Biz Babasız Büyüdük. Asım Cakıpbekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Biz Babasız Büyüdük - Asım Cakıpbekov страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Biz Babasız Büyüdük - Asım Cakıpbekov

Скачать книгу

halde küçük duruma düşürdüğünü sezer gibi oldum. Acaba ben onun için önemli miydim? Kafam allak bullak olmuştu.

      Bu dünyada bana en yakın kişinin, sadece Salima olduğunu hissetmiş, bu durumu sanki biraz önce öğrenmişim gibi nasıl olduğunu anlayamadığım bir coşkuya kapılmıştım. Biraz önce bana gülmesini, ona sinirlenmemi, benden af dilemesini, ona cevap vermeyi… her şeyi unutmuştum.

      –Alım gel, hadi yemek yiyelim. Otur…

      Salima’nın çehresi biraz sonra yine o sevimli haline dönecek, gülmeye başlayacaktı. Bense doğru düzgün yemek bile yiyemeyecek, gönlümde yaşadığım garip duygu yoğunluğu ile baş başa, öylece sessiz kalacaktım…

      Yemekten sonra ev ödevlerimizi hazırlamaya başladık. Salima dikkatle o günkü ödev konusunu okudu. Fakat hiçbir şey anlamamıştım. O okurken ne kadar dikkatimi vermeye çalışsam da olmuyordu. Gözlerimi güzel yüzünden alamıyor, yavaşça hareket eden yanaklarını izliyordum. Okudukları bir kulağımdan girdi, ötekisinden çıkıverdi. Bir müddet sonra defteri bana verdi. Ben okumaya başladım. Yanı başımda dinliyordu. Sesimin tonunu ayarlayayım, bir yerlerde takılıp da hata yapmayayım diye o kadar telaşlanmıştım ki kendi sesimi duyuyor, fakat hiçbir şey anlamıyordum. Kalbimi, beynimi, bütün vücudumu alt üst eden bu duygu… Salima’nın yanında oturmam beni öyle rahatlatıyordu ki sonsuza kadar orada hiçbir şey yapmadan kalabilirdim. Fakat dersleri anlamadığım gibi bu duyguyu da anlamıyor, nasıl bir şey olduğuna mana veremiyordum.

      Ertesi gün dersten iki aldım. Benim iki almam Salima’yı çok şaşırtmıştı. Hatta beni hafiften azarlamıştı bile. Ben hep beş alırdım. Şimdiye kadar sınıfın en iyisi olup da Salima’nın gözleri önünde iki almak çok zoruma gitmişti. “Tamam” dedim kendi kendime “Artık beni işe yaramaz tembelin teki olarak görecek.” Korktum. Onun gözünden düşmeyi asla istemezdim…

      O gün de ev ödevlerimizi beraber yaptık. Yine hiçbir şey anlamayacağımdan korkup ilk başta onunla çalışmak istemedim. Fakat “Salima’nın yanında oturacaksın ya” diyen hislerim beni kendiliğinden alıp götürmüş, onlara direnememiştim. Kafamı alt üst edip dersleri anlamama engel olan duygum, artık iki taneydi: Salima’nın yanında oturmak benim için mutluluktu… Salima’nın yanında oturmak benim için sıkıntıydı…

      Salima tekrar tekrar,

      –Anladın mı? diye soruyor, “Dikkatle dinlesene…” diyor, garip garip yüzüme bakıyordu. Her seferinde “Anladım” der gibi kafamı sallıyordum, ama her “Anladın mı?” demesinde “Burada ne demek istiyor söylesene?” diye ödevin bir yerini tekrar okuyup soracağından korkuyor, tedirginlikten içim içimi yiyordu. Karma karışık duygular içerisinde “Fazla oturmadan bir an önce gideyim” diyordum, fakat bir taraftan da onun kalbini kırmadan müsait bir bahane uyduramadığım için öylece kalıyordum. Aslında şimdilerde düşünüyorum da gitmek de istemiyor, orada biraz daha kalmak, onu izlemek istiyordum.

      İşte böyle, sınıfın en iyi öğrencisiyken öğretmenin gözünde tembelin teki olup çıkmam, Salima’yla ders çalışmaya başlamamdan sonra oldu. Ondan ayrıldıktan sonra eve gelip kendi başıma çalışmam da fayda etmiyordu. Her an onu düşünüyordum. Güzel yüzü aklımdan çıkmaz olmuştu. Coşkuyla çalkanan gönlüm bir türlü sakinleşmiyordu.

      Sonraları onun evine gitmemeye başladım. Ertesi gün soracak olsa bahaneler uydurup kendimce onu başımdan savıyordum. Gerçek nedeni söyleyememiştim, o benim için kutsal, asla açılmaması gereken bir sırdı.

      Bir gün, ben evdeyim. Annem dışarıda çamaşır yıkıyordu. Birden Salima’nın sesi duyuldu.

      –Merhaba teyze, Alım evde mi?

      –Evde, evde… Sen kimin kızısın bakayım, tattınakayım32.

      –Abdıla’nın… Alım söylememiş miydi?

      –Diğer mahalledeki mi?

      –Evet

      –Gel, durma orada, Alım’ın evde, gir.

      Aklımın ucundan bile geçmezdi. Salima’nın sesini duyunca kapana kısılıp da kurtulmak için çırpınan fareler gibi ödüm koptu. Ayakkabılarımı buldum bulmasına, ama giyemeyerek yere tökezledim. Salima’nın beni büyükannesine anlattığını, “İkimiz çok iyi arkadaşız.” dediğini hatırlayıp, benim, onun hakkında anneme tek kelime etmememden olsa gerek, hırsızlık yaparken suç üstü yakalananlar gibi zor duruma düştüm. Aslında bu sırrımı -Salima’nın benim en iyi dostum olduğunu- anneme söyleyemezdim… İki üç defa eve çağırdığı halde “Geleceğim” deyip verdiğim sözde durmamamdan dolayı, Salima’nın önünde kendimi suçlu olarak görüyordum. Salima ise suçumu yüzüme vurup beni utandırmak için gelmiş gibiydi. Kapıdan pencereden fark etmezdi, eğer görünmeden kaçabileceğim bir boşluk bulabilseydim, sesini duyar duymaz evden kaçacaktım.

      Fakat bir taraftan da uzun zamandan beri görmediğim bir arkadaşımı görmüş gibi sevindim… Annemin “Alım’ın” demesinin beni Salima’ya daha da yakınlaştırdığını hissettim. Ya annemin ona “Tattınakayım” demesi! Kendi kendime fısıltıyla “tattınakayım” diye tekrar edip mutlu oldum ve sonra nedense yeniden utanıverdim.

      Evin içini, onların evi ile karşılaştırdığımı hatırlıyorum. Bizim evin duvarları badanası yapılmadığı için kir içindeydi. Üstüne üstlük, annem çamaşır yıkadığı için yüklüğü bozmuş, yatak yorgan ne varsa ortaya dökmüştü. Salima, bu hali görüp, nerede yaşadığımı öğrendiği zaman yüzünü buruşturacak diye nasıl da korkmuştum. Onunla tanıştığımızdan beri hiçbir konuda ondan eksik olmadığımı göstermek için elimden geleni yapar, onunla denkmişim gibi hiç açık vermezdim. Korktuğum başıma gelmişti. Şimdi içimde sakladığım bu gerçeği öğrenecek ve bana küsüp omzunu silkerek gidecekti.

      Fakat, öyle bir şey olmadı…

      Bizim bahçedeki ağacın gölgesine oturup, derse orada çalıştık. Bense her zamanki gibi çalıştığımız konudan da Salima’nın anlattıklarından da hiçbir şey anlamamıştım…

***

      Aslında aramızdaki ilişki sadece arkadaşlıktan ibaretti. Fakat bende arkadaşlığın üstüne, nedense bir türlü ne olduğunu anlayamadığım başka bir duygu vardı. Salima’nın dış görünüşünü tanıyordum, ama içinde neler olduğunu bilmiyordum. Belki de bu yüzden “Onun hakkında nasıl düşünüyorsam, ona karşı ne hissediyorsam, o da bana karşı aynı duygular içindedir.” diye düşünüyor ve bu düşündüklerime inanıyordum.

      Sonraları başımızdan geçen bir olay dolayısıyla pek de doğru düşünmediğimi anlayacak ve bu düşüncelerime baştaki kadar körü körüne bağlanmayacaktım…

      Kamçıbek, sadece kızlara karşı değil, bize karşı da kaba saba hareketleri olan vurdum duymazın tekiydi. Onun bu karakterine biz alışmıştık, fakat Salima’nın hoşuna gitmezdi. Bu halin hiç bozulmaması için “Daima Kamçıbek’i böyle kötü görsün” diye dua bile etmiştim. Çünkü Kamçıbek’ten korkardım. Salima’ya bir kötülüğü dokunacağından değil, onun gözünde iyi olacak olursa ikimizin arkadaşlığını bozacağından, Salima’yla arkadaş

Скачать книгу


<p>32</p>

tattınakayım: