İdealist Bir Adam Portresi Teknokrat Sedat Çelikdoğan. Yasin Topaloğlu

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İdealist Bir Adam Portresi Teknokrat Sedat Çelikdoğan - Yasin Topaloğlu страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İdealist Bir Adam Portresi Teknokrat Sedat Çelikdoğan - Yasin Topaloğlu

Скачать книгу

Motoru yapan bizdik. “Üç senedir uğraşıyorum dışarıdan yatırımcılar getirmek için fakat olmadı, üç senedir bunu başaramadık.” dedi. “Sen TÜMOSAN’ı kurmak için işin başına geçtin, üç sene kadar uğraşıp bunu başardın.”

      Erbakan Hoca kendine çok güveniyordu. Turgut Özal yabancıları getirelim diyordu. Bu düşüncesinde ısrar edince iki üç tane şirket batırdı. Turgut Özal, yatırım yapacak yabancı arıyordu. Biz kendimize güvenemiyoruz. Niye yabancı bize gelmiyor? Zaten Türkiye’de de yatırım yapmak için ortam o kadar uygun değil. Üstelik dışarıdan birileri de onlara gitme diyor. Bizim hükûmet otomobil markası çıkaramayınca ithalata yöneldi. Türkiye’nin ithal ettiği otomobillerde ikinci sırada Volkswagen geliyor. Türkiye’ye gelip yatırımcı olmadılar. Çünkü Türkiye’de yatırım yapanların çoğu ihraç ediyor. O ise Türkiye’ye araç satıyor. Biz düşman muamelesi görüyoruz. Onlar için biz bu coğrafyada rakibiz. Bu bakımdan bizim hareketimizi de düşman olarak görüyorlar. Onlar bir Malezya veya Endonezya değiller. Bizim buradaki sıçramamız herkesi korkutuyor. O yüzden düşman muamelesi görüyoruz. Almanya, Amerika’yla stratejik ortak ama bizimle öyle değil. El altından bile bize devamlı düşmanlık yapıyor.”

      Kore’yi inşa eden Amerika’dır. Kore Savaşı’ndan sonra Kore’nin yeniden yapılanması Amerika eliyle olmuştur. Çünkü Çin ve Rusya’ya karşı savunma hattı oluşturmak istiyordu. O dönemde hem Çin hem Rusya komünistti. Çin’de Mao vardı. Amerika, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’yı, Kore Savaşı’ndan sonra da Güney Kore’yi kendi yönetimine aldı. Bu ülkeleri üretici yapıp geliştirdi. Kore’de Samsung’a, Hyundai’ye gittim. Amerika bu şirketleri kurdu ve ortak oldu. Yönetimi de Korelilere verdi. Parasal destek sağladı. Ne yapılacağını gösterdi. Japonya’yı kotaları kaldırarak kalkındırdı. Niye? Çin ve Rusya’nın etrafını sarmak için.

      İngiltere, Almanya hepsi bize düşman. Çünkü bölgelerinde bizi rakip olarak görüyorlar. PKK’yı onlar besliyor. O örgüte benzer Ermeni terör örgütü ASALA’yı da onlar besledi. Şimdi de IŞİD’i çıkardılar. Yarın da başka bir şey çıkarırlar. Ama Amerika, Kore’ye böyle davranmadı. Kalkındırmak için yeniden yapılanmasına yardım etti. Kurduğu şirketlerin yönetimini onlara bıraktı. Sermaye verdi. Ürettikleri malları aldı. Böylece markalaşmalarını ve pazardan pay kapmalarını sağladı.

      Doğal olarak da Kore kalkındı.

      Biz düşmanla savaşıyoruz. Bize silah veriyorlar; ama onlara yatırım yapıyorlar. Biz aynı şartlarda değiliz. Biz hep dayak yiyoruz, düşman muamelesi görüyoruz.

      Türkiye kendi kaynaklarıyla kalkınabilirdi. Ama siyasi istikrar sağlanamadı. Bütün hamleler koalisyonlarla yapılmaya çalışıldı.

      Siyasi istikrarsızlık ekonomiyi bozuyor, ekonomik bozukluk da siyasi istikrarın kurulmasını engelliyor. Fasit bir daire. Aynı zamanda ortak bilinç yok. Sağ sol kutuplaşması var. O tarihlerde belediye tamamen karşı tarafta idi. Bizim sesimizi duyurabileceğimiz medya organlarımız yoktu. Bir Türkiye gazetesi bir de Gökhan Evliyaoğlu’nun çıkardığı Yeni İstanbul vardı. Hatırlıyor musunuz? Gökhan Evliyaoğlu bir yürüyüşte binanın içerisine saklanmak zorunda kalmıştı.

      Gazetelerde okumuştum.

      İnsanlar ya hapse atılıyordu ya da başına başka bir kişi getiriliyordu. Bir tane olsun olumlu ses çıkamıyordu. Çıkarsa da Hürriyet gazetesi bir anda itibarsızlaştırma kampanyasına başlıyordu. Yalan yanlış haberlerle vatandaşı şaşkına çeviriyordu. Sen ancak alanlarda attığın nutuklarla vatandaşa ulaşabiliyordun. Ne kadar ikna edersen et, bir şekilde seni mizah malzemesi yapıyorlardı. O zaman TRT filan da bu seslere yayınlarında yer vermiyordu. Hatta aleyhte yayınlar yapıyordu. AK Parti’nin ilk yıllarında başına gelenlerin hiçbiri Turgut Özal’ın başına gelmedi.

      Bugün Tayyip Bey’in yaptıklarının ilk örneklerini biz on bir aylık Refah Yol hükûmeti döneminde gösterdik. Hatırlayın, 1997 yılı bütçesi görüşülürken kâğıt üzerinden değil, ekrandan sunum yapmıştık. Tayyip Bey’in bugün yaptıklarının hepsi orada vardı. O zaman onları ben hazırlamıştım.

      O dönem başta denk bütçe olmak üzere birçok yeniliğe imza attık. Tayyip Bey’in bugün gerçekleştirmeye çalıştığı yol çalışmalarının hepsini biz 1997’de ekrana taşımıştık. Şu ara istikrar dolayısıyla Türkiye’de bir ilerleme kaydettiğimizi görüyoruz. Dünya da görüyor. Her tarafta bina, yol inşaatı var. Türkiye’ye para geliyor, kalkınma oluyor. Şimdi rakiplerimiz “Türkiye’yi durdurmamız lazım!” diye konuşuyorlar. Bunun için PKK’yı kullandılar, IŞİD’i kullanıyorlar, yarın başka bir şey çıkarırlar.

      IŞİD’in yeni kurulan bir örgüt olmadığı belli. İleride daha da çok konuşacak gibiyiz. Etkileri hem Türkiye’ye hem dünyaya yayılacak sanki. Yeni bir senaryo için 3-5 yılımız var gibi görünüyor.

      Arkalarında tamamen Yahudiler var. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

      “TAYYİP BEY’İN MEYDAN OKUYAN BİR DİLİ VAR”

      Zaten ikiyüzlü bir tarafımız var. Televizyona çıkıyor, adama toz kondurmuyoruz. Sizinle konuşurken tenkit ediyoruz. Çünkü Tayyip Bey’in şahsı ve AK Parti’nin kurumsal kimliği üzerinden İslam düşmanlığı yapılıyor. Onun için de diyoruz ki burada bir çirkinlik var.

      Tayyip Bey, Lozan gibi bizi bağlayan birçok anlaşmaya meydan okumaya başladı. Onun bu meydan okumalarının altında birçok mesaj var. Bunu daha kimse fark etmedi ama dışarıda bir hareket başlattığı kanaatindeyim.

      Siz Erbakan Hoca’yı yakından biliyorsunuz, AK Parti de uzun yıllardır iktidarda. Mühendis kimliğinizle ve siyasetin içinden biri olarak Millî Görüş geleneğine ilişkin ne gibi tespitleriniz var?

      Millî Görüş geleneği birinci hatta ikinci devrede kısmen farklı, ondan sonraki devrede daha farklı bir harekettir. Birinci devrede Erbakan Hoca siyasetinde siyonizmi hedef almıştı; Filistin meselesinden, bankacılık sisteminden, dünyadaki hâkimiyetlerinden dolayı siyonizmin dünyada egemenlik kurduğunu fark ettiği için direkt cephe almış ve bunu söylemlerinde dile getirmişti. Siyonizmin her türlü oyununu ortaya koymuş ve açık bir savaş açmıştı. Bu savaştan dolayı da birinci devrede büyük bir sanayi açılımı hamlesi başlattı.

      Millî Selamet Partisi’nin ilk yıllarına mı döndük?

      Oradan Refah Partisi’ne gelene kadarki süreci konuşuyorum. Millî Selamet Partisi dönemindeki söylemle Refah Partisi’nin on bir aylık iktidar döneminin icraatları birbirinden farkıydı. Birinci dönemde Türkiye sanayi hamlesini yaparken Almanya’yı model aldı. Planlar Almanya’nın sanayileşme süreci dikkate alınarak yapıldı. Bundan dolayı Millî Selamet, yatırımlarla ilgili en etkili bakanlık olan Sanayi Bakanlığını özellikle aldı. Ama yatırım ödeneklerini veren Maliye Bakanlığını alamadı. Batı hem hamlelerimizden hem söylemlerimizden tedirgin oldu.

      Kur’an-ı Kerim’de “Küfür tek millettir!” diyor.

      Evet, küfür Türkiye’ye karşı tek vücut olarak hareket etti. Zaten İslam âleminin diğer ülkeleri derin uykuda. Onların da uyandırılması

Скачать книгу