Genç Tulpar Hareketi. Amircan Alpeyisov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Genç Tulpar Hareketi - Amircan Alpeyisov страница 9

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Genç Tulpar Hareketi - Amircan Alpeyisov

Скачать книгу

tutuşmaya.

      Himalaya’da ağılı ok var,

      Kul hediye eder Hüda’ya.

      Olursa olur, olduğunca…

      Arzulayıp güneşle gök, imkân,

      Soranlara niçin böyle?

      Söyler o zaman Gımalay!

      Bu şiir, Kazak gençlerinin ruhunun yücelten bir şiir oldu.

      Böylece, Moskova’da okuyan Kazak gençlerini bir araya getirdik. En önemlisi, bugünkü gençlerden farkımız, düşmanımızın belli olmasıydı. O, sömürgeci Kızıl İmparatorluk’tu. Sovyetler’in diğer milletlerin kanını emen bir sömürgeci olduğunu anlamıştık. Bundan dolayı, ona karşı direniş başlattık. Özellikle yabancı ülkelerde bulunmuş, kıvrak zekâlı, siyasi ufuk sahibi bir diplomat olan Bolat Taycan’ın katılması, Genç Tulpar Cemiyeti’ni yeni bir merhaleye taşıdı.”

      Her dönemin, herkese göre ortaya koyduğu sorunlar vardır. Buna göre yaşantı, tecrübe, maksat da türlü türlü olur. Genç Tulparlıların vatanın kaderi ile ilgili hedefleri belliydi. Puslu günlerin dünyasında, ne idiğü belli olmayan kavramlara aldanıp ardından yürüyenlerin sayısının çoğaldığı bir zamanda, Genç Tulparlıların siyasi arenaya çıkışı milli ruhumuzun ölmediğini gösteriyordu. Kazakların içindeki milli ruh, hiçbir zaman sönmemişti zaten.

      Genç Tulparlılar, başka şehirlerde cemiyet şubelerini açmanın yanı sıra üç istikamette faaliyet gösterdiler.

      Birinci istikamet, Kazakistan dışında okumakta olan Kazak gençlerine yardım etmek gibi teşkilatçılık, kardeşliğin güçlendirilmesi ve yardımlaşma meseleleriydi.

      İkincisi, kış ve yaz tatillerinde Kazak köylerini ziyaret edip, ülkeyi yakından tanımak, kitlelerle doğrudan temas kurmaktı.

      Üçüncü istikamet ise milliyet meselesiydi. Kütüphanelerde milli konularla ilgili kitaplar araştırılıyor, halkın geçmiş ve geleceği vb. hakkında geniş kapsamlı fikir alışverişleri yapılıyordu…

      Diğer yandan, her ne kadar program, yalnızca üç istikamette faaliyet yapılmasını öngörmüş olsa da, onlar, önlerine çok boyutlu, kapsamlı hedefler de koymuşlardı. Daha da önemlisi, tarihimizin eksikliğini tamamlama, manevi kimliğimizi onarma için yollar aramayı planlıyorlardı.

      Genç Tulparlılar, Alaş şair ve yazarlarının eserleriyle birlikte, Mahambet’in sanatına büyük saygıyla yanaştılar. Onlar, Mahambet’i halk adına konuşan bir yiğit, hürriyet ozanı olarak kabul ederek şiirlerini ezberlediler. “Isatay ve Mahambet” isyanını bir milli istiklal başkaldırısı olarak görüp, ilham aldılar. Mahambet’in hürriyet konusundaki coşkusu, bağımsızlığa duyduğu özlemle Genç Tulparlıların amaç ve ülküleri birbirlerini tamamlıyorlardı.

      Milletin derdini dert edinip, kaybettiklerine yas tutan; onun geleceği için kaygılanıp, bu yolda pek çok zorluğa göğüs germiş olan Alaş aydınlarının hayatlarını kendilerine örnek alan Genç Tulparlılar, “şükür” diyerek yola koyuldular.

      Böylece o dönemde, Kazakların içinde çeşitli meslekleri profesyonel düzeyde ifa edebilecek gençlerin sayısı arttı. Köy çocukları Almatı’ya, (Kazakistan’ın) önemli eyalet merkezlerine gidebilmek için çaba gösterirlerken, şehirlerde yaşayan Kazak aydınlarının çocukları ise, eğitim için Moskova, Leningrad19, Kiev ve Riga şehirlerine gidiyorlardı. Yetenekli gençler bilhassa da, Moskova ve Leningrad’taki üniversitelerde okuyorlardı.

      Yükseköğrenimdeki gençler, halkın geleceği için boyunlarına düşen borcu yerine getirme zamanının geldiğini kavramışlardı. Genç Tulparlılar, Moskova, Leningrad, Kiev ve başka kentlerde, en güçlü eğitim veren, geçmişte şekillenip devam eden demokratik gelenekleri koruyan, ülkenin en ünlü üniversitelerinde okudular. Onların eğitim aldığı, ilişkide bulunduğu çevreler, 60’lı yılların en eğitimli, demokratik ve ileri görüşlü muhitleriydi.

      Genç Tulpar Hareketi’nin ortaya çıkışında, Moskova’daki MGU (Moskova Devlet Üniversitesi), Bauman Teknik Meslek Lisesi, İletişim ve Kültür Enstitülerinde okuyan Kazak gençleri faal olarak yer alıp, çok emek sarfettiler. Bauman Teknik Lisesi’nden Bolat Hisarov, İletişim Enstitüsü’nden Anvar Sartbayev, Kültür Enstitüsü’nden Marat Baltabayev gibi mahir gençler, milletin kaderiyle ilgili çabalara büyük katkı verdiler.

      Genç Tulparlılar, Alaş aydınlarının milli ülkülerini kendilerine bayrak yapmışlardı. Sanatla ilgili her şey, milli ruhun bir tezahürü olarak kabul ediliyordu. Çünkü Kazak’ın hayatı ile sanatı ikizdir! Bu sebeple, düşüncelerini insanlara sadece coşkulu sözlerle değil, halkın can sarayından çıkan türkü ve ezgiler yoluyla da aktarmaya çalıştılar.

      Düşünmeden alıkoyan kölelik zihniyetinden bir an önce kurtulmanın en kısa yolunun, milli kültür ve anadilin sağlıklı şekilde gelişmesiyle doğru orantılı olduğunu da anlamışlardı. Konser gösterileri sırasında Kazakistan’ın dünü, bugünü ve yarını hakkında yapılan konuşmalar verimli ve sonuç alıcı oluyordu. Böylece, kültürel faaliyetlerden yararlanarak siyasi hedeflerini anlatabilme fırsatı elde ediyorlardı. Mahalli haber vasıtaları yoluyla da, yönetimin koyduğu yasakları aşmayı ve faaliyetlerini, Sovyetler Birliği’nin tüm köşe bucağına duyurmayı başarıyorlardı.

      Genç Tulparlıların sanat kulüpleri, ilk konserlerini Moskova ve Leningrad kentlerindeki öğrenci merkezlerinde verdiler. Kazak gençleriyle birlikte başka etnik gruplara mensup öğrenciler de Kazak Eli’nin meşhur türkülerini, şarkılarını dinleyip, çok etkilendiler. İcra sırasında, söylenen türkülerin içerikleri Rusça’ya çevrilerek anlaşılmasını sağlamanın yanı sıra yakılış ve ortaya çıkış sebepleri, önemleri üzerinde de duruluyordu. Böylece zorunlu olarak ülkenin tarihine atıf yapılıyor, türkülerin “şecere”si ile ilişkilendiriliyordu. Sara Tınıştığulova, o günleri “Bir evin çocukları gibiydik” diyerek şöyle hatırlıyor:

      “O zamanları unutmak mümkün mü? Moskova’daki estrada stüdyosunda şarkı okuduğum yılları hâlâ hatırlıyorum. Kazak gençleri son derece uyumlu, birlik ve beraberlik içindeydiler. Biz birbirimizle öz kardeşmişiz gibi kaynaşmıştık. Gençlerimizin başarıları karşısında bir evin çocuklarıymışız gibi birlikte kıvanç duyuyorduk. O zamana kadar gününü gün etmekle meşgul olan bazı gençler, “Genç Tulpar”ın sayesinde olgunlaşıp, arşivler ile kütüphaneleri mesken tutmaya başladılar. Biz kızlar, delikanlılarımızın başka ulus mensuplarının önünde yol gösterici lider, söz ustası olabildiğini görmekten gurur duyuyorduk. Daha önce köyden dışarı çıkmamış bizler için, “Genç Tulpar”ın faal mensupları, öz ağabeylerimiz kadar bizlere yakın oldular.

      Ben, Marat Baltabayev’in sorumluluğundaki “Genç Tulpar Grubu”nun solisti oldum. Repertuvarıma birçok ulusun şarkı-türküsünü kattım. Abay’ın “Karanlık Gecede Dağ Uyuklayıp”ı, halk türküsü “Karğaş”, Şamşi Kaldayakov ile Aset Beysevov’un o yıllarda bestelenen şarkıları bizlerin âdeta sloganları haline gelmişti, sık sık ifa ediliyordu. Moskova’da iken iki kere de televizyon programına katıldım. Bu, henüz öğrenci olan bir şarkıcı için büyük şanstı. Buna, benden önce Genç Tulparlılar seviniyor, toplantı gecelerinde bana saygı ve iltifatta bulunuyorlardı. Onların bu samimi davranışları, bende, özleyip durduğum köyüm Moskova’ya taşınıp

Скачать книгу


<p>19</p>

Leningrad: St. Petersburg’un Sovyet dönemindeki adı. (ç.n.)