Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev. Mirzatay Joldasbekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov

Скачать книгу

bahadırın, XIX. asırda yurdunu Hokand Hanlığının baskısına karşı halkını ayaklandırıp, asker toplayan Savrık’ın, Suranşı bahadırların adlarına methiyeler sunan bir ozan değildir. Sovyetler Birliği’nin büyük olaylarının da âşığı, asil bir ozanıdır. O, kimlere methiye söylemişse, ister papaninciler ya da Hasan hakkında olsun, ister Halhin Gol muharebesinde kahramanlık gösteren halk savaşçıları isterse de işgal altında kalmış Leningradlılar hakkında olsun, herhangi birisi elbette birden kabullenilmemiştir. Halk onlara menkıbeler söylenmesini beklenmiştir”.

N. Nazarbayev

      “Ozan tasviri”. A. İskakov

      Ne yazık ki kahraman için yazılan bazı eserler günümüze kadar ulaşamamıştır. Bize kadar sadece Süyinbay’ın mısraları ulaşabilmiştir. Genellikle yakın ve sevdiği insanların anısına ağıtlar yakan Süyinbay, Kazak âşıklarının (akın) kadim geleneklerine göre Suranşi’nın vatanseverlik kahramanlıklarını anlatan büyük ve muntazam bir ağıt yaktı. Bu yapıtta tarihi epik şiir üslubu çok net görülmektedir.

      Hocasının izlerinden ilerleyen Jambıl daha sonra bu epik ‘Suranşı batır’ hikâyesini tamamlamıştır.

      “Maziden aklımda kalan,

      Gençken bende şiir olan

      Anıt idi bir batura”

      diyerek, Jambıl’ın Suranşı’yı gençliğinden itibaren yaşamı boyunca uzun hikâyeleriyle söylediği anlaşılmaktadır.

      Jambıl’ın bu şiiri ruhu, üslubu ve motifi bakımından Süyinbay’ın destanına çok yakındır. Hocasından neler öğrendiği, bu iki büyük ozanın bir kahraman için yazdıkları destanların ortak ezgileri, birbirlerine olan yakınlığı, bütün bu sorular ayrı bir araştırma gerektirmektedirler.

      Jambıl’ın sanatı, özellikle Sovyet yıllarında yazılmış eserleri edebiyat biliminde çok derinlemesine incelenmiştir. Bu konuda çok emek harcayan akademisyenlerden özellikle M. Avezov, M. Karatayev, Prof. Dr. E. İsmailov ve filolog Dr. A. Tajibayev’in isimlerinin altını çizmek gerekir. Çok az edebiyatçı Jambıl hakkında bir makale yazmamıştır. Ancak buna rağmen ozanın mirası tam olarak incelenebilmiş değildir. Şam-gali Sarıbayev ve Sapargali Begalin’in biyografik bilgileri ve Prof. Dr. E. İsmailov’un “Akınlar” (Âşıklar) adlı monografisindekileri saymazsak, Jambıl’ın bilimsel biyografisi hala yazılmamış, onun ozanlar çevresi tam olarak ortaya çıkarılmamış, sanat ustalığı çok derin olarak incelenmemiştir. Ancak tüm bu sorunlar çözüldüğünde büyük ozanın sanat mirası tam olarak gün ışığına çıkarılmış olur.

SURANŞI BAHADIR (MANZUME)

      Jambıl, Jambıl olanda,

      Şiir yeli dolanda

      Kırgız, Kazak eline

      Sedasını salanda

      Dua etmiş Süyinbay

      Şahit olmuş Güneş, Ay

      Bana akıl verirken:

      “Baturu anlat!” derken

      Bu aklımda kalmıştı,

      Bedenimde kuvvet var

      Yirmi beş yaş alevi

      Değse demiri kırar

      Mürekkepsiz, kalemsiz,

      Kâğıt, kitap, deftersiz

      Fikir diyen dombıra,

      Söz söyleyen dombıra,

      Harfi bile Jambıl’ın

      Dombırayla olunca

      Söylenmişti bu destan.

      Söze mecbur kalınca,

      Halkta dilek kalmadı.

      Dağdan düştü ala taş,

      Gözlerimden akar yaş,

      Zor zamanlar denk geldi,

      Kaygılandı kız kardeş,

      Darlık gününde her halk

      Hep baturu hatırlar

      Bilmez başka çare var

      Ciğerini közleyip

      Er oğlunu özleyip,

      Hatırayla sızlayıp

      Sözüm bir şiir kadar.

      “Genç Jambıl”. B. Çekalin.

      Meşhur Savıtbek’in kuzeni, yaşlı âşık Smayıl Kalipanov bana yazdığı bir mektupta:

      “Almatı’da bilim öğrenen gençlik

      Beni yar başında yaşlı bilirsin

      Elimde ecdadın mirası mevcut

      Toprağı kazmadan hemen bulursun

      Moyınkum Korday, Şuv arasında hep

      Boşa geçti ömrüm şaşar kalırsın

      Sana her şeyleri teslim edeyim

      Neyi beğenirsen onu alırsın”,

      diye yazmıştır.

      Jambıl öncelikle halk hikâyelerinden feyz almaktaydı. Halk sanatının berrak pınarında doğup, onun duru kollarında büyümüştü. Aşığın okulu, Süyinbay, Kaban, Şöje, Mayköt, Janak, Tübek, Maylıkoja, Kulınşak, Baktıbay, Kuvandık gibi tanınmış ustaların ve Kebekbay, Nogaybay, Sapak, Böltirik gibi keskin söz ustaları ve Kanadan, Bayserke gibi musiki ustalarının sanatları olmuştu.

      Âşıklar atışmasıyla Jambıl ile yarışan Kulmambet, Sarbas, Şaşubay, Aykümis, Dosmağambet ve düğünlerde (eğlencelerde) karşılaştığı akranları Aset, Jüsipbek, Koja, Tilemis, Almeyin, Almen, Latipa, Balkıbek, Mırzabay, Özbek, Şarğın, Karabek, Joldıbay, Jantay, Kosay söz ustalarının öğrencileri Makış, Şukıtay, Apejek, Barmak, Kenen, Ümbetali, Ötep, Sayadil, Kustutin, Ömirzak, Kurma, Abdıgali, Jartıbay gibi hüner ustalarını da bu listeye ekleyebiliriz.

      Hepsini birlikte ele aldığımızda M. Avezov sözlerinde haklı çıkmaktadır: ‘Jambıl’ın çevresine baktığımızda çok büyük bir topluluk, tam bir ozanlar (âşıklar) ordusunu görmekteyiz’.

      Jambıl Kazakistan âşıkları arasında. 1938 yılı. Âşıklar Toplantısı Jambıl’ın yaratıcılık faaliyetlerinin 75. Yıldönümü (soldan sağa: Jambıl, Sultan Muratov, Amire Kiyrıkbayev, Jartıbay, Orınbay, Nurpeyis Bayğanin)

      JAMBIL’IN ÜSTADLARI

      Ozan Kaban (Kabiliysa) Asanulı

      XVIII. asırda Ulu Cüz (Büyük Cüz Boyu) içinde Jalayır boyundan gelen olağanüstü meziyetlere saip bir insandı. Sert mizacı, dinç bahadırlığı, ateş gibi yakan, orak gibi keskin sözüyle hayatta iken ozan Kaban adını almıştır. Ona halk lideri Yeskeldi, Balpık beylerle birlikte “Evliya” lakabı da verilşmiştir. Çünkü dört bir yana dağılmış, göçebe Jalayır soyunun birleşmesinde ve büyük beylik oluşunda çok çaba sarf etmiş ve yaptıkları üç asırdan beri anlatıla

Скачать книгу