Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev. Mirzatay Joldasbekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov

Скачать книгу

Kaban idi dayısı,

      Bana derdi Jambıl dedem bu adı.

      Kaban Ozan şöhretliydi, ün dağı

      Jambıl sözü fethetmişti sol, sağı

      Tam yeğeni Sarbas Ozan söz etse

      Bıyık burup çevirirdi kulağı

      Mürtecil âşıkların hayran oldukları âşıkları taklit etmesi adettendir. Ozan Kaban hem Süyinbay’ın, hem de Sarbas’ın anne akrabasıdır. Süyinbay, Sarbas ve Kenen’in çalıp söylemeye başlamadan önce ellerini göğe kaldırması Kaban’dan miras kalmıştır. Kaban zamanının en büyük ozanlarındandır. Çok uzun epik şiirleri, yaşadığı zaman hakkındaki duygularını aylarca icra edebime kabiliyetine sahip olmuştur. Maalesef onun menkıbeleri günümüze kadar ulaşamamıştır. Kaban’ın ismi kendinden sonra gelen âşıkların dilinden hiç düşmemiştir. Süyinbay gençliğinde onun yanından yedi gün, 7 gece ayrılmayarak hayırduasını almıştır. Geleceği öngören bir âşık ve ozan olmasının yanı sıra Kaban, aynı zamanda bir bahadırdı. O dönemin Jetisu bölgesinin tanınmış bahadırları Ötegen, Rayımbek ve Karaş’ın silah arkadaşıydı. Rayımbek ve Ötegen akrandı, Karaş onlara nazaran daha gençti. Kaban ise aralarında en büyükleriydi.

      “Ne kıymetli?

      Doğup büyüdüğün yerin kıymetli,

      Göbeği gömdüğün şarın kıymetli.

      Üstüne titreyen anan kıymetli,

      Çocuk şımarsa da inan kıymetli,

      İyi dostun, güzel yârin kıymetli,

      Hepsinden namusun, arın kıymetli”.

Kabilisa-Kaban Ozan

      Ötegen

      XVIII. asırda işgalci Congarlara karşı mücadele eden tanınmış bahadırlardan biridir. Ulu Cüz boyunun Dulat boyundandır. Onun dedesi Sırımbet 1635 yılında Oyrat Han’ının 50 bin askerini püskürtmüş Salkam Jangir Han’ın ordusunda yer almıştır. Ötegen 15 yaşından itibaren düşmanla savaşmaya başlamıştır. 1723 yılında Tavasar, Rayımbek, Hangeldi bahadırlarla beraber Congarlarla savaşmıştır. 1740 yılında bahadır İli nehrinin kıyısında bulunan Töle Biy askerlerine katılarak, bağımsızlık için mücadeleye katılmıştır. 1756 yılında Çin ile anlaşma konusunda Abılay siyasetine karşı durmuştur. Günümüzde anlatılanlara baktığımızda o, topraklarına 17 yıl sonra dönmüştür. Ötegen bahadırın adı halk arasında destanlaşmıştır. Onun hakkında ilk kez Süyinbay ozanın dedesi âşık Küsen menkıbeler söylemiştir. Tarihçi Delebayev’in materyallerine baktığımızda âşıklar Tilemis ve Mayköt, bahadır hakkında destanlar söylemiş. Günümüze kadar gelen menkıbesi ise sadece Jambıl’ın “Ötegen Bahadır” destanıdır.

      Rayımbek ve Ötegen akrandılar. Karaş ise onlardan küçüktü, hepsinden de Kaban büyük görünmektedir.

      Rayımbek konuşmayı başlatır:

      – Ötegen çok gezen, çok bilir derler, her yeri dolaştın gördün, yaşımız artık kemale erdi, bahadırsın, hem çok görmüş geçirmişsin, bilirsin. Öldüğümüzde halimiz nice olur, kimin kemikleri nerede kalır de hele! demiş.

      – “Kıdemli varken küçük bezdirir” derler, dünyanın ışığını bizden önce görmüş büyüğümüz Kaban anlatsın, – diyerek, sözü Kaban’a vermiş.

      O an Kaban:

      – İkiniz bir birinizi dürterek, nihayetinde beni mi sınamaya karar verdiniz. Dinleyin o zaman anlatayım, diyerek söze başlar.

      – Vebali adımı “Kaban” (yaban domuzu) diye koyan anne ve babama olsun. Adım Kaban olduğundan bir sazlık dibinden yatacağım. Cesedim yerde üç gün yatar, üç gün sonra yine bulunmaz. Ötegen, iyi bir mizacın ve cana yakınlığın var, akan su kıyısında defnedilirsin, ama altta kalmayacak hareket edeceksin.

      Rayımbek, sen hoşsohbet birisin. Kıyamete kadar başından gök gürlemesi eksik olmayacak büyük yolun kenarında kalacaksın, der.

      Bu efsaneyi Kenen Azirbayev ile Ömürkul Kulşıkov anlatmaktadır. Kaban ozanın kendisi hakkında ne yorum yaptığını anlamak zor. Ama yakın geçmişte torunları İli’nin kıyısında bir yere Kaban için bir mezar yerine işaret koydu. Ötegen öldükten sonra evlatları onu bugünkü Ayakkalğan sanatoryumu yakınlarında İli nehrinin kıyısına defnetti. Kapşağay Denizi’nin doldurulmasıyla alakalı Ötegen’in nesli hükümetten izin alarak, atalarının naaşını Korday kasabasındaki “Keñes” kolhozuna naklederek, ona anıt mezar yaptırdı.

      Rayımbek Bahadır

      XVIII. asırda yaşamış büyük Kazak bahadırıdır. Töke oğlu Ulu Cüz’ün Alban boyundan şanlı Hangeldi bahadırın torunudur. Adı efsaneleşmiş, Jetisu Bölgesini Congarlardan kurtararak, bağımsızlık mücadelesini kazanan Kazak kahramanı olarak kabul edilir. Rayımbek’in tüm hayatı Kazak tarihinin kırılgan dönemlerinde geçer. Çocukluğunu halk ordusuyla geçiren Rayımbek Congar Emirliği döneminin trajik olaylarına da şahitlik etmiştir.

SÜYİNBAY (1816-1898)

      “Süyinbay benim pirim

      İzni ile söz derim

      Sırlı, güzel sözleri

      Armağan zannederim

      Süyinbay diye konuşsam,

      İlham gelir kendince

      Hem fırtına, yel neden?

      Şiddetime rastlayan,

      Durur mu ki düşmeden?”

      -diyen, Jambıl ölene kadar Süyinbay’ı üstadı bilip, kendine pir tutmuştur. Büyük atışmalarda Süyinbay’sız konuşmaya başlamamıştır.

      Jambıl büyük ustası Süyinbay’a olan minnettarlığını hayatı boyunca unutmadı. Bütün kutlama veya toplantılarda şiirlerine ve konuşmalarına onun adını anarak başlardı.

      Süyinbay sadece Jambıl’ın hocası ve yol göstericisi değildi, aynı zamanda Jetisu bölgesinde kendisinden sonra gelen tüm âşıkların da akıl hocasıydı. Tam da bu sebeple M. Avezov Süyinbay için “Jetisu bölgesi âşık ve ozanlarının altın dayanağıdır” demektedir.

      Süyinbay çok uzun boylu, iri yapılı, endamlı bir adamdı. Güzel bir sakalı, bir kâğıt kadar beyaz ve temiz bir yüzü vardı. Bu yakışıklı, eline dombırayı aldığında sesi bir çağlayan gibi gürlerdi. Sesi o kadar güçlü ve gürdü ki, sesinin tonunu yükselttiğinde yakınında oturan ve onu dinleyenler irkilirdi. Onu gören, tanıyan ve duyan insanlar aktarımlarını sıcak rüzgâr esintilerine benzetirlerdi.

      Bunun manası şurada: Süyinbay’ın keskin dilinden keyfi kaçan Tezek Töre onu atışmada yenebilmek için Arka’dan meşhur Tübek’i çağırmıştı. Ancak yoldayken Süyinbay’ı sıcak ve şiddetli bir rüzgâr olarak rüyasında gören Tübek, onun ününü daha

Скачать книгу