KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA İZDİVAÇ. H.RAHMİ GÜRPINAR
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA İZDİVAÇ - H.RAHMİ GÜRPINAR страница 9
İşte bu çekim kanunu uyarınca uzaydaki hesapsız güneşler, gezegenler, kendi hacimleriyle birbirlerine karşı olan uzaklıklarına oranla öyle bir düzen meydana getirmişlerdir ki, her zaman matematiksel bir düzen içinde dönerler. Bizim Güneşimiz, uzaydaki sayısız yıldız arasında önemi olmayan bir yıldızdır. Güneş, Yerküre’den bir milyon iki yüz yetmiş bin defa büyüktür. Bize pek büyük görünen bu dünyadan bir milyon iki yüz yetmiş bin kere büyük olan bir şeyin artık, olağanüstü büyüklüğünü düşünün; fakat uzayın sınırsız genişliği içinde bu koca cisim, kaybolmuş bir noktacık kadar önemsiz kalır. Güneşimiz, bulunduğu merkezden çekiminin görünmez ağı içinde tuttuğu gezegenlere güya hasretle kollarını uzatmış da onları çevresinde sapan taşı gibi çeviriyor sanılır. Bu gezegenler, Güneş’in çevresinde, kendilerini çeken bu ateş merkezine düşmeyecek kadar büyük; fakat tutkulu bağlılıklarını, o merkezi çekimden ayırıp, uzaya fırlayabilecekleri kadar bir merkezkaç kuvveti meydana getirmeye yetmeyecek bir hızla dönmektedir. Sizin anlayacağınız bir kuvvet, gezegenleri Güneş’e doğru düşürüyor, başka bir kuvvet de uzaya doğru itiyor. Bunlar ne Güneş’e ne de uzaya gidemediklerinden bu iki zıt kuvvetin tayin ettiği bir ortamda dolanıyorlar.
Güneşin çevresinde sekiz gezegen vardır. Bunların hepsi kendi yörüngeleri üzerinde dolanırlar. Dünyamız üçüncü gezegendir. Yani Güneş’e bizden daha yakın Utarid37 ve Zühre38 adında iki gezegenden sonra bizim yörüngemiz gelir. En yakın olan Utarid’in Güneş’e uzaklığı 14.300.400 ve en uzak bulunan Neptün’ün 1.100.000.000 fersahtır. Bu saydığımız gezegenlerden başka Güneş’in kendinden pek fazla uzaklaşan uçarı tabiatlı birtakım gezegenleri daha vardır. Bunların yörüngeleri elips dedikleri şekildedir. Daha Türkçesi yumurtanın bir ucundan öteki ucuna olan uzun yuvarlağı biçimindedir. Güneş’in çekim kuvveti şimdilik son gezegen sayılan Neptün’de bitmez. Daha ondan öteye milyarlarca fersah mesafelere kadar sürer.
Bu kuyruklu veya perçemli dediğimiz sürtük gezegenler, Güneş’ten çok fazla uzaklaşırlar. Uzaklaştıkça hızları azalır. Sonunda uzayın karanlık, donmuş, o sonsuz ayrılık gecesi içinde bir korku hissi ve sevgiliye hasretle sarılarak ağır ağır geri dönerler. Bu dönüş sırasında sevgilinin hasreti güya her saniye artan bir şiddetle yükselir, çekim büyür. Işığını ve ısısını gittikçe artıran bir hızla, ateş saçan bir aşkla uzayları yırtarak, yakarak sevgililerinin yakınına koşarlar, koşarlar; Güneş’e en yakın noktaya gelirler. Bunlardan bazıları, Güneş’teki atmosfere kadar yaklaşır, adeta alevlerine sürtünecek kadar sokulur. Bu yaklaşmayla sanki hasretlerini giderdikten sonra yine o uzun uzay yoluna atılırlar. Güneş gezegenlerinin yörüngelerinden birer birer atlayarak Güneş’in hükmünün geçtiği son sınır olan Neptün’ün yörüngesinden çıkarak uzay boşluğuna dalarlar. Açılırlar, açılırlar. Yörüngelerinin en uzak noktalarına ulaştıkları zaman Güneş’in manyetizması bunları yine birer birer o ihtişama ve sevgi yakınlığına davet eder.
Kuyruğuyla bize dokunacağı söylentileri çıkan Halley yıldızı 1835 senesinde, yani bundan yetmiş beş sene önce yine Güneş’in yakınından, yörüngesinin en yakın noktası olan o sevgi mıknatısı noktasından geçmiştir. Var olan kayıtlara göre Halley’in, Güneş’in çevresinde her yetmiş beş senede bir, tam devir yaptığı anlaşılıyor.
Bu sırada dinleyici hanımlar arasında bir gürültü kopar. İrfan Bey susar, kulak verir. Şu tartışmayı işitir:
M – Aman sus, alık kadın.
H – Ben niye olayım? Sensin alık.
Se – İkinizin de onar paralık aklı yok.
H – Kesin sesinizi de dinleyelim. Bakalım bey daha neler söyleyecek.
L – A, burasını hamama çevirdiniz. Konferansı mı dinleyeceğiz, sizi mi? Bey anlattı, anlattı, tam kuyruğa geldi, artık patladınız, duramadınız.
H – Öyle kardeş, öyle. Kuyruğu dünyaya çarpacağı zaman patırtıyı kopardılar…
A – Merak etmeyiniz canım… Böyle lakırdıyla değil, küçük tövbede mi,39 yoksa aralık ayında mı gelip çarpacakmış? O zaman doya doya seyredersiniz.
M – Biz bir söyledikse siz on söylüyorsunuz. Dünya’nın yuvarlak olduğuna, bu uzayın içinde top gibi dolaştığına Halime Hanım’ın bir türlü aklı ermiyor da onu erdirmeye çalışıyorum.
L – Onun aklı ermiyor da bakalım senin ki eriyor mu?
M – A, ben o kadar alık mıyım? Niçin ermeyecekmiş?
37
Merkür
38
Venüs
39
Ay takviminin altıncı ayı, cemaziyelahir