Entelektüelin kutsal kitabı. David S. Kidder

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder страница 23

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder

Скачать книгу

ve güney kavimlerini birleştirdi, başkenti Kudüs’e taşıdı. MÖ 1000 civarından başlayarak yaklaşık kırk sene ülkesini ciddi bir zorlukla karşılaşmadan yönetti. Krallığı esnasında Davud, Batşeba isminde evli bir kadına aşık oldu ve onu hamile bıraktı. Günahını örtmek için kadının eşine ordusunda bir asker olmasını emretti ve sonrasında onu öldürüleceği ön cepheye yolladı. Karşılığında Tanrı, bir peygamber olan Na-tan’ı, Davud’u suçuyla yüzleştirmek için gönderdi.

      Yahudiler Tanrı’nın, kusurlu da olsa Davud’a soyunun İsrail’i sonsuza dek yöneteceğini vâdettiğine inanırlar. Bu nedenle Yahudi geleneğine göre Mesih’in, Davut’un torunu olacağına inanılır.

EK BİLGİ:

      1. Goliath’ın hipofiz bezindeki bir bozukluk sonucu anormal bir cüsseye sahip olduğu söylenir. Bu bozukluğun varsayılan bir diğer göstergesi, Davut’un Goliath’a fark ettirmeden ona nasıl yaklaşabildiğini açıklayan, yanlarını görememe hastalığı olabilir.

      Magna Carta

      İngiltere Kralı John, 1214’te Fransa Kralı II. Philip ile girdiği bir savaşta yenilgiye uğradı. Ardından ülkesine dönüp, denizaşırı seferini desteklememiş olan baronlardan ağır vergiler toplayarak kraliyet hazinesini yeniden yapılandırmaya teşebbüs etti. Bunun üzerine baronlar isyan etti ve 1215 yazıyla beraber Londra’yı ele geçirdiler.

      Londra’nın düşmesiyle birlikte, Kral John, Thames Nehri’nin kıyısındaki çayırlıkta, Runnymede’de bir anlaşma yapmak için pazarlığa oturdu. Magna Carta adındaki bildiride özetlenen anlaşma, temel özgürlükler ve kralın mutlak gücü üzerine konan bir dizi sınırlamaların bir teminatıydı. Magna Carta 19 Haziran’da kraliyet mührüyle damgalandı ve ülke genelinde okunması emredildi. Anlaşma, sadece Kral John’u değil tüm mirasçılarını sonsuza dek bağlıyordu.

      Anlaşmanın ilk taslağı sadece baronlar için geçerliydi, ama son hali her özgür insanı kapsayacak şekilde değiştirildi. O zamanlar özgür insanlar İngiltere nüfusunda azınlıktaydı ama yüzyıllar içinde anlaşma tüm yurttaşlar için geçerli olacak şekilde evrildi.

      Magna Carta’nın ilk kısmı, İngiltere Kilisesi’nin “özgür olacağına ve haklarının azaltılmayacağına ve özgürlüklerinin zarar görmeyeceğine” dair teminatta bulunur.

      Takip eden maddeler, kral ve asilzadeler arasındaki feodal ilişkiyi bir sisteme bağladı. Anlaşmaya, adlî bir süreç yaşanmaksızın kimsenin hapse atılamayacağına dair teminatlar ve hiçbir feodal verginin krallığın “genel rızası” olmaksızın yürürlüğe konamayacağına dair bir hüküm de konmuştu. Son madde ise, bir baronlar konseyini ve anlaşmayı kuvvetlendirmek üzere krallığa karşı güç uygulama yetkisi verilen ruhban sınıfını kurdu.

      Magna Carta, İngiltere’de özgürlüğün ve hukuk devletinin temeli ve anayasal monarşinin ilk tohumu olarak değerlendirilir. Ancak, çıkarılmasından sonraki yüzlerce yıl boyunca büyük oranda ihmal edilmiştir. Papa II. Innocent, bildiriyi o Eylül ayında feshetti. 1217’de tekrar çıkarıldı, ama hukuken bağlayıcı görülmedi.

      Magna Carta’nın önemi, on yedinci yüzyılda bir parlamento lideri olan Sir Edward Coke’un, Stuart krallarına karşı verdiği savaşta anlaşmanın ilkelerini tekrar ve tekrar alıntılamasıyla yeniden gündeme geldi. Ve sonraları Amerikan sömürgecilerine bağımsızlık mücadelelerinde ilham kaynağı oldu.

EK BİLGİLER:

      1. Magna Carta, Latince’de “Büyük Sözleşme” anlamına gelir.

      2. Magna Carta’nın dört orijinal kopyası hâlâ korunmaktadır. İki kopyası İngiliz Kütüphanesi’nde, diğer ikisiyse Lincoln ve Salisbury’deki katedral arşivlerinde görülebilir.

      3. 1957’de American Bar Association, Runnymede’te bir anıt dikerek Amerikan hukukunun Magna Carta’ya olan borcunu ifade ettiler.

      “Ozymandias”

      Eski bir diyardan bir gezginle tanıştım

      Dedi ki: “Taştan yapılma iki büyük gövdesiz bacakla

      Çölde dikilen… Yakınlarında, kum üstünde,

      Yarı batmış parçalanmış bir çehre uzanıyor, kaşları çatık

      Ve buruşmuş dudaklı ve soğuk buyurgan küçümseyişiyle,

      Der ki, heykeltıraşı o tutkuları iyi okur

      Hâlâ süregelen, bu yaşamsız şeyler üzerinde damgalı

      Bunlarla dalga geçen el ve besleyen kalp;

      Ve kaide üzerinde, şu sözler belirir:

      Benim adım Ozymandias, Kralların Kralı,

      Seyret Eserlerimi, ey Aziz, ve çaresizliğimi!

      Ondan başka hiçbir şey kalmaz. Etrafını sar dağılmışlığını

      O devasa Gemi Enkazının, engin ve yalın

      Kumların uzandığı tenhasında.”

      Percy Bysshe Shelley (1792-1822), 1800’lerin başlarında önde gelen İngiliz romantik şairlerinden biridir. Bu şairler, 1700’lerin Aydınlanmacı yaklaşımıyla sanat ve edebiyatta hâkim olan akılcılığa karşı, doğanın yüceliğini ve insan duygusunun, tutkusunun ve özgürlüğünün gücünü yücelterek hareket ettiler.

      Shelley’nin “Ozymandias” (1818) şiiri, Petrarch, Spenser, Shakespeare ve diğerlerinin Rönesans boyunca kullanmış olduğu katı, on dörtlük şiir biçiminde bir sonedir. Bir sone genellikle, her dizesi beş tane kısa-uzun hece ikilisinden oluşan beşli ölçüde yazılır. Ayrıca, “Ozymandias” gibi Petrarch tarzı bir sone genelde iki parçaya ayrılır: Sekiz açılış dizesi (oktav) ve altı kapanış dizesi (sestet). Sıklıkla oktav, sestetin cevapladığı bir soruyu sorar; “Ozymandias”ta oktav, sestetin ironik şekilde yorumladığı bir görüntüyü resmeder.

      “Ozymandias”taki anlatıcı, bir zamanların haşmetli heykelinin şimdilerde çölde kırık dökük ve devrilmiş halde yattığına dair dinlediği bir hikâyeyi nakleder. Heykelin “kaş çatıklığı” ve “soğuk buyurgan küçümseyişi” kibirli bir şekilde Ozymandias’ın sahip olduğu gücü aksettirir. Bu kibrin doruğa çıktığı heykelin mağrur yazıtı –“Seyret eserlerimi, ey Aziz, ve çaresizliğimi!” – birdenbire, çok uzun zaman önce gömülen bu “eserler”, heykeli çevreleyen hiçlik ve engin kumların görüntüsüyle en derin darbeyi yer.

      Shelley’nin politik güce ve onun zamana, doğaya ve tarihe dayanma gücüne yönelttiği eleştiri, romantik bakış açısının tipik bir örneğidir. “Ozymandias”ta üstü örtük olan fikir, sanatta, herhangi geçici bir siyasi otoriteden daha fazla kalıcı değer bulunmasıdır. Hepsinden öte, şiir ve içinde barındırdığı görüntüler, herhangi bir ‘insan’ hükümdardan çok daha uzun süre dayanmıştır.

EK BİLGİ:

      1. “Ozymandias” Mısır’da Luxor yakınlarındaki II. Ramses’in cenaze tapınağında yıkılmış bir heykelden esinlenilmiştir. Antik çağ tarihçisi Diodorus’a göre heykelde bir zamanlar şu sözler yazılıydı: “Kralların Kralıyım, Ben Ozymandias. Her kim benim ne kadar haşmetli olduğumu ve nerede yattığımı bilirse, eserlerimden birini geçmesine

Скачать книгу