Peygamberimiz. Muhammed Ali Lâhûrî

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Peygamberimiz - Muhammed Ali Lâhûrî страница 15

Жанр:
Серия:
Издательство:
Peygamberimiz - Muhammed Ali Lâhûrî

Скачать книгу

tercüme eden Sale, Ad hakkında der ki; “Ad, putperest olan büyük bir Arap kabilesidir. Bunlar bilhassa dört ilaha ibadet ederler. Sakıye, Hafiza, Raziga, Salime. Sakiye’nin yağmuru gönderdiği, Hafiza’nın kendilerini harici her türlü tehlikeden koruduğu, Raziga’nın bütün ihtiyaçlarını temin ettiği Salime’nin kendilerini her hastalıktan koruduğunu zannederlerdi. Semud’dan milattan bir asır önce yaşayan Diodorus’un eserinde de bahsedilmektedir. [Mütercim]

      12

      William Muir, 1819-1905 yılları arasında yaşamış İskoçyalı bir müsteşriktir. Hindistan hükûmetinde pek çok görevde bulunmuştur. 1885 yılında Edinburg Üniversitesine seçildi. 1903 yılına kadar bu vazifesine devam etti. Muir, Arapça öğrenerek Hz. Muhammed’in hayatı ve Dört Halife Dönemi ile ilgili araştırma ve tetkikler yapmıştır. En mühim eserleri; “Hayat-ı Muhammed ve Hicret’e Kadar Tarih-i İslam”, “İlk Halifelerin Tarihi”, “Hilafet” ismini taşıyan kitaplardır. “Hilafet” ismindeki eser Abbasiler’in çöküşüne kadar yazılmış Tarih-i İslam kitabıdır. Bundan başka yazarın Kur’an hakkında eseri vardır. Muir, 1881 yılında “İlk Hilafet ve İ’tilây-ı İslam” hakkında Cambridge’de bir konferans vermiştir. Muir, İslam düşmanı olarak bilinir. İslam’a ve Peygamberimiz’e karşı birçok düşmanca tavırda bulunmuştur. [Mütercim]

      13

      Ali İmran, 3/96.

      14

      Müellif, Bakara Suresi’nin 125. ayetine işaret etmektedir: Kâbe’yi, insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık. İbrahim’in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail’e ahd verdik. [Bakara, 2/125] Cenabıhakk’ın Hz. İbrahim ve İsmail’e Kâbe’yi temizlemelerini emretmesi, diğer bir surede Kâbe’nin “Birinci Beyt” başka bir yerde “Beyt-i atik” ismiyle adlandırılması; Kâbe’nin çok eski bir tarihi olduğunun ve Hz. İbrahim’den önce de var olduğunun ispatıdır. Muir vb. müverrihler Hz. İbrahim’in Kâbe’yi ziyaret etmediğini iddia ederler. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim, Hz. İbrahim ve İsmail’in Beytullah’ı putlardan temizlediklerini ve onun temellerini kaldırdıklarını ifade eder. Demek ki; Hz. İbrahim ve İsmail (a.s.), Kâbe’nin binasını yenilemişlerdir.

      15

      Rabb’imiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabb’imiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır. [İbrahim, 14/37]

      16

      Rabb’imiz! İçlerinden onlara senin ayetlerini okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten, onları her kötülükten arıtan bir peygamber gönder. Doğrusu güçlü ve Hâkim olan ancak sensin. [Bakara, 2/129]

      17

      (Rum, 30/41) Hz. Peygamber’in risaletinden önce bütün dünyayı bir fesadın kapladığı bir hakikattir. Bütün ufukları, insanların zihinlerini ve vicdanlarını karanlık kaplamıştı. Hz. Musa’nın dinî, Hint dinî, Budizm, Zerdüştlük, Konfüçyüs mezhebi çoktan beri kendi salikleri (bağlı olanlar) üzerinde etki etmez olmuştu. Bu dinlerdeki insanlar, fazilet sahibi olmak yerine her türlü rezilliği kabullenir olmuşlardı. Dinlerin nispeten en yenisi olan Hristiyanlık hatalar içinde yüzüyordu. Yedinci asır Hristiyanlığının bozuk bir Hristiyanlık olduğu William Muir tarafından itiraf edilmiştir. Fakat İslam nuru tüm dünyaya, fazilet, medeniyet ve huzur getirmiştir. O zamanlar dünyanın karanlık içinde yüzen ve en geri kalmış kıtası Avrupa idi. İslam nurunun İspanya’da yayılmasını takiben Avrupa’da Rönesans ismiyle başlayan ve reformlarla devam eden yenileşme hareketleri ile Avrupa bu karanlık ortamından kurtulmuştur. Ayet-i kerime bu durumu çok güzel özetlemektedir. Bu konuda geniş bilgi almak isteyenler “Ruhu’l-İslam” ismiyle tercüme etmiş olduğumuz 56 sayfadan oluşan mukaddimesini okumaları faydalı olur.

      18

      İnananların gönüllerinin Allah’ı anması ve ondan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir. [Hadid, 57/16]

      19

      Teslis: Üçleme; bu iddia, Hz. İsa’nın ölümünden bir asır sonra Hristiyanlar tarafından uydurulmuştur. Bu iddiaya göre uluhiyet üç şahısta tecelli etmektedir ki bunlar; bir kısmına göre; Baba (Allah), Oğul (Hz. İsa), Ruhul Kudüs (Cebrail), bir kısmına göre de; Baba, Ana (Hz. Meryem) ve Oğul’dur. Bu ise birçok karışıklıklara sebebiyet vermişti.

      20

      1737-1794 yılları arasında yaşamış olan İngiliz tarihçisidir. “Roma İmparatorluğu’nun Gerilemesi ve Yıkılışı” adlı eserin sahibidir.

      21

      Aryus hakkında tarihi bilgi çok az olmakla beraber, miladi üçüncü asırda İskenderiye Kilisesi’nin ruhani kişilerinden olduğu şüphesizdir. Aryus, Antakyalı Lucian’dan ilim tahsis etmiş, onun fikirlerini kendi bakış açısına göre tefsir etmiştir ve yeni bir mezhep oluşturmuştu. Lucian, Kelimetüllah’ın Hz. İsa’da tecelli ettiği fikrindeydi. O, âlemin meydana getirilmesinden önce yaratılmış, daha sonra yeryüzüne gönderilmiş ve beşer bir cisim ile kaplanmıştı. Aryus bu fikre istinaden bir tevhit akidesi meydana getirmek istemiştir. İsa’nın mahlukatın üstünde olduğunu söylemekle birlikte onun da bir mahluk olduğunu ifade etmiştir. İskenderiye Kilisesi’nde “Allah kadimdir bu yüzden İsa da kadimdir.” Vaazını dinlediği zaman Aryus, bunları kâfir kabul etmişti. Hâlbuki Aryus da İsa’ya yarı Tanrı sıfatı vermiştir. Aryus’un bu hareketi kısa sürede pek çok taraftar kazanmıştı. İmparator Kostantin bu durumdan haberdar oldu. Kilise ahalisi kendi aralarında müzakereler yaparak halkı bu tür hareketlerden uzak tutmanın yolunu aradı ve belli tavsiyelerde bulundu. Kostantin bu sözleri kale almamasına rağmen imparatorluğunun yıkılmasından korkarak 325 yılında İznik’te dinî meclisi toplamıştı. Bu meclis Aryus’un aleyhinde hüküm vererek İsa’nın Allah ile aynı makamda olduğunu kabul etmiştir. Aryus’un İsa’nın mahluk olma fikri mahkûm edilmişti. Aryus ve taraftarları bu fikri kabul etmediğinden cezalandırıldılar. [Mütercim]

      22

      Monofistler: İsa’nın yalnız bir mahiyet-i mürekkebeye haiz olduğunu söyleyenlere verilen isimdir. Bunların bir kısmı İsa’nın sahip olduğu ilahi fıtratın ve beşeri fıtratın ayırt edilemeyeceğini savunmaktadır. Diğer bir kısmı da İsa’daki fıtratı ilahiyenin fıtratı beşeriye üstün geldiğini savunur. [Mütercim]

      23

      Ali İmran, 3/103.

      24

      Bakara Suresi, 2/229.

      25

Скачать книгу