Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev. Mirzatay Joldasbekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov

Скачать книгу

boğuluyordu. Ağıtçı Berdibek eline dombırasını alıp, uzun bir ağıt yaktı. Ağıt başladığında bahadırın anası ağlamayı kesti ve dinlemeye başladı:

      “Hey, hanım!

      Sağım vakti gelmiş kısrak edasıyla gezerdin

      Şimdi yavruları ölmüş deve gibi renk verdin

      Kedeybay’ın Suranşı’sı olmaz mı?

      O gelirse neşen geri gelmez mi?

      Kedeybay da er verir

      Çok ağlarsan halk erir

      Sabır, sarı altındır”,

      diyerek taziyeye gelen herkesin adına başsağlığı diler. Berdibek’in de söylediği gibi Suranşı’nın oğlu Kedeybay daha sonra halkın dilinden düşmeyen, saygı duyduğu bir insan olur.

      “Uzınağaş Savaşı”, A. Yermolenko.

      Suranşı vefat edince… Bütün dağ köylerinden eş-dost ve akrabalar toplanmıştı. Suranşı’nın annesi yakınlarıyla acısını paylaşırken gözyaşlarına boğuluyordu. Ağıtçı Berdibek eline dombırasını alıp, uzun bir ağıt yaktı. Ağıt başladığında bahadırın anası ağlamayı kesti ve dinlemeye başladı:

      “Hey gidi, büyük hanım,

      Bir zamanlar sağımı gelmiş kısrak gibiydin,

      Bugün ise yavrusunu yitirmiş bir deve gibisin.

      Kedeybay’ın büyür, Suranşı’nın yerine geçmez mi?

      O vakit neşen yerine gelmez mi?

      Kedeybay da gün gelir er olur,

      Çok ağlarsan millet kahrından helak olur,

      Sabrın sonu sarı altın, derler, sabret”,

      diyerek taziyeye gelen herkesin adına başsağlığı diler.

      Rus ordusuyla anlaşan, Suranşı ve Sarıbay beyler beş bin kişilik bir ordu kurarak, Uzınağaş yakınlarında muharebede sayıları kendilerinden kat ve kat fazla olan Kanatşı’nın güçlerini püskürterek, topraklarını Hokand işgalinden kurtardı. Bu savaşta âşık Süyinbay, Suranşı’nın askerlerinin moralini arttırmak için yüreklendiren mısralarıyla yırladı. Şokan Velihanov, Gutkovskiy’e yazdığı mektubunda Suranşı’nın Rus ordusuna karşı dürüst bir tutum sergilediğini, açıkça belirtmektedir. Suranşı, Evliya Ata’yı da Hokand Hanlığından kurtarmıştır. Hokand’a karşı Ulu Cüz (Büyük Boy) bahadırlarının Sayram’daki savaşı sırasında 1864 yılının Temmuz ayında şehit düşmüştür.

      Bacağından yaralanan Sarıbay ise Taşkent’e ulaşır. Bu seferden sonra Sarıbay’a yarbaylık rütbesi verilir. Sayram’dan Suranşı’nın cenazesini köyüne getirerek, orada toprağa verir. Jambıl, işte böyle tarihin çalkantılı bir döneminde dünyaya gelmiştir.

      Halkını ve toprağını Hokand baskılarından kurtaran Suranşı hayatını kaybettiğinde, Jetisu halkı derin bir üzüntüye boğulmuştur. Tüm insanlar, genci yaşlısıyla Ulu Cüz’ün (Büyük Boy’un) âşıkları ve asilzadeleri onu son yolculuğuna uğurlamak için büyük bir saygı göstergesi olarak cenazeye katılmış, minnettarlıklarını sunarak, ona veda etmişlerdir.

      O yıllara ait kaynaklara baktığımızda cenazeye katılanlar arasında Jalayır boyundan Baktıbay ve Karkabat, Nayman boyundan Tübek, Arka’dan Şöje, Alban boyundan Kulmambet, Böltirik, Kaskarav boyundan âşık Sarbas, keskin dilli söz ustaları Kebekbay ile Nogaybay, Çu’dan Kuvandık, Kılışbay, Böltirik âşıklar ile Evliya Ata’dan (Çim-kent’ten) Kulınşak ve Mayköt gibi kendi dönemlerinin ileri gelenlerini görmekteyiz.

      Şokan Şınğısulı Velihanov

      Tanınmış askeri subay ve Sibirya Askeri Okulu mezunudur. Bilim adamı, araştırmacı, tarihçi, etnograf, ressam ve Kazakların en seçkin aydınlardan biri olarak kabul edilir.

      Şokan Velihanov’un keşifleri genç subayı tanınmış coğrafyacılarla aynı saflara taşımıştır.

      Askeri istihbaratçı olmuş Velihanov gizli görevle gönderildiği Kaşgar’da sayısız hizmet etmiştir. O, cesareti dolayısıyla karargâh subaylığına yükseltilerek, “Kutsal Vladimir” nişanıyla ödüllendirilmiştir.

      Çok yönlü âlim kendi döneminin rehberlerinden biri, yüce bozkırın gururu, Kazakların değerli bir evladı olmuştur.

      Ve insanlar göz ucuyla baktılar,

      Somurtkan uçurumlara,

      İşte, o aşağı iniyor ve dönüyor,

      Siyah saçlı bahadır…

      Suranşı uçurumda yaşardı,

      Kartallar ile arkadaştı,

      Suranşı batır taşırdı

      Aslanın bedeninde kaplanın kalbini

      Süyinbay Kazak ozanlarının eski geleneğini sürdürerek, Suranşı’nın bahadırlığını anlatan methiyeler (övgü) dizer.

      “Beş Silah”, A. İskakov.

      “Hokand hanı kudurdu

      Bağlanmış köpek gibi

      Birdenbire hırs doldu

      Kendi kendine coşup

      Kan özleyip kan doldu

      Hokand’dan yola çıkıp

      Ordusuyla yol aldı

      Ter aktı atlarından

      Hayvanlar yorgun kaldı

      Kudurması değil mi?

      Sessiz yatan çokça halk,

      Ululara ne kıldı?”

      Veya

      “Suranşı ata biner,

      Karasay dörtnal döner

      Ak toynakta bin hüner

      Değdiği yerler siner,

      Karşı gelen düşmana

      Mızrakla yara açtı

      Düşmanı ezip geçti”

      Toplanan âşıklar Suranşı’nın kahramanlığını destanlaştırıyorlar, ona ağıtlar yakıyorlardı. Onların aralarında genç Jambıl da vardı. 18 yaşındaki genç âşık herkesin önünde kahramanlık destanını okumuştur.

      Suranşı’nın vatanseverliğini, yiğitliğini ve üstün insani değerlerini anlatan Süyinbay’ın söylediği ağıt (anma yırı) daha sonra tarihi bir destana dönüşmüştür.

      Özünde, bütün Kazak destanları ağıtlardan ve bahadırların kahramanlığını anlatan hikâyelerden oluşmaktadırlar. En başında, kahramanla birlikte seferlere katılan âşık onu anlatmaktadır. Devamında sonraki kuşak ozanları kahramanın yiğitliğini yüceltmeyi sürdürür, en sonunda bu birleşik dizinler (silsile) uzun bir kahramanlık menkıbesini oluşturmuştur.

      XVI-XVII

Скачать книгу