Entelektüelin kutsal kitabı. David S. Kidder

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder страница 22

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Bu model, Medel’in sonraları aleller, genler ve baskın-çekinik kalıtım olarak adlandırdığı özellikleri anlamasını sağladı. Temelde Mendel, her bir bitkinin her bir ebeveyninden her bir özellik veya gen için, bir kalıtımsal birim veya alel aldığı sonucuna vardı. Dış görünüşte alellerden sadece biri etkin olabilmesine rağmen –baskın alel– sonraki nesle aktarılmada her ikisinin de eşit şansı bulunuyordu. Bu yüzden uzun saplı bezelyeler, kısa saplı bezelyelerle çiftleştirildikten sonra, döllerinin tümü baskın alel olan uzunluğa ve çekinik alel olan kısalığa sahipti. Böylece o nesil kendi arasında çiftleştirildiğinde, döllerinin dörtte biri uzunluk için olan iki alele, yarısı bir uzun bir kısa alele (uzun olarak ortaya çıkar) ve dörtte biri kısalık için olan iki alele sahipti. İki kısalık aleline sahip olanlar kısa olarak ortaya çıktılar. Bu temel gözlem, modern genetiğin çıkış noktasıdır ve neden belli özelliklerin nesilleri atlayıp daha sonra ortaya çıktığını açıklar.

EK BİLGİLER:

      1. 1856 ile 1863 yılları arasında Mendel yaklaşık 28.000 bezelye bitkisi ekti ve test etti.

      2. Mendel mükemmel kayıtlar tutmasına rağmen, ulaştığı sonuçlar fazla kesin olmaları itibarıyla ondan sonra gelen bilim insanlarını sık sık şaşırtmıştır. Birçokları onun, eski bilgileri sürekli düzeltme ve verilerini yumuşatma saplantısı olduğundan şüphe ederler.

      3. Mendel’in çalışmaları, sağlığında büyük oranda görmezden gelinmiştir ve Mendel, pek tanınmayan biri olarak ölmüştür. Botanistler onun çalışmalarını 1900 yılında yeniden keşfetmiş ve bu, genetik çalışmaları sonsuza dek değişmiştir.

      Antonio Vivaldi

      Venedikli bir kemancının hasta çocuğu olarak doğan Antonio Vivaldi (1678-1741), 1703’te ruhban okuluna girdi. Çok hızlı bir şekilde bir keman hocası, bir şef ve Pio Ospedale della Pieta’da yetim kızlara yönelik bir Venedik konservatuarında yatılı kalan bir besteci oldu. Genç kadınlar sıkı bir müzik eğitimi alırlardı ve Vivaldi’nin genellikle kendi orijinal eserlerinden oluşan konserleri, şehrin müziksever dinleyicilerince çok popülerdi.

      Vivaldi, ömrü boyunca, tanınmış herhangi bir besteciden daha fazla, 500’ün üzerinde konçertoya imza atarak, insanı şaşkına çevirecek bir üretkenlik sergiledi. Vivaldi vokal eserler bestelemesine rağmen, parçalarının çoğu enstrümantaldir ve en çok da bu alanda ün yapmıştır. Son derece güzel bir etkileyiciliğe sahip olan konçertoları, incelikli hüzünden heybetli coşkuya uzanan bir dizi duyguyu içinde barındırır.

      Vivaldi’nin eserlerinin çoğu bir hikâyeyi anlatan, bir duyguyu çağrıştıran veya genelde doğal döngüdeki gerçek hayattan olayların bir izlenimini veren bir program niteliğindeydi. Konçertolar çoğunlukla üç bölümden oluşuyordu: bir allegro (canlı tempo) bölüm, aynı veya benzer bir tonda yavaş bir bölüm ve ilkinden bile daha canlı olabilen son bir allegro bölüm.

      Vivaldi’nin “Gece”, “Denizdeki Fırtına” ve “Sakakuşu” gibi besteleri arasında en ünlüsü, bugün klasik Batı müziğinin en popüler eserlerinden biri olarak kolayca hafızalarda yer eden ve dört konçertoluk bir diziden oluşan “Dört Mevsim”dir. Bu ve diğer parçalarıyla Vivaldi, solocunun rolüne olağanüstü bir drama ve gösteriş duygusuyla benzeri görülmemiş bir önem yükleyerek devrim yapmıştır. Vivaldi, aynı zamanda Johann Sebastian Bach ve klasik dönem bestecileri üzerinde, hatırda kalan temaları, maceracı ritmik motifleri ve bestelerinin duruluğuyla büyük bir etki bırakmıştır.

EK BİLGİLER:

      1. Vivaldi’nin çoğu elyazmasının başında, “Laus Deo Beataeque Mariae Deiparae Amen” sözlerinin bir kısaltması yer alıyordu. Bu ifade, “Tanrı’nın ve Kutsal Meryem’in (Tanrı’nın anası) Onuruna” anlamına gelir.

      2. Vivaldi’nin hayatının bir noktasında, o zamanlar bir müzisyen için ödenen en yüksek maaşlardan birini aldığı, bir yılda 50.000 duka altını kazandığı biliniyor.

      Mantık

      Mantık, biçimsel geçerliliği olan akıl yürütmelerin incelemesidir. Akıl yürütme, öncülleri veya varsayımları olan birçok cümleden ve sonucu belirten bir cümleden oluşur. İşte size bir örnek:

      Sokrates bir insandır.

      Eğer Sokrates bir insan ise, o zaman Sokrates ölümlüdür.

      Dolayısıyla Sokrates ölümlüdür.

      Geçerli bir akıl yürütme sonucun doğruluğunu, öncüllerinin doğruluğunun takip ettiği bir akıl yürütmedir. Ancak, bu akıl yürütmenin geçerliliği, Sokrates, insanlık veya ölümlülük hakkında herhangi bir şeye bağlanamaz. Geçerlidir, çünkü oluşturulma biçimi veya yapılışı geçerlidir. Aşağıdaki, aynı akıl yürütmenin şematik bir anlatımıdır:

      1. p

      2. Eğer p ise, o zaman q’dur

      3. Dolayısıyla q’dur

      P veya q yerine hangi tümceleri koyduğumuzun önemi olmaksızın, bu geçerli bir akıl yürütmedir. Orijinal akıl yürütme (1)-(3), p ve q için belli tümceler koyduğumuz akıl yürütmeyle aynıdır. Ve, veya, biraz ve herhangi gibi sözcükler mantıksal ifadeler olarak isimlendirilir. Mantık çalışmaları, geçerli akıl yürütmelerini tasarlayan şeyleri sorgular. Eğer-o zaman ve ve gibi farklı mantıksal ifadeler arasındaki ilişkiyi ve bunların geçerli akıl yürütmelerinin kurulmasındaki rollerini inceler.

EK BİLGİLER:

      1. Aristo’nun ilk mantıksal sistemi geliştirmesinden beri mantık genellikle, bir kişinin felsefede öğrenmesi gereken ilk konu olarak kabul alınır.

      2. Gottlob Frege (1848-1925), modern mantığı 1879’daki Begriffschrift eserinde geliştirdi. Frege mantığı kökten değiştirmesine rağmen, alanı dışında neredeyse hiç bilinmez.

      3. Her gerçeğin ya doğru ya da yanlış olması ilkesi bazı filozoflarca reddedilir. Bazılarıysa ise tüm çelişkilerin yanlış olduğunu bile reddederler.

      Kral Davud

      Kral Şaul’dan sonra yönetime geçen Kral Davud, İsrail’in ikinci ve en büyük kralıydı. Yesse’nin oğluydu ve bir çoban olarak yetiştirildi. Hikâyesi İncil’de, Samuel’in kitabında anlatılır ve belki de en çok “Davud ve Goliath” hikâyesiyle bilinir.

      Goliath bir Filistinli’ydi ve bazılarınca üç metre boyunda olduğu söylenen bir devdi. Davud’la karşılaştığında Filistinliler İsrailliler’le savaştaydı. Ancak, savaşa girmeden önce Goliath İsrailliler’e onu yenebilecek bir savaşçı göndermeleri için meydan okudu. Goliath bu meydan okumayı kırk gün boyunca her gün tekrarladı, ama hiçbir İsrailli bunu kabul etmedi. Sonunda, o sıralarda bir ergen çocuk olan ve o an, sadece savaştaki büyük kardeşlerine yiyecek getirdiği için orada bulunan Davud, öne çıktı.

      Kral Şaul, Davud’un cesaretiyle neşelendi ve ona bir silah ile bir zırh sundu, ama Davud kabul etmedi. Goliath ile karşılaşmaya yanına bir sapan ve birkaç taş alarak

Скачать книгу