir oğul verecek ve ondan büyük bir ırk doğacaktır. Kenan ülkesi de onların olacaktır. Bu anlaşmanın bir göstergesi olarak, Abram doksan dokuz yaşındayken adını İbrahim olarak, Sarai de Sara olarak değiştirir. İbrahim sünnet olur ve gelecekteki oğullarının da sünnet olacağına dair söz verir.

      Sara, İbrahim’in Tanrı’ya verdiği sözü yerine getiren İshak’ı doğurur. İshak genç bir adam olduğu zaman, Tanrı, İbrahim’den onu kurban etmesini ister. İbrahim mutlak bağlılığıyla bunu yapmayı kabul eder. Ancak tam da oğlunu öldürecekken bir melek gelip onu durdurur. Bu, Tevrat’ta inancın en büyük örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.

      İshak,

Скачать книгу