Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis. Abdülhak Hamit Tarhan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis - Abdülhak Hamit Tarhan страница 4

Жанр:
Серия:
Издательство:
Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis - Abdülhak Hamit Tarhan

Скачать книгу

istemez misin?

      Tezer

      Hâşâ

      Melik

      Durmak ister misin?

      Tezer

      Emin olunuz!

      Sarayı terk eder isem kulunuz,

      Ölürüm bir belâlı mastabada!

      Melik

      Bildiğin kimse yok mu Kortoba’da?

      Tezer

      Durmak isterdi gönlüme sorsam,

      Günde bin kerre mahvolup dursam!

      Bildiğim varsa sizsiniz, meliğim

      Buna şâhid değil mi tazeliğim?

      Olamaz sizden ayrı gönlüm şen;

      Bir cehennem gelir bana gülşen!

      Yaşasam meskenim mezâristân!

      Ölmeden hamr ile yıkar mestân!..

      Hele ölsem de sonra zındanda,

      Belki na’şim kalırdı meydanda!

      Melik

      (handân)

      Bizce gerdûne-i perî-i garâm

      Çift olur vâsıl-ı semây-ı merâm.

      Kimse benden tek olmasun rencûr

      Kaailim ben olur isem mehcûr!..

      Birine varsa rağbetin bilfarz,

      Farz olur tahliyen edersen arz;

      Ona arzeylerim seni derhâl.

      Tezer

      Bu ne teklif, aman ne farz-ı muhâl!

      Bana zannım sadâkatim mühlik!

      (takarrüb-künân)

      Hep yalan söylemek mi bîkeslik?

      İ’timâd etmiyorsunuz ne desem!

      Öldürün nezdinizde kâzib isem!

      Melik

      Maksadım derdine devâ bulmak.

      Tezer

      Bana derman şu anda mahvolmak!

      İnanırlardı belki öldüğüme!

      Kaailim ölmeden gömüldüğüme!

      (Melikte nîm-nigâh ile tecessüs-i teessür ettikten sonra dizlerine kapanarak bir hande-i mahremâne ile)

      Yine mi kanmıyorsunuz sözüme?

      (Melik düşünür.)

      Ne için bakmıyorsunuz yüzüme?

      (daha mahremâne)

      Beni bir kerre okşasan ne çıkar?

      Melik

      (bağteten)

      Sen çıkarsın! Demek ki fitne çıkar!

      Tezer

      (eli belinde)

      Size bilmem nasıl yemîn etsem?

      Pâdişâhım! Cihanda yok kimsem!

      Zahmetim, râhatim sizinçündür.

      İlletim, sıhhatim sizinçündür.

      (eliyle muttasıl melikin miyânını arayarak)

      Yeter Allâh için beni üzme!

      Melik

      (kalbî)

      Bilirim sözlerin bütün düzme!

      Tezer

      (kalbi ve daima tecessüste)

      Neresinde aceb sinân-ı zeri?

      (cehrî)

      Anladım! Sevmiyorsunuz Tezer’i.

      Sonra nadim kalırsınız lâkin,

      O zaman istifâde nâ-mümkin.

      (Melik’in hançerini gasbedercesine alıp)

      Hele buldum: Bu bir yemîn olsun!

      Öleyim gönlünüz emîn olsun!

      (İntihar edecek olur.)

      Melik

      (men’ ile)

      Neden ettin ya ölmeğe istek?

      Tezer

      Buradan çıkmasın vücûdum tek!

      Melik

      (istiâde-i hançerle)

      Neye lâzım? Sadâkatin derkâr.

      Neye lâzım ki etmedin inkâr?

      Tezer

      (ba’d-et-teneffüs)

      Beni etmekle lutfa müstağrak,

      Sizsiniz cümleye bedel olarak

      Rağbet-û-hürmet ettiğim insân,

      Şükrüne âciz olduğum ihsân!

      Bir benim, bir de siz şu dünyâda,

      Başka kim varsa hepsi rü’yâda,

      Hepsi gaaibde, hepsi ayn-i hayâl;

      Yalınız biz varız bize meyyâl!

      Sanki âlemde kimse yok da Tezer

      Yalınız Zât-i Şevketinle gezer!

      Bu kızı vermeyin, bugün alınız,

      Ki giderse yarın kalır yalınız!

      Melik

      Ne kadar doğru yolda etse sülûk,

      Âleme bed gelir zehâb-ı mülûk,

      Halk onun aybını görüp söyler,

      İyi de olsa çok beyenmezler.

      Seni herkes benimle bir görerek,

      Cebren almış deyip darılsa gerek.

      Tezer

      (muğber)

      Beni teb’îd edin de görsünler.

      Sonra dağdan dağa götürsünler!

      Yardım olmazsa bir cihanbandan,

      Ne için ürkeyim

Скачать книгу