Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik. Cemile Kınacı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik - Cemile Kınacı страница 26

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik - Cemile Kınacı

Скачать книгу

target="_blank" rel="nofollow" href="#n3" type="note">3 etrafında, Ahmet Baytursınov, Alihan Bökeyhanov, Mirjakıp Duvlatov gibi Kazak liderlerin etrafında toplanan aydınlar halkın Çarlık yönetimine karşı isyan etmesine karşı çıkmıştır. Halka Çarlık idaresine karşı isyan etmemelerini önermişlerdir. Aynı zamanda Çarlık yönetiminin askere alma kararını hemen uygulamasının bir hata olduğunu da Çarlık idarecilerine bildirmişlerdir (Aldajumanov vd. 2010: 640). Çünkü onlara göre Kazak halkının elinde Rus ordusuna karşı koyabilecek teknolojik silahlar ve düzenli bir ordu bulunmuyordu. Oysa Çarlık yönetiminin modern silahları ve düzenli bir ordusu mevcuttu. İsyana karşı olan aydınlar bu sebeple Kazakların cephe gerisinde de olsa Ruslara yardım etmesi gerektiğini düşünüyordu, çünkü savaşın galibiyetle bitmesi hâlinde Rusya’nın Kazaklara otonom olma hakkı verebilecekleri ümidini taşıyorlardı (Aldajumanov vd. 2010: 640). Gerçekten de cephe gerisinde savaşan Kazaklar deneyim kazanmış ve 1917 İhtilali’nde yararlılıklar göstermişlerdir (Togan 1981: 345).

      1916 İsyanı’nın ilk amacı, Kazakların millî ve siyasî açıdan bağımsızlıklarını kazanma istekleridir. İsyan, Kazak halkının doğrudan doğruya Çarlık Hükümeti’ne ve yerli Çarlık idarecilerine karşı çıkardıkları bir isyandır. Bu anlamda isyandan sonraki süreç de dikkate alındığında 1916 İsyanı, hem Çarlık Rusyası’nın hem de Rusya hâkimiyetindeki halkların kaderlerini belirleyici tarihî bir olay olmuştur.

      Rus Çarlığı’nın Yıkılışını Hazırlayan Sebepler, Fikirler, Akımlar

      II. Aleksandr’ın bir suikast sonucunda Çarlık karşıtı hürriyet taraftarı Ruslar tarafından öldürülmesinin ardından (Mart 1881) tahta geçen III. Aleksandr, (1881-1894) hükümdarın halkına ne kadar çok hürriyet verirse o kadar zayıflık gösterdiğini ve muhalefet ile terörizmi o oranda cesaretlendirdiğini öğrenmişti (d’Encausse 2003: 176). Bu sebeple onun döneminde Çarlık otoritesini güçlendirmek amacıyla şiddetli tedbirler alınmıştı. Çiftlik sahiplerinin ekonomik ve hukukî durumlarını düzeltmek, Rus olmayan kavimleri ezmek, Ortodoksluğu yaymak ve Rus olmayanları Ruslaştırmak Çarlık tarafından esas prensip hâline getirilmişti (Kurat 2010: 356, 359). Çok milletli Çarlık İmparatorluğu içinde iktidarın, ülkenin sadece Rus ve Ortodoks karakterini öne çıkaran bir politika takip etmesi, Rusya için bir tehlikeyi filizlendiriyordu ve iktidar bunun farkında değildi (d’Encausse 2003: 180).

      19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rusya’da endüstri hızla gelişmiş, fabrika sayısı artmış, demir yolları süratle inşa edilmiş, Rusya’nın iç ve dış ticareti artmış, Rusya Batı Avrupa ülkeleri gibi kapitalist bir ülke olma yolunda ilerlemeye başlamıştı. Bu dönemde fabrikalarda çalışan büyük bir işçi sınıfı da teşekkül etmişti. Ayrıca Avrupa’da görülen sosyalist fikirler Rusya’da da yayılmaya başlamıştı. Böyle olmakla birlikte III. Aleksandr hükümeti, değişen şartlara rağmen Rus tahtının dokunulmazlığını korumaya çalışıyordu (Kurat 2010: 360).

      Son Rus Çarı II. Nikolay döneminde (1894-1917) ise artık Rusya’da oluşmuş çeşitli siyasî gruplar ve yenilikçi fikirlere sahip bir zümre Çarlık rejimine karşı harekete geçmişti. Rusya’da Çarlık rejimine karşı bilinçli bir mücadele başlamıştı. II. Nikolay döneminde Çarlık’ın bütün engellemelerine rağmen işçi meseleleriyle ilgilenen “Sosyal Demokratlar”, özellikle köylülerin sorunlarını ele alan “Sosyal Revolüsyonel” (Es-Er) partileri gizli olarak kurulmuştu (Devlet 1999: 83). Es-Er’ler Çarlık rejimine karşı şiddet ile mücalede ediyor, Çarlık Hükümetinin bakanlarına ve önemli şahsiyetlerine yaptıkları suikastlerle ismini duyuruyordu. Es-Er’ler, çiftliklerin köylüler arasında dağıtılmasını ve Rusya’da liberal bir rejimin kurulmasını istiyordu (Kurat 2010: 369). Rusya’da orta sınıf ise, İngiltere ve Fransa’da olduğu gibi anayasalı bir hükümet kurulmasını isteyen Kadet Partisi tarafından temsil ediliyordu (Devlet 1999: 83).

      Siyasî gruplar, genellikle devlete karşı tutumları nedeniyle sürgüne gönderilmiş ve Rus halkından uzaklaştırılmış entelektüellerden oluşuyordu (Vernadsky 2011: 324). II. Nikolay döneminde, Rus entelektüelleri ve fabrikalarda çalışan işçi sınıfı, Çarlık rejimi üzerinde etkili sosyal bir baskı unsuru hâline gelmişti. Bu sosyal baskı ilk olarak 1896 yılı Haziran ayında kendisini hissettirmişti. Petersburg fabrikalarında çalışan işçiler grev yaparak, ücretlerinin iyileştirilmesini istemişti. İşçiler arasında bir süreden beri yapılan Marksist propagandalar bu şekilde ilk meyvelerini vermişti. II. Nikolay’ın Çarlık rejimini koruma çabası, çeşitli gruplara ayrılan Rus sosyalistleri ve liberallerinin gittikçe şiddetlenen karşıt hareketleriyle yüz yüze kaldı (Kurat 2010: 364-365).

      Rus sosyalistleri kendi içinde çeşitli gruplara ayrılmıştı. Bunlar hepsi Çarlık rejimine karşı olmakla birlikte tuttukları yollar birbirinden farklılık gösteriyordu. “Dekabristler”, Batı Avrupa devlet kurumlarını örnek almıştı. 19. yüzyılın ikinci yarısında önemli bir fikir akımı hâline gelen “Batıcılar” hareketi de Avrupa fikir hareketlerini taklitten ibaretti ve bu grup özellikle de Almanya’yı kendisine örnek alıyordu. Buna karşın “Narodniçestvo” adlı “Halkseverlik” ya da diğer adıyla “Popülist” hareket ise Rusya merkezli, bir çeşit Rus sosyalizmi olarak dikkat çekiyordu. Halkseverler, Avrupa’daki sosyalizm prensiplerini benimseyerek Rusya’da sosyalizmi yerleştirmeyi gaye edinmişlerdi (Kurat 2010: 365). Halkseverler daha çok halkın eğitimine önem veriyordu, çünkü 1897 yılında yapılan nüfus sayımında Rusya’da halkın dörtte üçünün okuma-yazma bilmediği görülmüştü (Devlet 1999: 84).

      Karl Marx’ın 1872’de Rusçaya yapılan Kapital tercümesinin ardından Rusya’da “Marksizm” de yayılmaya başladı. Bu hareketin önderleri de Rus entelektüelleriydi. Rus Sosyal Demokrat Partisi’nin kurucusu G. V. Plehanov (1856-1918) Çarlık tarafından takibe alınınca Avrupa’ya kaçtı ve orada sosyal demokrat fikirleri benimseyerek bu fikirleri Rusya’da yayma çabasına girdi. Plehanov, 1883 yılında ilk Rus sosyal demokrat partisinin temelini attı. O, Rusya’da Çarlık rejiminin yıkılmasının ancak sosyalist hareketin başarısı ile mümkün olacağı görüşündeydi. Plehanov, Marx ve Engels’in eserlerini çevirerek Rusya’da Marksizm’in yayılmasında önemli bir rol oynadı. Plehanov, 1903’te Rus Sosyal Demokratları “Bolşevik” ve “Menşevik” olarak iki gruba ayrıldıkları zaman tarafsız kaldı. 1917 İhtilali’nden sonra Rusya’ya dönen Plehanov, bir süre Bolşevikler tarafından hapsedildiyse de serbest bırakılıp 1918’de Finlandiya’da öldü. Rusya’da Marksizm’in yayılmasında ve ilerideki ihtilal hareketlerinin hazırlanmasında önemli bir rol oynamış, Rusya’da sosyalist hareketin “babası” olarak kabul edilmiş ve 19. yüzyıl sonunda görülen Rus fikir hareketlerinin önemli bir ismi olmuştur. Ancak, Rus Sosyal Demokrat Partisi mensupları arasında beliren yeni isimler ve parti üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları nedeniyle Plehanov geri planda kalmıştır (Kurat 2010: 366-367).

      Sosyalizm fikirleri işçi sınıfı arasında geniş bir kitleye yayılmamasına rağmen, Rus entelektüelleri arasında oldukça yaygındı. Sosyalizmi benimseyen bu entelektüel kitle, Çarlık rejimine karşı mücadeleyi kendileri için kutsal bir görev olarak görmeye başlamışlardı. Plehanov tarafından 1883’te kurulan Sosyal Demokrat Partisi’ne girenlerin sayısı küçük bir gruptan ibaretken, partiye Vladimir İlyiç Ulyanov’un (Lenin) katılımıyla Rus ihtilalcilerinin hareketleri yeni bir safhaya girmiş oldu. Lenin’in ağabeyi Petersburg Üniversitesi’nde öğrenciyken rejim karşıtı hareket içinde yer almış ve III. Aleksandr’a yapılan bir suikasta karıştığı ortaya çıkınca da asılmıştı (1887). Bu olay 17 yaşından beri Lenin’in hayatına çok

Скачать книгу