Anar'ın Dünyası. Pervin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Anar'ın Dünyası - Pervin страница 15

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Anar'ın Dünyası - Pervin

Скачать книгу

koluna takıp ilk defa okula gitmenin, annenin eteğinden tutup, “Gitme, sen de otur yanımda” demenin… O kızı da ilk defa orada görmüştün. 1945 yılının sonbaharında! Dünyanın savaştan kurtulmasından topu topu birkaç gün geçmişti. Kazanan ülkenin şanslı çocuğuydun! Radyo dalgalarından duyduğun debdebeli sözler şimdiki gibi aklındadır…O zaman sinema da siyah-beyazdı ya… İşte şimdi de o yılları hatırladıkça her şey film şeridi gibi geçer gözünün önünden: Önce sıraya oturmuştu o uzun örgülü kız, güzel kız! Çalışkandı! Yoksa onu nereden hatırlayacaktın ?! Ya işte çalışkanlar levhasındaki fotoğrafı da sen çalmıştın… Kaç yıl geçmiş bak! Hiç inananasın gelmiyor bu rakamlara…Yani bu kadar zamanda hiç etkisini kaybetmedi mi gönüldaşın?! Konservatuarın basamakları, telefon edip astığın telefon ahizesinin rengi,’’evet’’ cevabı alır almaz koşup gitmen, annenin isteme hazırlıkları, hepsi capcanlı hatırında… Valla, sanki dün gibiydi !

      Zaman gerçek sevgileri büyütür, derinleştirir, zenginleştirir. Muhabbet de büyür, şüphesiz… Yıllar geçtikçe sevginin bazı yönleri zayıflar, yerine yenileri yetişir. Çılgınlık kaybolur, belki, daha çocuk gibi düşüp kalkmaz, sık sık küsüp barışmaz, yaramazlık yapmaz, kıskanmazsın… Ama sevdiğinle kendi aranızda, daha yeni derin, daha olgun bağlar oluşur. Hayat yoldaşı, sevgili, dost, arkadaş, hepsi bir kişide birleşir!

      Ve bir de hatıralar! İşte sayacı da yılların sayacını da yalancı çıkaran hatıralar olur, bence… Çünkü daha çocukluktan sevdiğin, aile kurduğun, yıllarca bir çatının altında yaşadığın kişi seninle beraber büyür, bütün o hatıraları da beraber yaratırsınız, kısacası, sen yaşamaya karışır, zamanın farkında olmazsın hiç. Ve bir gün takvime bakınca irkilirsin!

      Anar’ın hayat arkadaşı Zemfira Hanım’a hasrettiği şiir de işte bu hislerle yazılmıştır. Şairliğini “bir oradan bir buradan tutan yolunu kaybeder”diye nitelendiren yazarın bu duygularını şiir yoluyla ifade etmesi şaşırtmaz. Elbette, bu konuda hikâye de roman da yazılabilirdi. Ama öyle duygular var ki onlar saf şiirdir. Bence bu şiirin asıl önemi mektup tesirinde olmasıdır! Anar sanki bir şiir yazmıyor, sadece hanımıyla dertleşiyor. Kırk yılda yaşananlardan, duygularından, sevincinden, kaderinden, hatıralarından, geleceğe dönük arzularından… Sakin, patırtısız, heyecansız, iddiasızca anlatıyor, sonunda şiir ortaya çıkıyor!

      Gerçek şahsiyetlerden, tarihte olmuş olaylardan bahseden eserler, büyük ilgiyle karşılanır. Bu şiirin de asıl özelliği kahramanların herkes tarafından tanınmış olması, meşhurluğudur.

      Yazar Anar ve hanımı, müzik alimi, profesör, Azerbaycan Millî İlimler Akademisi’nin önemli kişisi Zemfira Seferova… Her ikisi de tanınmış, yetenekli, fevkalade simalardır! Ve aslında, böyle meşhur insanların hem de yarım asır birlikte olması, ailelerinin dayanıklılığı insanı güzel manada şaşırtır. Çevreden, cemiyetten uzak, bütün dedikoduların, yalanların, iftiraların dışında tutup, aileni koruyup, muhafaza etmeye, karşılıklı hürmet, muhabbet beslemeye ne var ki! En zoru da şuydu: Hem insanların, halkın içindesin hem de herkesten uzak, herkesten koruduğun bir kaleciğin var… Ve sen Nazım Hikmet’in dediği gibi, sabah vakti işine, akşam evine sevinerek gitmek için çok şeye hazırsın! Belki de, bunların hepsini rakamlar belirler, şiirin de tam kırk yıl sonra yazılmasının esas şarttır, belki, bütün bu koruma tecrübeleri yıllarla ortaya çıkar… Ancak herhâlde, şimdi, bu zamanda, “karakterimiz uyuşmadı” bahaneleriyle dağılan bir yıllık ailelerin zemininde şiir çok mucizevi, ama samimidir de.

      Eserin yazarın kaleminden çıkması da ilginç bir durumdur… Hazin, yumuşak bir hikâye de var bu şiirde… Hem de hareket var, heyecanın zik zak biçiminde artıp azalması da açıkça görülür. Yazar, sevdiği hanımla beraber dünyaya bahşettiği namuslu, liyakatli, alnı açık çocuklarından söz ettiğinde ne kadar sakin, yumuşak sözlerle konuşuyorsa “1945 yılının sonbaharında seni ilk gördüğüm gün nasılsan, öylesin. Söyle bunun sırrını, nasıl böyle kaldın sen ?’’dediğinde de o kadar sıcak, heyecanla ifade ediyor hislerini…

      Zemfire Hanım “Sonrası Yaşanılır” adlı hatıra kitabında şöyle yazar: Bu eserde, benim Anar hakkında, bizim ilişkimiz hakkında şunu söyleyeyim demem, hiçbir şey yazmamam demektir. Kalemimin bunun için çok zayıf olmasından korkarım. Bunu Anar’ın kendisi yazmalıdır, fakat kuşkusuz o da kendisini yazamaz…’’

      …Aslında, her bir yazar bu veya şu şekilde kendini, kendi hislerini yazar… Parçalar hâlinde, küçük veya büyük detaylarla hayatını kağıda yansıtır! Ama her hâlde, şüphesiz, en zoru otobiyogrofik eser yazmaktır. Bilhassa yaşadığı hayat rengârenk, duyguları sıradan değilse… Ne yazarsan, solgun, basit görülür! Allah’ın yardımıyla bütün yaşananları yazmak için ikinci bir hayat istemek de geçer gönlünden… Fakat, ömür bir defa verilir herkese, ama sen bunu bilsen de, her gün bir bahaneyle o eseri sonraya saklarsın. İşte burada, yazarın eşine “Daha yazmadığım en güzel eserimsin” (tam olarak yazmadığım!) sözlerinden hafif bir huzursuzluk hissediliyor. Ve belki de, bu şiir bu sözü edilen eserin ana cümlesi olabilir.

      …Fakat hâlâ şiir bitmiş mi? Zemfire Hanım “SONRASI YAŞANILACAK!” demiş.

Anar: En güzel eserimsin!!!Zemfira’ma

      Zaman ne çabuk geçti,

      Şaşıp kaldım kendi kendime.

      Tam kırk yıl bundan önce

      Olmuş düğünümüz bizim.

      Bu kırk yıl nasıl geçti?

      Sanki kırk yıl değil,

      Kırk gün, kırk gece geçti.

      Yıllar yıllara eklendi,

      Sevgi, bekleyiş, keder,

      Sevinç, rahatlık, kayıplar

      Birbirine karıştı.

      Peki bu koca dünyada

      Neler geçip gidendi,

      Neler her vakit kalandı?

      Para servet biriktirmedik,

      Makamlar kazanmadık,

      Hayatımız boyunca.

      Ülkeleri, diyarları

      Gezdik, gördük doyunca.

      Hasetle karşılaştık,

      Haksızlıklarla rastlaştık,

      Ne beynimiz pas tuttu,

      Ne kalbimiz taşlaştı,

      Neredeyse, kırk yıl sonra

      (Keşke böyle olaydı)

      Dünyayla vedalaşıp,

      Ömür serhaddini aşıp,

      Çekildiğimizde gaibe biz

      Öteki dünyada da

      Birlikte atacak kalbimiz.

      Burada bizden ne kalır?

      Namuslu, liyakatli,

      Alnı açık çocuklar,

      Şirin, tatlı torunlar,

      Ak sayfalar üstünde

      Çektiğimiz azaplar-

      Yazdığımız

Скачать книгу