Nutuk. Мустафа Кемаль Ататюрк

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк страница 8

Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк

Скачать книгу

söyledim.

      Rauf Bey, gerçi İstanbul’dan çıkmak lüzumunu hissetmiş ve çıkmış… Fakat benim yanıma gelmedi, arkadaşı olan 56’ncı Tümen Komutanı Albay Bekir Sami Bey’in yanında, İzmir cephesine daha yakın bir yerde, daha tesirli ve faydalı olacağını zannederek Bandırma-Akhisar yoluyla Manisa bölgesine gitmiş. Gittiği yerde halkın maneviyatının bozuk, durumun tehlikeli ve dehşetli olduğunu görmüş, derhâl isim değiştirerek oradan Ödemiş, Nazilli, Afyonkarahisar üzerinden Aziziye-Sivrihisar yoluyla ve arabayla Ankara’ya, Fuat Paşa’nın yanına gelmiş ve bana haber göndermiş; pek güzel ama adını saklamak suretiyle beni üzmekte mana var mıydı?

      Diğer taraftan, 3’üncü Kolordu Komutanı’m olup, Samsun Mutasarrıflığı’nda bıraktığım Refet Bey’i, artık Sivas’ta Kolordu merkezine göndermek istiyordum. Birkaç defa gelmesi için emir vermiştim. Bölgeyi teftişe çıkmış. Emirlerime cevap dahi alamıyordum. Nihayet o da bir tesadüf eseri, o gün gelmişti.

      Rauf ve Refet Beylerin Tereddütleri

      Şimdi imza meselesine gelelim:

      Ben, müsveddenin yeni gelen arkadaşlar tarafından da imzalanmasını arzu ettim. O esnada, Rauf ve Refet Beyler benim odamda, Fuat Paşa diğer bir odada bulunuyorlardı.

      Rauf Bey, misafir olduğundan bu müsveddeye imza koymak için kendinde bir ilgi ve yetki görmediğini nezaketle ifade etti. Bunun tarihî bir hatıra olduğunu belirterek imza etmesini söyledim. Bunun üzerine imza etti.

      Refet Bey, imzadan kaçındı ve böyle bir kongre yapılmasındaki maksat ve faydayı anlayamadığını söyledi.

      İstanbul’dan beri beraber getirdiğim bu arkadaşın “tuttuğumuz yola göre” anlaşılması pek basit olan bir meselede böyle düşünmesi ve hissetmesinden elem duydum.

      Fuat Paşa’yı çağırttım. Paşa maksadımı anlayınca derhâl imza etti. Fuat Paşa’ya Refet Bey’in tereddüdünün sebebini anlayamadığımı söyledim. Fuat Paşa, Refet Bey’den biraz ciddi izahat istedikten sonra, Refet Bey, müsveddeyi eline alarak kendine mahsus bir işaret koydu. Öyle bir işaret ki bunu bu müsveddede bulmak biraz güçtür.

      (Buyurun! Merak eden inceleyebilir.)

      Efendiler, lüzumsuz gibi görülebilen bu açıklamalar, sonraki yıllara ve olaylara ait bazı karanlık noktaları aydınlatmaya yarar düşüncesiyle yapılmıştır.

      İstanbul’da Bazı Kimselere Gönderdiğim Mektup

      Kongreye davet genelgesi sivil ve askerî makamlara şifre olarak verildi.

      Bundan başka İstanbul’da bulunan bazı kimselere de gönderildi. Fakat bu kimselere ayrıca bir de umumi mektup yazdım. Kendilerine mektup yazdığım kimseler şunlardı: Abdurrahman Şeref Bey, Reşit Akif Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Seyit Bey, Halide Edip Hanım, Kara Vasıf Bey, Ferit Bey (Nafıa Nazırı-Bayındırlık Bakanı idi), Sulh ve Selamet Partisi Başkanı Ferit Paşa (Sonradan Harbiye Nazırı oldu.), Cami Bey, Ahmet Rıza Bey.

      Bu mektupta söylediğim noktaları kısaca tekrar edeceğim:

      1- Yalnız mitingler ve nümayişler, büyük gayeleri hiçbir vakit kurtaramaz.

      2- Bunlar ancak milletin bağrından fiilen doğan ortak kudrete dayanırsa kurtarıcı olur.

      3- Zaten acı olan durumu tehlikeli şekle koyan en kuvvetli tesir, İstanbul’daki muhalif akımlar ve millî davayı zararlı bir şekilde yüzüstü bırakan siyasi ve millet aleyhine propagandalardır. Bunun cezasını vatanımız aleyhinde fazlasıyla görmekteyiz.

      4- Artık İstanbul Anadolu’ya hâkim değil, tabi olmak mecburiyetindedir.

      5- Size düşen fedakârlık pek büyüktür (Ves. 27).

      Ali Kemal Bey’in Genelgesi

      25 Haziran’a kadar Amasya’da kaldım. Hatırlardadır ki o tarihlerde Dâhiliye Nezaretinde (İçişleri Bakanlığı) bulunan Ali Kemal Bey, benim azledildiğim ve artık benimle hiçbir resmî muameleye girişmemek ve hiçbir isteğimi yerine getirmemek hususunda şifre ile bir genelge yayımlamıştı.

      23 Haziran 1919 tarih ve 84 numaralı olan bu şifre metnini, dikkate değer bir zihniyeti gösterir vesika olduğu için aynen arz edeceğim:

      Dâhiliye Nazırı Ali Kemal Bey’in 23.6.1919 tarihli ve 84 sayılı şifresinin çözülmüş suretidir:

      Mustafa Kemal Paşa büyük bir asker olmakla beraber, günün siyasetinden o derece haberi olmadığı için büyük vatanseverlik ve gayretine rağmen yeni vazifesinde asla başarı gösteremedi. İngiliz Fevkalade Temsilcisi’nin istek ve ısrarıyla azledildi ve edildikten sonra yaptıkları ve yazdıklarıyla da bu kusurlarını daha çok meydana vurdu. Reddiilhak Cemiyetleri gibi Karasi (Balıkesir) ve Aydın dolaylarında Müslüman ahaliyi boş yere kırdırmaktan veyahut bu vesileden istifadeyle halkı haraca kesmekten başka bir iş görmeyen emirsiz, saygısız ve kanunsuz olarak kurulan bazı teşekküller için öteden beri çektiği telgraflarla da siyasi hatasını idari bakımdan da artırdı. Kendisinin İstanbul’a getirilmesi Harbiye Nezaretine ait bir vazifedir. Fakat Dâhiliye Nezaretinin size kesin emri, artık o zatın azledilmiş olduğunu bilmek, kendisiyle hiçbir resmî muameleye girişmemek, hükûmet işlerine dair hiçbir isteğini yerine getirmemektir. Bu talimata uygun hareket etmekle ne gibi sorumlulukların ortadan kalkacağını takdir buyuracağınızdan eminim. Ve bu önemli ve tehlikeli günlerde, memur, halk, her Osmanlı’ya düşen büyük vazife, barış konferansınca mukadderatımıza dair karar verilirken ve beş senedir yaptığımız çılgınlıkların hesapları görülürken, artık aklımızı başımıza devşirdiğimizi göstermek, akıllıca ve tedbirli davranmak, parti, mezhep, ırk ayrılıklarını gözetmeksizin her ferdin hayatını, malını, ırzını koruyarak, medeni dünyanın gözünde bu memleketi bir daha lekelememek değil midir?

      Ali Kemal Bey ve Padişah

      Bu şifre-genelgeden, benim ancak Sivas’a vardığım 27 Haziran 1919 tarihinde haberim oldu. Ali Kemal Bey, 23 Haziran tarihinde bu genelgesiyle düşmanlara ve Padişah’a önemli bir vazife yaptıktan sonra 26 Haziran 1919 tarihinde hükûmetten çekilmiştir. Ali Kemal Bey’in Sadrazamlığa verdiği resmî istifa yazısından başka, Saraya gidip Padişah’a bizzat verdiği istifa yazısı suretlerini ve sözlü maruzatını ve Padişah’ın ona verdiği cevabı çok sonra öğrendim.

      Ali Kemal Bey, istifa yazılarında, bilhassa Padişah’a sunduğunda: “Muhtelif Osmanlı vilayetlerinde patlak vermiş olan ayaklanma ve karışıklıktan, ihtilal ateşinin derhâl ve olduğu yerde bastırılıp söndürülerek yok edilmesi için tedbirler almak yalnız kendi makamına aitken Padişah’tan gördüğü iltifat ve itimadı çekemeyen bazı arkadaşlarının birçok asılsız bahaneler ileri sürerek ihtilalin daha da genişlemesine yol açmakta olduklarından” bahsettikten sonra “resmî memuriyetten çekilmekle beraber özel şekilde hizmet ve sadakate devam edeceğini” ilave ediyor ve sözlü olarak da “Resmî vazifeden ayrılmasını fırsat sayan düşmanlarının hücumlarından kulunuzu muhafaza buyurunuz.” istirhamında bulunuyor.

      Padişah cevap olarak “Beni büsbütün yalnız bırakmayacağından eminim. Sadakatiniz bana büyük ümit ve teselliler vermiştir. Saray,

Скачать книгу