Bizim Nesibe. Мемдух Шевкет Эсендал

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bizim Nesibe - Мемдух Шевкет Эсендал страница 2

Bizim Nesibe - Мемдух Шевкет Эсендал

Скачать книгу

söyleriz!” dedi.

      “Bizi dinlemezse?” dedim.

      “Eh ne yapalım, günah bizden gitmiş olur.” dedi.

      Bay eniştenin ne demek istediğini iyice anlayamadım. Biz “Varma!” diyeceğiz, kız dinlemezse biz de kıza bir şey vermeyeceğiz!

      “Bizden hak dava eder.” dedim. Bay enişte gülümsedi:

      “Onun çok su götürür yeri var.” dedi.

      “Sahi, bunu isteyen kimmiş?” diye yengemden sordum.

      “Bildiğimiz yok, genç bir oğlanmış.” dedi.

      Annem söylendi:

      “Kızın aklında fikrinde yoktu ya.” dedi. “O satıcı karı… Geldi gitti kızı ayarttı.”

      Kız kardeşim:

      “Satıcı karının hiç suçu yok.” dedi. “Kendi tanıştı, kendi buldu.”

      Kız kardeşim böyle söylemese annem ona tutunacak. O satıcı karıyı bu eve alıştıran kız kardeşimdir. Bu sefer de annem:

      “Elbette.” dedi. “Bakan yok, eden yok. Herifi içeriye de almıştır!”

      Kız kardeşim kızdı:

      “Canım anne!” dedi. “Niçin içeri alsın? Kendi dışarı çıkmıyor mu?”

      Annem:

      “O da sizin marifetiniz.” dedi. “Bir düğme alınacak olsa gel Nesibe… Şimdi bulun da yollayın bakalım.”

      Yengem söze karıştı:

      “Aklına koymaya görsün.” dedi. “Küpe koysan gene yapar.”

      Eniştem de:

      “Muayene ettirmeli.” diye ortaya bir laf attı.

      Kız kardeşim:

      “Ne muayenesi, nasıl muayene?” diye sordu.

      “Bayağı muayene…”

      Anam da körükledi:

      “Bundan her şey umulur!” dedi.

      Dayanamadım.

      “Canım.” dedim. “Bu da lakırtı mı? Kız evlenmek için sizden izin istiyor. Ne diye muayeneye yollayacaksınız? Bize gülerler. Bize düşen izin vermektir. Biraz bir kırıntı verirseniz o da sizin hanımlığınız.”

      Annem:

      “Bizim hanımlığımızı isteyen kocayı kendi bulmazdı.” dedi.

      “Siz buldunuz da varmadı mı?” dedim.

      “Arkasından atlı mı kovalıyordu?” dedi. “Elbet birini bulurduk!”

      “Daha iyi ya sizi zahmetten kurtardı.” diyecektim, odaya ağabeyim girdi. Yemek getirilmesi için Nesibe’ye seslendiler. Yemekten sonra da misafirimiz oldu.

      Ertesi sabah Nesibe odama tıraş suyu getirmişti.

      “Ne o? dedim. “Uğurlu kademli olsun, kocaya varıyormuşsun?”

      Yere baktı sustu.

      “Nasıl, oğlan genç mi?” diye sordum.

      “Genç.” dedi.

      “Kaç yaşında?” dedim.

      “Bilmem.” dedi.

      “Ne iş yapıyor?” diye sordum.

      “Ayak satıcısı.” dedi.

      “Ne alıp satıyor?” dedim.

      “Ne olursa…” dedi. “Kitap satıyordu, şimdi esans kokuları satıyor.”

      Anladım. Vardır ya eskiden hacı yağı, gül yağı, kalemis1 yağı, tarçın, karanfil yağları satarlardı. Şimdi esans satıyorlar, onlardan biri olacak. Yahut Köroğlu, Battalgazi, Kankalesi, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, enamlar, Mushaflar, dua kitapları satan, köy köy dolaşanlar vardı ya onlardan biri olacak.

      “Oğlanın evi var mı?” diye sordum.

      “Bir odası var.” dedi.

      “E, kimin nesi olduğunu öğrendin mi?” dedim.

      “Kim sorup anlayacak Küçük Bey.” diyor. “Bir yeri var işte…”

      Acıdım. Eskiden çocuktu, oyunu bıraksın da ev işi görsün diye hırpalarlardı. Gene de bizleri sever görünür. Şimdi evin her işi onun üstündedir. Eskiye bakarak çok hoş kullanıyorlar ama biraz süslenmek istese, başına bir çiçek takacak olsa yahut ne bileyim başka bir süs yapsa hoş görmez, arkasından olsun söylenirler. Bizim evin hizmeti kolay değildir. Bizim hanımlar hem çalışmazlar hem de titizdirler. Bir masanın üstünü biraz tozlu görseler sinirlenir, söylemedik söz bırakmazlar. Acıklı bir şey olmuş gibi cıyak cıyak bağrıştıkları da olur. Bu böyle giderse bir gün gelecek Nesibe de onlara bağıracaktır. Bunu bizimkiler anlamazlar. Ama boğaz tokluğuna çalışan, bir evin temizliğine bakan, yemeğini pişiren, bulaşıklarını, çamaşırını yıkayan; cebi, sandığı sepeti de boş olan bir adam, elbette günün birinde söz sahibi olur; hanımların yüzlerine karşı da bağırır. Ben bunun belirtilerini gördüm.

      “Şu kıza biraz para verin.” diye de çok söyledim. Beni anlamadılar.

      “Canım bu kız giderse bunun yerine tutacağınız hizmetçiye bir para verecek değil misiniz? O parayı, hiç olmazsa yarısını bu kıza verin, size istekle çalışır.” dedim. Beni dinlemediler. Şimdi kız bizim evden kurtulmak istiyor. Bizimkiler de köpürüyorlar. Köpürsünler bakalım… Bereket versin taşkınlıkları çok sürmedi. Nesibe’nin kendi göbeğini kendi kesmeyi kararlaştırdığını anlayınca yatıştılar, eskisi kadar da sert konuşmaktan vazgeçtiler. Nesibe’yi alacak oğlanı, yengem, sokakta görmüş belki de beğenmiş.

      “Üstü başı pek pırtık ama fena değil.” diyor. Yaşı da Nesibe’den ufak değilse büyük değilmiş. Bizimkiler düşünüyorlar. Ele güne karşı kızı çıplak yollamak da olmayacak; kırıp sarıp bir yataktakı mı, biraz bir şeyler vermeli.

      Öteberi almaya, diktirmeye de başlayacaklardı, iş yeni baştan durakladı; bizimkiler Nesibe’nin varacağı oğlanın dilenci olduğunu öğrendiler.

      Bir akşamüstü eve geldim, yengem karşıma çıktı.

      “Ben, ‘Bu işin içinde bir bityeniği var.’ demedim mi?” dedi.

      “Ne var, ne olmuş?” diye sordum.

      “Ne olacak?” dedi. “Nesibe’nin varacağı oğlan dilenci imiş!”

      “Dilenci

Скачать книгу


<p>1</p>

Kalemis: Bir çeşit misk faresinden elde edilen koku.