Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar - Ахмет Мидхат страница 23

Жанр:
Серия:
Издательство:
Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

bir resimdir.”

      Gerçi bu resim Hasan Mellah’ın resmiydi ki Hasan Mellah kızdan, bu resmin Faslı bir tacirden alındığı hakkında aldığı malumat üzerine babasının evinden yağma edilen eşyanın Cartagena’da satılmış olduğunu dahi anladı. Cuzella ise Hasan’ı o resimdeki durumuna koyup da uzaktan baktığında gerçekten karşısındaki deniz haydudunun, o resmin sahibi delikanlı olduğunu anladı.

      Okuyucular bililer ki Cuzella, Pavlos’un yüzünü şeytan yüzüne benzettiği zaman bu resmi öğretmeni Marie’ye gösterip o vakit resmin çehresini “melek çehresi” diye vasfetmişti de Marie tabiatta bu kadar güzel bir yüz olamayacağını söylemişti. Şimdi Cuzella, tabiatta o kadar güzel bir çehre olabileceğini anladı değil, âdeta yüzün sahibini, bizzat, vücuduyla karşısında bulunmasıyla gözleriyle seyrediyordu. Şimdi kendisinin bu resim hakkında bilinen rağbeti derhâl karşısındaki haydut üzerine çevireceğine şüphe mi ister?

      Şaşkınlık ve hayret daima sohbeti kesmekte olduğu gibi, bu defa da kesti. Bu esnada gerek Hasan’ın gerek Cuzella’nın kalbî hissiyatlarını tasvir mümkün değildir. Şu kadar var ki Cuzella’ya hayatından emniyet geldiği cihetle, evvelki telaş ve yürek çarpıntısı yok olacağı yerde, bir kat daha telaş, bir kat daha yürek çarpıntısı artmıştı. Hep, o zaten yaygın ve bilhassa uykusuzluk hâliyle mahmur olan gözleri süzülüp süzülüp, bayılıp bayılıp gider kâh alı al, moru mor ve kâh bembeyaz renklere girerdi ki Hasan Mellah dahi kızda bu değişiklikleri gördükçe yüreğinde bin hisler duyuyordu. Nihayet yine kız sözü açtı.

      Cuzella: “Siz beni nerede ve ne vakit gördünüz? Ben sizi hiçbir yerde görmedim. Yalnız bu resim…”

      Hasan: “Bendenize böyle bir sual etmemelisiniz. Farz ediniz ki sizi şimdi şurada gördüm. Âlemde her ümidi, her emeli sizin bu lütuf edici bakışınızdan ibaret bulunan bir biçare hakkında edilecek muamele neyse onu ifa buyurmanızı rica ederim.”

      Cuzella: “Hayır, şu bulunduğunuz kıyafet çok tehlikeli bir kıyafet de onun için söylüyorum.”

      Hasan: “Ne yapayım? Dedim ya! Tutulursam asılayım da tek sizi dillere düşürmeyeyim diye bu kıyafete girdim. Zaten hâlimden bu cihanda sırlara ve gizli şeylere vâkıf olan Cenabıhak’tan başka bir ferdin dahi haberi yoktur. Sizi dile düşürmemek, benim gibi samimi bir sevgili için ne kadar güçtür. Hatta yine söylüyorum ki eğer lütfunuza mazhar buyrulmayacak isem, eğer benim gibi bir biçarenin sizi sevmesini kabahat görüyorsanız, eğer bu küstahlığımın şu anda şurada mahv ve nabedid14 olması da isteniyorsa emrediniz de kendi kendimi şu kama ile vurayım!” diye Hasan kamasını çekmiş ve hiç şüphe yok dünyada şimdiye kadar gördüğü musibetler bundan sonra da devam edecek olup da kahır ve ümitsizlik içinde yaşamaktansa böyle bir peri çehrenin yüzüne baka baka son nefesini tamamlamayı büyük bir nimet saymıştı. Ancak kız kamayı görünce bir kere “Hay!” diye dizlerinin bağı çözülüp Hasan’ın eline sarılarak dizleri üstüne yığılıp kalması üzerine Hasan kamasını yerine koyup:

      Hasan: “Aman affediniz. Bir büyük kusur ettim. Zihnimin perişanlığına veriniz. Burada kendimi vurmanın, sizin için en büyük rezalet olacağını şimdi anladım. İsterseniz uşaklarınıza, filana haber veriniz. Beni tutuklatınız ve yarın hükûmet assın.”

      Cuzella: (ağlar gibi bir tavır ile) “Hiç ben seni ele verir miyim? Vallahi yüreğimin içinde saklarım. Fakat siz kimsiniz?”

      Hasan: “Ben Cadiz şehrinde ticaretle meluf ve meşhur olan Sinyor Pavlos’un ortaklarındanım.”

      Cuzella: (tam bir yürek çarpıntısıyla) “Ne dediniz, Pavlos mu?”

      Hasan: “Evet!”

      Cuzella: “Aman, sakın yanlışınız olmasın.”

      Hasan: “Nasıl yanlışım olabilir ya, üzerimde kendi imzasıyla kâğıtlarım bile vardır.”

      Korsan gemisinde haydutlar kendisini soydukları zaman, üzerinden çıkan evrakın ne olduğunu, okuma bilen olmadığı cihetle anlayamayarak bunları yine Hasan’a iade etmekte bir sakınca görmemişlerdi. Hasan’ın gemideki varı yoğu üzerinde olan eşyadan ibaret olduğundan bu kâğıtları koynundan çıkarmazdı. İlk defa olarak kızın karşısında çıkarıp önüne koydu. Evrakın içinde hangi memlekette bulunursa bulunsun kâğıt sahibine Pavlos namına istediği kadar para verilmesine dair bir açık emir olduğu gibi, Pavlos Kumpanyası gemilerinde çalışan kaptan ve tayfaların hepsine hitaben dahi bir emir olup hepsinin kâğıt sahibinin her bir emrini icra edecekleri beyan olunmuştu. Bunlardan başka yine Pavlos’un imzalı ve damgalı kâğıtlar, üzerinde de birtakım emirler, mektuplar daha vardı. Kız bunları birer birer gözden geçirdikten sonra:

      Cuzella: “Evet, bunlar Pavlos’un emirleri ama…”

      Hasan: “Evet, emirleri ama…”

      Cuzella: “Pavlos kendisi buradadır.”

      Hasan: “Zannıma göre sizin bu lakırtınızda yanlışınız vardır.”

      Cuzella: “Hayır, yanlışım yoktur.”

      Hasan: “Benim hiç yoktur ya.”

      Cuzella: “Ben size Pavlos’un bu yakında buraya geleceğine dair bir mektubunu, hem de işte yine böyle damgalı kâğıt üzerine yazılmış bir mektubunu gösterirsem ne dersiniz?”

      Hasan: “Pavlos’un böyle bir mektubunu hiç ümit edemem. Zira İspanya kralı payitahtından nasıl ayrılabilir, Pavlos ticarethanesinden bir yere ayrılamaz.”

      Cuzella: “Şimdi görürsünüz ya!”

      Gidip içinde birtakım kâğıtlar dolu olan şu bildiğimiz kutu içinde Pavlos’un kendisine yazmış olduğu son mektubu aldı, getirdi. Gerçekten bu mektubun damgası, Hasan’da bulunan kâğıtların aynı idi. Yazının uyuşması ise bir zarar getirmez. Zira yazının kâtiplerin hattı olacağı malumdur. Ancak imzaca dört nokta farkı vardı. Şöyle ki Hasan’ın elinde bulunan kâğıtların imzasında fazla nokta yokken Pavlos’un mektubundaki imzasının şifresinde dört nokta görülüyordu. Hasan bu noktaları görünce işi anladı.

      Hasan: “Evet, bu imzayı anladım. Buraya gelen zat dahi Pavlos’tur. Ancak Beşinci Pavlos’tur.”

      Cuzella: “O ne demek?”

      Hasan: “O şu demektir ki Pavlos namı beş kişi arasında ortaklaşadır. Birincisi asıl Pavlos’tur ki imzasını doğrudan doğruya yazar. Ondan sonra ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü, beşincisi olup bunlardan ikincisi imzasının şifresine bir, üçüncüsü iki, dördüncüsü üç, beşincisi dört nokta atar. Ben Üçüncü Pavlos olduğum için icap edip de Pavlos imzasını kullanacak olsam iki nokta atarım.”

      Cuzella: “Acayip! Siz de Pavlos imzası koyabilirsiniz ha?”

      Hasan: “Evet!”

      Cuzella: “Hem siz Üçüncü Pavlos olup bize gelen Pavlos beşinci olduğuna göre siz daha büyüksünüz demek olur.”

      Hasan: “Bizde büyüklük sermaye nispetindedir. Benim sermayem ise kendi tarafımdan

Скачать книгу


<p>14</p>

Nabedid: Görünmeyen, meydanda olmayan. (ç.n.) 86