Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik. Cemile Kınacı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik - Cemile Kınacı страница 24

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik - Cemile Kınacı

Скачать книгу

Bu yeni kanunla Kazak bozkırlarında yeni bir idare sistemi kuruluyordu. Çarlık Hükümeti, o güne kadar Kazak bozkırlarını Kazak aksüyekler aracılığıyla idare ediyordu, ancak bu yeni kanunla birlikte Kazak bozkırları Rusya’nın diğer bölgeleri gibi idare edilecekti (Aspendiyarov 1994: 61).

      Çarlık Hükümeti Kazakistan’ı altı ayrı oblasta (il) böldü. Bunlar: Torgay, Oral, Akmola, Semey, Sır Derya ve Yedisu oblastlarıydı (Aspendiyarov 1994: 61). Rus Hükümeti’nin idarî kanununa göre, Torgay ve Oral bölgelerinin yönetimi Orenburg Genel Valiliği’ne, Akmola ve Yedisu bölgeleri Batı Sibirya Genel Valiliği’ne devredildi. Daha sonra bu dört bölge 1891’de Omsk merkez kabul edilerek “Bozkır Genel Valiliği” adı altında bağımsız bölgesel bir idarî kuruluş içinde birleştirildi. Bozkır Genel Valiliği’nin yönetimi ayrı bir tüzük esas alınarak yürütülecekti. Rusya işgal ettiği topraklarına yenilerini ekledikçe yeni valilikler kuruyordu. 1867 yılında çıkarılan bir kanunla Sır Derya, Yedisu ve Semerkant oblastlarından ibaret olan “Türkistan Genel Valiliği” teşkil edildi (Hayit 1995: 157-158).

      Her bir oblastın başında gubernatör bulunuyordu. Her oblast 6-7 oyaza (uvezd/uyezd “ilçe”) bölündü ve uvezdin başında uvezd yöneticisi bulunuyordu. Her oyaz 2000 evden oluşan birkaç bolısa (volıs “kaza”), bolıs da 200 evden oluşan birkaç idarî avula bölünüyordu (Aspendiyarov 1994: 62; Sahipova 2007: 187). Kazak topraklarındaki yeni idarî sisteme göre, Ulu Cüz Kazakları Yedisu Oblastı’nı ve Sır Derya Oblastı’nın Şımkent ve Almatı uvezdlerini; Orta Cüz Kazakları Akmola ve Semey Oblastları’nı, Torgay ve Yedisu Oblastları’nın birkaç bölgesini; Küçük Cüz Kazakları Oral ve Torgay Oblastları’nı, Hazar Dışı Oblastı’nın Manğışlak uvezdini, Bökey Ordası’nı, Sır Derya Oblastı’nın Kazalı ve Perovsk uvezdlerini oluşturmuştur (Sahipova 2007: 187). Bu idarî taksimatta Rus memurları görevlendirildi. İdarî işler Rusça olarak yürütüldüğü için, Ruslar idarî işlemlerde Kazaklar ile anlaşabilmek için tercüman kullandı. Bu sebeple tercümanlık mesleği önemli hâle geldi. İlk tercümanlar Tatarlar ve Başkurtlar arasından yetiştirildi (Hayit 1995: 159). Bolıslar ile avul idarecisi demek olan avulnayları halk kendisi seçiyordu. Avulda yaşayan sakinler avulnayları seçerken, bolıslar da 50 evi temsil eden kişiler tarafından seçiliyordu. Seçim işini Çarlık Hükümeti’nin idarecileri yürütüyordu. Seçilen kişilerin bu makamlarda kalıp kalmamaları gubernatörün elindeydi (Aspendiyarov 1994: 62).

      Bolıslar ve avullarda olduğu gibi biyleri de halk seçiyordu. Biyler halk arasındaki adalet işleriyle ilgileniyordu, ancak onların ilgilendikleri sadece Kazaklar arasındaki küçük anlaşmazlıklardı. Rusların karıştığı, paranın söz konusu olduğu ve önemli olan davalara Rus mahkemesi bakıyordu. Biyler yargıya varırken Kazak örfî hukukunu kullanıyordu. Bolıslık makamında olduğu gibi biyleri göreve getiren ya da görevden alan da gubernatördü. Bolıslar, avulnaylar ve biyler Çarlık idarecilerinin vergi toplama ve buna benzer her türlü emirlerini yerine getiriyordu. Bu sebeple Kazaklar arasında bu makamlar prestijli hâle geldi. Zengin ve halk arasında nüfuzlu Kazaklar bolıs, biy, avulnay olabilmek için gayret gösterdi. Çarlık’ın bu siyaseti zengin ve güçlülerin nüfuzlarını artırdı. Seçim dönemlerinde Kazaklar arasında ihanet, zorbalık ve rüşvet iyiden iyiye arttı. Kazak zenginleri bolıs olabilmek için çok para harcıyordu, ancak bolıs olduktan sonra çok kısa bir zaman içinde harcadıkları parayı halktan bir şekilde geri topluyordu. Yeni kanunun çıkıp Rus idaresinin Kazak bozkırında yerleşmesinden sonra Kazaklar arasındaki zengin ve güçlü kişilerin nüfuzu daha da arttı ve bütün yük fakir Kazak halkının sırtına yüklendi (Aspendiyarov 1994: 62-63). Kazakistan’da uygulanan idarî sistem fakir Kazak halkını iki ezici güç arasına sıkıştırdı. Bunlardan birincisi, Çarlık Hükümeti’ydi diğeri ise, Kazaklar arasından çıkan ve nüfuzu gittikçe artan baylar (zenginler), bolıslar, biyler ve tilmaşlar (tercümanlar) idi.

      Kazak bozkırlarındaki Rus idare memurları daima paradüşkünü, açgözlü, sarhoş kişiler oluyordu. Rus idare memurlarının Kazakistan’a geliş amacı kolay para sahibi olmaktı. Bu sebeple Kazaklar Rus idare memurları tarafından da çok ezildi. Rus idare memurlarına bu konuda yardımcı olanlar da tercümanlar olmuştur. Kazakların idaresi Rusları idare etmekten farklı oldu. Çarlık Hükümeti, Kazakları Ruslardan aşağı görüyordu ve Rusların her zaman Kazaklardan ve diğer halklardan üstün olması gerektiğini düşünüyordu. Bu sebeple biylerin, bolısların ve diğer Kazak idarecilerinin, Kazaklar arasındaki Rusları idare etme hakkı yoktu. Bu Rus nüfusun idaresinden ve mahkemelerinden yine Rus makamları sorumluydu. Ruslar ve Kazaklar arasındaki davaları da daima Rus idareciler ve Rus mahkemeleri çözüyordü (Aspendiyarov 1994: 63).

      Çarlık, Kazakları Ruslaştırma siyasetine büyük önem verdi. Ruslaştırma siyaseti, önce toprakların istilâsı ile başladı, ardından Rus göçmenlerinin yerleştirilmesi ile bu topraklardaki nüfusun Ruslaştırılması amaçlandı, son olarak da bu topraklarda yaşayan yerli halkın zihniyetinin Ruslaştırılması şeklinde bu siyaset aşamalı olarak gerçekleştirildi. Son aşamada, Ruslar istila ettikleri topraklarda Ruslaştırmanın bir ara aşaması olarak da gördükleri Ortodoks-Hristiyanlaştırma siyasetini de uygulamaya başladı (Mirzahmetov 1993: 119). Çarlık idaresi, Kazaklar arasında uygulamaya başladığı yeni idarî sistemle birlikte Ortodoks-Hıristiyanlaştırma siyasetini de yürüttü. Çarlık’ın 19. yüzyılda yürütmeye başladığı İslâm karşıtı misyonerlik siyasetinin en önemli isimleri, Kazan misyonunu temsil eden Nikolay İvanoviç İlminskiy, Gordiy Semenoviç Sablukov ve Yevmifiy Aleksandroviç Malov üçlüsü idi (Gökgöz 2007: Vİİ). Bir diğer önemli misyoner de İlminskiy’in başarılı öğrencilerinden Türkistan sahasında faaliyet gösteren N. P. Ostroumov idi. Ostroumov, hocası İlminskiy’in tavsiyesi üzerine Türkistan’da misyoner olarak çalışmış ve Türkistan Genel Valisi’ne danışmanlık yapmıştı. O, Türk boyları arasındaki ortak edebî dil olan Çağatay Türkçesi yerine, Sart dili denilen bir dilin icat edilmesine öncülük etti. Ostroumov, 1883’ten itibaren Türkistanskie Vedemosti gazetesinin ekini Sart dilinde yayımladı. 1887’den 1917’ye kadar Türkistan Vilayetinin Gazetesinin başyazarlığını yaptı. Türkistan’da daha önce bir Sart milleti ve Sart dili olmadığı hâlde yürüttüğü misyonerlik faaliyetleri ile böyle bir halkın ve dilin varlığını ortaya koymaya çalıştı. Ostroumov, Türk ve Taciklerden bir Sart milleti; dillerinden de bir Sart dili oluşturmakla Türkistan’ın millî şuurunu adım adım yok etmek niyetinde idi. Türkler yerine, Sartlar kelimesinin kullanılması Rus kültür siyasetinin önemli bir parçasıydı. Bu bağlamda Ruslar tarafından 1897 nüfus sayımında Türkistan Genel Valiliği’nin temel nüfusunun % 18,31’inin Sartlardan meydana geldiği ifade edildi. 1926 yılında ise Sartlar, Özbeklerle bir arada sayıldılar. Sonuç olarak Ostroumov’un çalışmalarıyla Sart dili ile Özbek dili arasında bir benzerlik olmamasına rağmen, Ruslar Özbek Türkçesini Sart dili olarak kabul ettiler ve bu görüşü yaygınlaştırdılar (Hayit 1995: 168-170).

      Rusların Türkler üzerinde uyguladığı misyonerlik faaliyetlerinde en çok öne çıkan isim İlminskiy oldu. İlminskiy, özellikle geliştirdiği yerel dilde Hıristiyanî bir eğitim vermeyi hedefleyen ve daha sonra kendi adıyla anılan yeni okul sistemi ile diğer misyonerleri geride bırakarak bu faaliyetlerin merkezindeki isim hâline geldi. Rusya, zihinleri Ruslaştırmanın anahtarı olarak eğitimi gördü ve bu alandaki faaliyetlere öncelik verdi. Bu kapsamda İlminskiy’in öngördüğü sistem, 26 Mart 1870’de “Rusya’da ikamet eden inorodotsının

Скачать книгу