Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis. Abdülhak Hamit Tarhan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis - Abdülhak Hamit Tarhan страница 3

Жанр:
Серия:
Издательство:
Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis - Abdülhak Hamit Tarhan

Скачать книгу

kaale alsa bir diğeri,

      Tard olurdu anın bugün değeri!

      Bu nühûsetli fikri et ifnâ!

      Bil ki halkı edip de istisnâ,

      Bana -Vâr ol!– demek nühûsettir!

      (Hiddetle yine gezinir.)

      Tezer

      (heyecan içinde kalbî)

      Gözlerimde bu ne yübûsettir!

      Lâleler besliyor yüzümde arab,

      Yok mu bir damla yaş aman yâ Rab!?

      Terlesem de biraz hicâb olsa!

      Bed-duâdır bu, müstecâb olsa!

      Bu ne yâ Rab! Ne âteş-i çirkîn?

      Bunu ancak tufû eder teskîn!

      Ya kanımla söner harârettir!

      (birdenbire pâbûs ile)

      Câhilim, ettiğim cesârettir!

      Afvedin! Kılmayın beni tahcîl!

      Melik

      (men’ ile)

      Halkı benden ziyâde et tebcîl;

      Ona hürmet bana riâyettir.

      Tezer

      Şahsınız halka bir inâyettir.

      Size yok ma’delette misl-ü-adîl!

      Melik

      Edelim gayri mebhasi tebdîl!

      Neye lâzım o bî-sebeb evsâf?

      Borcumuzdur adâlet-û-insâf,

      Halka zulmetsem iştikâ vârid;

      Adl için şahsını senâ bârid.

      Şüphesiz hâtırında olsa gerek

      Ki bana arzıhâl ile gelerek,

      Eylemiştin geçende arz-ı cemâl;

      Şunu etmişti mahzarın icmâl:

      “Akrabamı zaman helâk etti.

      Vâlideynim vefât edip gitti.

      Bîkesim, pâdişâhım! imdâd et!

      Dilenir bir yetîmeye dâd et!

      Pençe-i fâkadan rehâ bulsun;

      Sana gelsin de câriyen olsun!”

      Ediyorken bunu sözün ifhâm,

      Şunu etmiş idi yüzün îhâm:

      “Ne kadar kaadir olsa, şâhı bugün

      Ederim bir nigâh ile düşgün!

      Ne kadar âkıl olsa ehl-i fünûn

      Bendeki fenn ile olur mecnûn!

      Ey melik Nâsır, ey şeh-i nâdir

      Ey kerâmât-ı sulh ile kaadir,

      Ey fütûh-i cihâdı nâ-mahsûr,

      Seni bend eyledim, benim mansûr!”

      Zâhiren bir recâ gelirdi sözün;

      Bâtınen emrederdi sanki gözün.

      Ben de ettim, hemen görüp makbûl,

      Emri infâz ile recâyı kabûl!

      Seni tahlîs ile zarûretten,

      Ya’ni âzâd edip esâretten,

      Kendim oldum bugün esîr-i havâ!

      Tezer

      (şerm-i sun’i ile)

      Bu kadar âcizâne söz ne revâ…

      (kalbî)

      Ne denir böyle vakf-ı dehşet iken?

      Melik

      Rıfk ile matlabın maişet iken,

      Aldığın gönlüm oldu cebrederek!

      Tezer

      (kalbî)

      Çıkacak bir netîce sabrederek!

      (Melik’e yaklaşa yaklaşa)

      Pâdişâhımdınız o gün ancak,

      Sizdiniz hâlime muîn olacak.

      O sebepten ben ettim istimdâd;

      Siz de şâhâne ettiniz imdâd.

      Şimdi de mübtelây-ı sevdâyim!

      Yine de eski hürmetim dâyim.

      Lütfunuz önce bâis-i ikbâl;

      Şimdi de ünsünüz teselli-i bâl.

      Önce kurtardınız mezelletten!

      Sonca kurtarmayın bu illetten!

      Ne olur böyle haşre dek yatsam,

      Derdinizle mezâra can atsam?

      Afvedin, çok tecâvüz ettimse.

      Suçlu olmaz severse bir kimse!

      Melik

      (kalbî)

      Bizi iğfâl için olan bu kelâm

      Yine gaayetle dâfi’i âlâm!

      Beni soymak murâdı ber-takrîb.

      Bilerek gafletim ne emr-i garîb!

      (ciddi)

      Çektiğin gammış, ettiğinse suâl;

      Arzıhâlinde gördüğüm bu meâl.

      —Ne ise— buldun intiâşa zafer.

      Arz-ı hâl eylemek benim bu sefer:

      Şimdi de ben sana suâl edeyim…

      Tezer

      Dünkü fermânınızsa ben gideyim.

      Onu infâza kudretim mefkuud!

      Melik

      (handan)

      Yine mümkindir iddihâr-ı nükuud:

      Verilir aylığın gidersen hem.

      Tezer

      (mütehazzin)

      Gönlünüz böyle mi olur mülhem?

      Melik

      Mülhem olmak değil bu; istifhâm.

      Tezer

      Tardedin! Mültezem değil ithâm.

      Melik

      Maksadın durmamaksa bir söz kes.

      Tezer

      Yere geçsin benim gibi bîkes!

      (tebâkî

Скачать книгу