Hazan Bülbülü. Hüseyin Rahmi Gürpınar

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hazan Bülbülü - Hüseyin Rahmi Gürpınar страница 5

Жанр:
Серия:
Издательство:
Hazan Bülbülü - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Скачать книгу

sularında, kaşlı, gözlü… Ben boyda… Ben dolgunlukta… Lakırtıcı… Fıkırdak… Çıtır pıtır bir hanım…

      SELİME ile ANİKA: (birbirini dürterek) A… A… A… A… A… A… Hay saygısız! Bu ne terbiyesizlik! Bu ne yüzsüzlük! Düpedüz karı kendini tarif ediyor.

      REFİ EFENDİ: Sen ne dersin Selime? Alacağım hanım nasıl olsun?

      SELİME: (etrafına bakınarak) Gönül kimi severse güzel odur efendim. (kendi kendine) Ayşe rumuzla kendini anlattı ya… Ben de kendimi öne sürerim. (açıkça) Cariyeniz çağında… Cariyeniz sima ve edada bir kadın bilmem zevkiniz midir?

      AYŞE ile ANİKA: Aman ya Rabbi sıkılmasa hemen hemen imamı çağırt da bana nikâh ettiriver, diyecek! Tüh… Tüh… Yüzsüz!

      REFİ EFENDİ: Anika, kızım, sen ne dersin? Kara kaşlı bir hanım mı alayım?

      ANİKA: (kırıtarak) Kulunuz gibi sarışın olursa sizi bahtiyar edebilir sanırım… Şimdi sarı saçlar moda… Saçları siyah olanlar da sarıya boyuyorlar.

      AYŞE ile SELİME: (kendi kendilerine) Zor ile efendinin gönlüne karışıyor. Mutlaka sarışın beğen diyor.

      REFİ EFENDİ: (kendi kendine) Söyleyenden dinleyen arif gerek… Hepsi bana kendilerini peşkeş çekmeye uğraşıyor.

      ANİKA: (dışarıyı dinleyerek) Orta kapı vuruluyor.

      REFİ EFENDİ: (kulak vererek) Haydi bakınız. Belki beklediğim misafir gelmiştir.

Üçü birden çıkarlar

      Dördüncü Sahne

      REFİ EFENDİ

      REFİ EFENDİ: (yalnız) İşte üçü birden gitti. Çünkü bir tek olarak yanımda kalamaz. Öteki ikisi bırakmaz. Kalmış olsa ne lazım gelir? Hiç… İşte bunlar da kendi kısa akıllarınca böyle garip bir politika güdüyorlar. Zavallılar umduğunuz şey bende yok. Hele hastalık dibine darı ekti.

      Beşinci Sahne

      REFİ EFENDİ, KILAVUZ KADIN, AYŞE KADIN, SELİME, ANİKA

Kılavuz kadın bölme tarafından, çarşaflı fakat yüzünün peçesini kaldırmış olarak gelir. Odaya girer. Üç hizmetçi de onun arkasından girerek ayakta sıralanırlar

      REFİ EFENDİ: (hizmetçilere işaretle) Hanımla bizi yalnız bırakınız.

Hizmetçiler manalı gözlerle birbirlerine bakışarak çıkarlar. Fakat bölmenin öbür tarafında kapının yanından ayrılmazlar

      AYŞE KADIN: Ben bu misafirden bir şey anlayamadım. Bu âdeta kılavuz kadına benziyor.

      SELİME: Benziyor değil… İşte kılavuzun ta kendisi…

      ANİKA: Burada ne işi var?

      AYŞE KADIN: Efendiyi evlendirecek…

      SELİME: Yağma yok kuzum! Kaç senedir kirini pasını biz temizliyoruz. Efendiyi öyle el karılarına kolay kolay kaptırmayız.

      ANİKA: Aman ne kurnaz ihtiyar… Deminden beri bizimle eğleniyormuş meğerse…

      AYŞE KADIN: Şimdi kuru lakırtının sırası değil. Üçümüz de barışalım. Efendiyi elimizden kaptırmamak için hep birlikte çalışalım. Bir kere şu el karılarını atlatalım. Efendi bize kalsın da sonra aramızda piyango çekeriz. Haydi kulaklarınızı gözlerinizi dört açınız. Kapıdan dinleyelim. Bir sözlerini kaçırmayalım.

Üçü birden kulaklarını kapıya yapıştırırlar

      REFİ EFENDİ: (temenna ederek) Sefa geldiniz hanım!

      KILAVUZ KADIN: Allah ömürler versin. Sefanız artsın efendim.

      REFİ EFENDİ: Yusuf Bey’in bendenize söylediği hanım siz olacaksınız zannederim.

      K. KADIN: Ta kendisi, işte oyum efendim… Yusuf Bey’in zatıalinize çok muhabbet ve hürmeti vardır. Bilhassa arzı tazimat ettiler.

      REFİ EFENDİ: Teşekkür ederim.

      K. KADIN: Yusuf Bey hayırlı bir iş için vesateti âcizaneme müracaat etti.

      REFİ EFENDİ: Evet öyle münasip gördüler. Fakat bu yaştan sonra evlenmek bilmem benim için nasıl olur?

      K. KADIN: Pekâlâ olur efendim. Zatıalinizin yaşı zannedildiği kadar geçkin değil. Yüzünüz gösteriyor tamam kadın kıymeti bilecek bir çağdasınız. O zibidi gençleri, o sağını solunu bilmeyen delikanlıları koca diye Allah düşmanıma nasip etmesin! Ne acı şeyler oluyor efendim. Size düşecek kadın çok bahtiyardır.

      REFİ EFENDİ: Teşekkür ederim hanım. Teveccüh gösteriyorsunuz…

      K. KADIN: Estağfurullah ne haddime efendim. Yusuf Bey’in dostu olmanız sizin iyi hâlinizi ispat için başka bir delile lüzum göstermez.

      AYŞE KADIN: Aman ne çokbilmiş kadın… Âdeta bir erkek gibi usturuplu konuşuyor.

      ANİKA: Su! Sus! Dinle…

      SELİME: Efendi gitti! Elimizden gitti! Bu karı pek şeytana benziyor. Bu belayı başımıza kim getirdi?

      REFİ EFENDİ: Yusuf Bey’le dostluğumuz pek eskidir. Hâlâ sıkça sıkça birbirimizi görürüz. Buraya beni görmeye geldiği zaman evin hâline bakar da “Refi kardeşim, varlık içinde yokluk çekiyorsun. Hanımsız ev yaraşmıyor. Çifte çift hizmetçilerin var ama yaşaman yine sefiller gibi oluyor.” der.

      K. KADIN: Meşhur kelamdır. Erkek ne kadar becerikli olsa yuvayı yapan dişi kuştur, derler. Bendeniz de Yusuf Bey’i tasdik edeceğim. Maşallah eviniz dayalı döşeli koskoca konak, işte görünüyor her şeyiniz var. Fakat hiçbiri yerinde değil. Aşağı katlardan geçerken gördüm. Her taraf alan taran… O canım eşyanın her biri birer tarafa atılmış. Yazık değil mi? Onların her birine avuç doluları paralar verilmiş olacak. Bu hâli görünce ne yalan söyleyeyim yüreğim cızladı. Size acıdım. Yol, izan, usul, tertip bilmez hizmetçilerin, hamhalat el karılarının ellerine kalmışsınız. Vah vah, çok yazık…

      AYŞE KADIN: Hay kör olası kaltak hay! Biz el karıları imişiz de sanki kendisi, efendinin kırk yıllık akrabası, canı ciğeri imiş gibi söylüyor. Baksanıza şu süpürgeye…

      K. KADIN: İlk görüşte gösterdiğiniz samimiyet ve iyi niyetinize güvenerek söylüyorum, affedersiniz, hizmetçilerinizi görünce tutumlarını beğenemedim. Çekinmişler, sürünmüşler, takınmışlar, bir nizam, bir süs ki deme gitsin! Evin içinde her biri telli bebek gibi geziniyorlar. Keyiflerine karışan yok, görüşen yok. Evde bir hanım olsa ne hadlerine böyle boyalı moyalı, cicili bicili gezebilirler mi? Hem anlaşılan sizi avuçlarının içine almışlar. Kim bilir gönüllerinden ne gülünç ümitler geçirip dururlar. Aşağıdan yukarıya çıkıncaya kadar hâllerine iyice dikkat ettim. Evin içinde hepsi birer kadın kesilmiş, hiçbiri hizmetçi değil… Galiba aralarında hanımlığı bir türlü paylaşamıyorlar. Hırıltı gürültü, çekemezlik eksik olmayacak… Bu tuvaletten size bakmaya nasıl vakit bulabiliyorlar?

      SELİME:

Скачать книгу