Aytmatov Araştırmaları. Анонимный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Aytmatov Araştırmaları - Анонимный автор страница 10

Жанр:
Серия:
Издательство:
Aytmatov Araştırmaları - Анонимный автор

Скачать книгу

kadın gibi nitelemelerle vurgulanan husus aslında Türk kadınının toplumsal rolünün ne kadar baskın olduğunu ifade eder. Bu bağlamda Aytmatov bu meseleyi de etkili ve vurgulu bir biçimde ele almıştır.

      Mesela Toprak Ana romanında kocasını ve üç oğlunu savaşta kaybeden Tolgonay, o kadar güçlü, iradeli, becerikli, merhametli, dayanıklı ve millet sevgisi ile doludur ki, hem tarım işleri yapar, hem kimsesiz ve çaresizlerle ilgilenir, hem milletinin diğer fertlerine şefkatli, merhametli, yardımsever bir ana yüreği ile yaklaşır. Bu romanda toprak yani vatanla ana birleştiriliyor ki bu da yine Türk kültürünün temel unsurlarından biridir. Biz vatanı ana olarak görürüz.

Emperyalist Sistemin Türk’ü Babasız Bırakması

      Türk milletinin başına musallat olan emperyalist rejimlerin amacı Türk milletini babasız, sahipsiz, tarihsiz, değersiz bırakmaktır. Aytmatov bu meseleyi romanlarında ustalıkla işlemiştir. Sovyetler Birliği döneminde Komünist rejim Aytamatov’u dokuz yaşında bir çocukken babasız bırakmıştı. Babası Komünistler tarafından başına kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Bu olay Aytmatov’da derin bir etki bırakır ve romanlarında sembolik olarak bunu genelleştirir. Nitekim Beyaz Gemi romanındaki isimsiz çocuk aslında Aytmatov’un çocukluğunun bir yansımasıdır. Bu romanda çocuk anne babası ayrı olan ve dedesi tarafından büyütülen yetim bir çocuktur. Çocuk sürekli baba hasreti çeker. Babasının Issık Göl’de beyaz bir gemide çalıştığını hayal eder. Her gün bir tepeye çıkıp Issık Göl’den geçen beyaz gemiyi seyreder ve babasının da o gemide bulunduğu hayaliyle avunur. Babasızlığın ne demek olduğunu, baba özlemini bu kadar etkili anlatan başka bir roman yoktur. Aslında burada bireysel anlamda bir çocuğun babasız oluşu anlatılsa da, dolaylı olarak sembolik olarak Türk milletinin Komünist Rus emperyalizmi tarafından babasız bırakılışı anlatılır. Yani Türk milletinin atalarından, dedelerinden, kültüründen, milliyetinden ve dininden uzaklaştırılması anlatılır. Türk’ün bu anlamda yetim bırakılışı ve Türk milletinin de babası demek olan kendi millî kimliğini her gün özlemle bekleyişi anlatılmaktadır.

Turancı Yaklaşımı

      Aytmatov, bütün Türk boylarının, Türk devletlerinin bir araya gelmesini, ortak işler yapmasını, tam bir dayanışma ve yardımlaşma içerisinde olmasını, büyük Turan birliğinin kurulmasını can u gönülden isteyen ve bunun için çalışmış olan yürekli bir Türk aydınıdır. Her şeyden önce Kırgızın, Türkmenin, Kazakın, Özbekin ayrı birer millet değil; tek bir milletin yani Türk milletinin boyları olduğunu, kökümüzün bir olduğunu ve dolayısıyla kökü bir olan Türk boylarının mutlaka birleşmesi gerektiğinin bilincindedir. Nitekim kendisi ile yapılan bir söyleşide şöyle der:

      “Şimdi Türkiye ile Orta Asya ve Kafkas Cumhuriyetleri arasında çok iyi ilişkiler var. Uluslararası önemli petrol boru hatları, demiryolları, bu ülkelerin ekonomik ve kültürel kalkınmasında çok önemli rol oynayacak. Bunun sonucunda Türk Cumhuriyetlerinin parlak geleceği, ülkelerimizin ve kardeş halklarımızın yakınlaşması daha kısa sürede gerçekleşecek. İnanıyorum ki bu projelerin hayata geçirilmesi ile dünya siyasetinde biz Türkler ile ilgili yeni sayfalar açılacak.

      (…) Biz Türk halkları, 70 yıl Sovyet çatısı altında birleştik. Şimdi ise kendi birliğimizi, Türk birliğini kurmakta, Türk Dünyasının bayrağı altında birleşmekteyiz. Bu elbette çok büyük, tarihî bir başarıdır. Azerbaycanlı da, Kırgız da, Kazak da, Türkmen de hem kendi Türklüğünü hem de hepimizin aynı kökten geldiğini biliyor. Bu aslında tarihî bir başarıdır, emsalsiz bir zaferdir.31

Kaynakça

      Aytmatov, Cengiz ve Şahanov, Muhtar. Şafak Sancısı, (Çev. Damira İbragim), Da Yayıncılık, İstanbul, 2002.

      Cansever, Enes. “Ünlü Yazar Cengiz Aytmatov: Sovyet İmparatorluğu 20 Ocak’ta Azerbaycan’da Tarihin Affedemeyeceği Bir Suç İşledi” (Çev. İmdat Avşar), Kardeş Kalemler, S. 37, Ocak 2010, s. 25-27.

      Korkmaz, Ramazan, Aytmatov Anlatılarında Ötekileşme Sorunu ve Dönüş İzlekleri, TÜRKSOY, Ankara, 2008.

      Söylemez, Orhan. Cengiz Aytmatov: Tematik İncelemeler, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 2010

      Söylemez, Orhan. Cengiz Aytmatov, Hayatı ve Eserleri Üzerine İncelemeler, Karam Yayınları, Ankara, 2002.

      Yılmaz, Ayşe. Bozkırda Yeşeren Sevda Türküleri, Ötüken, İstanbul, 2007.

      Türk Edebiyatı Dergisi, Cengiz Aytmatov Özel Sayısı, Ağustos 2008.

      Cengiz Aytmatov’un Romanlarında Din Teması ve Dişi Kurdun Rüyaları 32

      FAZIL GÖKÇEK33

      Cengiz Aytmatov dünya edebiyatı tarihinde ‘toplumcu-gerçekçi’ olarak adlandırılan romancılar arasında yer alır. Romanlarına konu olarak aldığı Sovyetler Birliği’ndeki Türk boylarının hayatını realist bir gözlemle okuyucularına yansıtan yazar, bu insanların günlük sıradan yaşayışını belirleyen geleneksel kültür mirasını, özellikle halk efsane ve menkıbelerini zengin bir malzeme olarak kullanır. Bu kültür mirasının halk yaşayışındaki tesirlerini en ince ayrıntıları ile ele alırken, kendi felsefi bakış açısıyla romanlarının dünyasını genişletir ve olayları evrensel boyuta taşıyarak günümüz dünyasının bazı temel meselelerini irdeler. Aytmatov’a dünya çapında ün kazandıran, eserlerindeki bu evrensel boyuttur.

      Aytrnatov, Dişi Kurdun Rüyaları’nda34 da yine böyle evrensel bir konuyu, din konusunu ele alıyor. Yazar bu romanında günümüz dünyasının içinde bulunduğu çıkmazın bir inanç boşluğundan kaynaklandığı, insanın ahlaki ve manevi değerlerini kaybetmesi yüzünden dünyanın yaşanması güç bir yer hâline geldiği teziyle karşımıza çıkıyor.

      Romanın mihverini oluşturan Tanrı ve din arayışı, Aytmatov’un romancılık geleneği içerisinde yeni bir merhale gibi görünmektedir. Gerçekten de bu konu onun romanlarında ilk defa böylesine ağırlıklı bir yer tutuyor. Fakat eser dikkatle incelendiğinde ve yazarın önceki bazı romanlarıyla karşılaştırıldığında Aytmatov’un bir çizgiyi devam ettirdiği ve önceki eserlerinde kapalı ifadelerle, birtakım sembollerle dile getirdiği düşüncelerini bu romanda daha açık ve net bir biçimde ortaya koyduğu görülüyor. Aytmatov’un özellikle Beyaz Gemi ve Gün Uzar Yüzyıl Olur adlı eserlerinde müphem bir şekilde ve bazı ayrıntılarda da olsa dini öğeler vardır. Bir farkla ki bu eserlerde, yazarın bir anlatım aracı35 olarak başvurduğu, efsane ve menkıbelerle karışmış bir şekilde ve daha çok geleneksel ve kalıplaşmış bazı unsurlarıyla karşımıza çıkan dinî hayat, Dişi Kurdun Rüyaları’nda en mühim bir mesele olarak öne çıkmıştır. Bu farkın ortaya çıkması ve Dişi Kurdun Rüyaları’nın daha iyi anlaşılabilmesi için bu benzerlikler ve sözünü ettiğimiz devamlılık üzerinde durmak yararlı olacaktır.

      Dünyamızın meselelerini bir çocuğun bakış açısıyla irdeleyen Beyaz Gemi36 romanı, bir inanç sistemine sahip olmayan insanların her türlü kötülüğü yapmaktan menedilemeyeceği

Скачать книгу


<p>31</p>

Enes Cansever’in kendisi ile yaptığı mülakattan, Kardeş Kalemler, Ocak 2010, S.37, s.26, 27

<p>32</p>

Dergâh Dergisi, S. 21, 1990.

<p>33</p>

Prof. Dr., Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk dili ve Edebiyatı Bölümü.

<p>34</p>

Cengiz Aytmatov, Dişi Kurdun Rüyaları (Çev. Refik Özdek) Ötüken, İstanbul, 1990.

<p>35</p>

Aytmatov Gün Uzar Yüzyıl Olur adlı eserinin önsüzünde bu konuda şöyle demektedir: “Önceki yapıtlarımda olduğu gibi bu sefer de söylencelere, efsanelere, masallara dayanıyorum. Çünkü bunlar bizden önceki nesillerin bizlere miras bıraktıkları deneylerdir. (…) Söylenceler olsun, hayal ürünü konular olsun, yazarlığımın amacı değil, yalnızca bir düşünme yöntemi, aynı zamanda gerçekleri anlatma ve yorumlama yollarından biridir.” Cem Yayınevi, İstanbul, 1985, s.8.

<p>36</p>

Cengiz Aytmatov, Beyaz Gemi (Çev. Mehmet Özgül), Cem Yayınevi, İstanbul, 1980.