Meleguş. Ertuğrul Karakuş

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Meleguş - Ertuğrul Karakuş страница 4

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Meleguş - Ertuğrul Karakuş

Скачать книгу

zamanda şu anki durumumdan iyi olurdu, dedi.” (Kartal Pençesinde Bir Güzel)

      A.Durıyev’in hikâyelerinde, toplumun her kesimini hatta kendisini bile eleştirebilecek kadar cesur bir karakter olarak çizilen yeni kadın tipinin en belirgin özelliklerinden birisi de “umutsuzluğa” hiç düşmemesi ve her duruma uygun çözümler üretebilmesidir.

      “Camal” adlı hikâyede cephedeki oğlu için tasalanan kayınvalidesini hem teselli eden hem de “şikayet” yerine “hareket”e geçmeyi öneren bir kadın tavrı görürüz:

      “– Yagdı’nın annesinin söylediğine! Biz onlar için elimizden geldiği kadar durmadan çalışıyoruz. Yakınlarda bütün kolhoz toplanıp, sıcak tutacak giyecekler toplayıp, onlar için gönderdik. Sen oğlunu kaygı çekme, oğluna soğuk işlemesinin imkânı yoktur. Boş ver de sen, anne, yumuşak yünlerinden eğir de dolak14 doku, ben de ellik, çorap öreyim. Öyle, anne bir çıkın gönderelim.” (Camal)

      Bütün bu örneklerde de görüldüğü gibi A.Durduyev’in hikâyelerinde yeni sisteme entegre olacak bir kadın tipi örnek olaylar üzerinden idealleştirilmiştir. Bu kadın tipinin özellikleri şöyle özetlenebilir:

      * En kötü durumlarda bile umutsuzluğa kapılmamalıdır.

      * Çözümü başkalarından aramak yerine öncelikle kendi elinden geleni yapmalıdır.

      * Başına gelenlerden dolayı daima başkalarını suçlamak yerine kendi “tepkisizliği”ni de eleştirmelidir.

      * Karşısındaki annesi-babası veya kocası da olsa, “tembelliğe ve haksızlığa” müsamaha göstermemelidir.

      Köylü Hayatı

      Agahan Durdıyev’in hikâyeciliğinde köy hayatının özel bir yeri olduğu, ilk okumalardan hemen anlaşılabilir.

      “Hayal Deryasında”, “Camal”, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı”, “Hastalığın Sorun Değil”, “Gurban”, “Meleguş”, “Annagül Hak-Hukukun Üstünde”, “Vatansever Çobanlar” ve daha birçok hikâye doğrudan köy konusunu ele alır.

      Agahan Durdıyev’in hikâyelerinde, köylü hayatı temel olarak eski-yeni çatışmasıyla verilir. Bir yanda eskiyi temsil eden köylüler diğer yandan da yeniyi temsil eden örnek ve mücadeleci gençler vardır.

      “Hastalığın Sorun Değil” adı hikâyedeki tembel köylü, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” hikâyesindeki anne, “Gurban” hikâyesindeki zengin aile, “Annagül Hak-Hukukun Üstünde” hikâyesindeki Geldi Ağa, “Hayal Deryasında” hikâyesindeki “Garrı Ağa(Yaşlı Amca), “Han Küyli” hikâyesindeki tembel kahraman, köy hayatındaki eski yeni çatışmasında eskiyi, olumsuzu temsil ederler.

      Yine; “Hastalığın Sorun Değil” adı hikâyedeki dürüst, çalışkan ve cesur kadın, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” hikâyesindeki Akca, “Gurban” hikâyesindeki önceleri hizmetçi olarak ezilen sonra da kolhozda gayretle çalışan Gurban, “Annagül Hak-Hukukun Üstünde” hikâyesindeki Geldi Ağa’nın hanımı, “Han Küyli” hikâyesindeki çalışkan kadın ve diğer kolhozcular, köy hayatındaki eski yeni çatışmasında yeniyi, olumluyu temsil ederler.

      Hikâyelerde köylünün bir dönem içerisinde bulunduğu fakirlik, A. Durdıyev tarafından bazı hikâyelerde bütün gerçek ve yalın hâliyle yansıtılır.

      “Evin içinde kürküne sarılıp, tatlı bir uyku uyuyan Muhammet, gürültüden uyanıp miskin gözlerini aniden açtı. Taş atsan durmayacak kadar evin delik deşik açık yerlerinden buz gibi soğuk geçiyordu, çatı örtüsü ise pat-pat ses çıkartarak iplerini kopartıp uçup gidecek gibiydi. Muhammet:

      – Aman Allah’ım, bu gece amansız ve zorlu bir gece olacağa benziyor! diyerek, üstüne kürkünü alıp, ayakkabılarını giyip dönüp dışarıya çıktı. Ayazın tesirinden ayakları sertleşmiş, parça parça yarılmıştı. Ayaz onun dişlerini şakırdatmış, etinden geçip kemiklerine kadar işlemişti.” (Meleguş)

      Bütün fakirliğe rağmen köylüler, kendilerine hayatları içerisinde bir meşgale bulur. Türkmen köylüsünün at yarışı merakı da bunlardan birisidir. A. Durduyev, Türkmen köylüsünün at sevgisi ve at yarışı merakını ayrıntılı bir şekilde tasvir eder:

      “Aniden Muhammet arkadaşlarına:

      – Atınızı çıkartın!diyerek yüksek sesle çağırdı. Muhammet Meleguş’un üstüne binip, topluluğun ortasından birkaç ayak hareketi yaptırarak, oynatmaya başladı. Bunu insanlar görüp, Meleguş’un heybetli haline hayranlıkla bakıyordu. Bütün halkın sevgisi ve ilgi dolu bakışları, Meleguş’un üstündeydi. Daha kötüsü de, topluluğun çoğu atı izleyerek, “Bu at benim olsaydı!” diye içlerinden geçiriyordu. Meleguş’u, buraya kadar bütün memlekette ün kazanan diğer kara(güçlü) atların yanına gönderdiler. Meleguş tüm topluluğun ilgisini çekmişti.” (Meleguş)

      Bu at sevgisi ve at yarışı merakı gibi konular, köylülerle ilgili hikâyelere yansıyan en masum unsurlardır denebilir. Birçok hikâyede A.Durdıyev, köylünün cehaletini de en yalın hâliyle tasvir eder.

      “Kartal Pençesinde Bir Güzel” adlı hikâyede on yaşındaki oğluna, türlü hilelerle genç bir kızı gelin alıp ona işkence eden zengin bir köylü kadınının kendisi uyaranlara verdiği cevap dikkat çeker:

      “– A gız, Oguldursun, neden gelinini böyle kötü horluyorsun? O da insan çocuğu değil mi?dediklerinde, Oguldursun çenesini şişirip, yukarıya kaldırıp;

      – Siz, yüzükaralar! Bilmiyorsunuz. “Gelini baştan, oğlanı yaştan!” demişler. Şu zamanda onu ezmezsem daha sonra o benim oğluma yaramaz, deyip cevap verirdi.” (Kartal Pençesinde Bir Güzel)

      Zalim bir zengin kadın karakteri olan Oguldursun’un “Şu zamanda onu ezmezsem daha sonra o benim oğluma yaramaz.”deyip gelinine türlü işkenceler yaparken dayandığı temel nokta da hikâyede “gelenekler”, yani “eski” anlayış olarak gösteriliyor. Çünkü Oguldursun, yaptığı işkenceleri “Gelini baştan, oğlanı yaştan demişler!” diyerek bir atasözüyle haklı çıkarmaya çalışıyor.

      Hikâyelerde köy hayatına yönelik olumsuz unsurlar olarak “dedikodu”, “ön yargı ile kınama”, kız çocuklarına baskı, varlıklı insanların köylülere zulüm etmesi gibi durumlar da dikkat çeker.

      A.Durdıyev’in hikâyelerinde eski-yeni durum tasviri olarak “Hayal Deryasında” adlı hikâye dikkat çeker. Garrı Aga (Yaşlı Amca) rüyasında şehre gider. Devrim sonrasında şehirlerde çok gelişmiş, düzenli bir hayat kurulmuştur. Garrı Aga (Yaşlı Amca) köylü olduğu hâlde traktörü hayal deryasında görür:

      “Bir baktı ki, etrafını toz kaplamış… “Allahım, bu ne böyle?” diye tozun yükseldiği tarafa yöneldi, bir tarlada beş-altı tane traktör tarlayı sürüyordu. Yaşlı amca traktörlerin toprağı karıştırmasını hayranlıkla izleyerek, onların yanına tüm içtenliğiyle yaklaştı. Tam o sırada, traktörlerin

Скачать книгу


<p>14</p>

Tozluk yerine ayak bileğinden dize kadar bacaklara dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası