Hint Efsaneleri. W.D. Monro

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hint Efsaneleri - W.D. Monro страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Hint Efsaneleri - W.D. Monro

Скачать книгу

kırılırken korkunç bir ses çıkarmıştı. Bütün mahalle bu gürültüyle sarsıldı. Seyirciler şaşkına döndü.

      Sonra Janaka sözünü tutarak kızı Sita’yı Rama’yla evlendireceğini ilan etti ve Dasaratha’yı davet etmek için Ayodhya’ya ulaklar yolladı. Mutlu haberleri alan Dasaratha maiyetiyle birlikte Mithila’ya gitmek üzere yola çıktı. Janaka onu layık olduğu saygıyla karşıladı. Yine bir kral olan kardeşi Kusadhwaja’yı da davet etmişti. Gerçekleşecek olan evliliğin ehemmiyeti göz önüne alınarak görkemli topluluk huzurunda iki tarafın şeceresi anlatıldı: Vasishtha, Rama’nın soyunu anlatırken Janaka da kendi atalarından söz etti. Bu mutlu günü tamamlamak için Janaka öteki kızı Urmila’yı Bharat’a verdi. Lakshman ile Satrughna ise Kusadhwaja’nın iki kızıyla nişanlanacaktı.

      Sonra üstü güzel bir gölgelikle örtülü bir kürsü kuruldu. Arpa, pirinç, su ve başka gerekli şeylerin bulunduğu altın kaplar, kepçeler ve buhurdanlar hazırlanıp konuldu. Tam ortada kutsal ateş yakıldı. Vasishtha da belirlenmiş ritüelleri gerçekleştirerek ateşe adağını sundu. Sonra Janaka kızı Sita’yı getirdi ve gölgesi gibi peşinden gidecek sadık bir eş olması için Rama’ya teslim etti. Diğer prensler ile prensesler de benzer şekilde nikâhlandılar. Her çift ateş etrafında üç kez döndü. Tören, ilahiler ve çiçek yağmurlarıyla taçlandırıldı.

      Sonra Dasaratha ile oğulları ve eşleri Ayodhya’ya döndüler. Burada onları coşkulu kalabalıklar karşıladı. Bir süre sonra Bharat ve Satrughna amcaları Kral Yudhajit’i bir mevsim ziyaret etmek üzere davet edildiler. Rama ile Lakshman ise Ayodhya’da kaldılar. Rama artık ülke yönetimini babasıyla paylaşmaya başlamıştı ve her gün halkın takdirini daha çok kazanıyordu. Güzeller güzeli Sita’ya ve birbirlerine duydukları aşka gelince:

      “Rama, babasının emri ve onayıyla evlendiği Sita’yı çok seviyordu,

      O sevimliliği ve erdemleri ona olan aşkını daha da artırıyordu.

      İşte artık onun kocası ve ikinci canı olarak daima karısının kalbindeydi yeri,

      Öyle ki ayrıyken bile duygudaş olacaktı kalpleri.

      Derken tanrıların tapındığı Vişnu gibi,

      Gözüktü Kaulsalya’nın oğlu birleştiği bu güzel kızla.

      Kardeşi Lakshmi de yanında yürüyordu.”

II

      Kral Dasaratha çok yaşlanmıştı ve krallığın yükünü artık kaldıramıyordu. Bu yüzden sevgili oğlu Rama’yı veliahtı ve naibi olarak atamayı istiyordu. Bu teklif herkesi sevindirdi. Kaikeyi ve Sumitra bile kendi oğullarının seçilmesi için uğraşmayacaktı. Rama savaştaki eşsiz becerisi, nezaketi, adalet sevgisi, halkın halinden anlaması ve diğer tanrısal erdemleriyle kendini o denli sevdirmişti herkese.

      Saray rahiplerine bu güzel tören için hazırlıklara başlamaları emredildi. Kraliyet fili, kaplan derisi ve beyaz şemsiye ile bağış olarak verilecek para hazırlanmıştı. Ayrıca halka ve misafirlere sunmak için bol bol yemek yapılmıştı. Görünüşe göre her şey çok güzel gidecekti. Ne var ki Dasaratha huzursuzdu. Uykusu korkunç kâbuslarla bölünüyordu ve kötü alametler söz konusuydu. Büyük tören, Rama için uğurlu olacağı düşünülen bir günde yapılacaktı. Prens ile Sita’nın o güne hazırlanmak için oruç tutmaları ve kutsal ottan yapılmış mütevazı bir yatakta geceyi geçirmeleri söylenmişti. Ermiş Vasishtha oruç ve tefekküre rehberlik etmek üzere geldi. Rama geceyi ona söylendiği şekilde geçirdi ta ki tek bir gözcü dahi kalmayana dek. Sonra kalkıp yıkandı. Evini süslettikten sonra ipek bir giysi giyip o unutulmaz günün görevlerini yerine getirmeye gitti.

      Gelgelelim, o günü unutulmaz kılacak olan şey, Rama’nın ve Ayodhya sakinlerinin düşündüğünden çok farklı bir nedendi.

      Tesadüfe bakın ki Kaikeyi’nin maiyetinde kraliçeyle birlikte büyümüş Manthara isminde kambur bir hizmetçi kız vardı. Bir merdivenin tepesinden neşe dolu manzarayı seyreden kız, Rama’nın dadısına bu hazırlıkların niçin yapıldığını sordu. Kadın da ona kutlamaların nedenini anlattı. Bu kızın zihni de bedeni gibi çarpıktı. Rama’dan nefret ediyordu. Onun kralın veliahtı ve naibi olarak atandığını işitince kalbi öfkeyle doldu. Hemen hanımının yanına koşup onu uykudan uyandırdı: “Nasıl olur da uyursun, ey Kraliçe? Kalk zira sonun yakındır!”

      Endişeyle yataktan kalkan kraliçe onu bekleyen kötülüğün ne olduğunu sordu: “Kıymet verdiğin eşin sana ve oğluna haksız şekilde muamele etti. Kral bir yılan gibi kurnazlık ederek Bharat’ı yolladı. Böylece onun yokluğunda Rama’yı veliahtı ve naibi olarak atayabilecekti. O yüzden, hemen uyan yoksa her konuda Kausalya’ya tabi olacaksın!”

      Fakat Kaikeyi’nin kalbi kötü düşüncelerden uzaktı. Bu habere hiç üzülmedi. Bilakis çok sevindi. Rama’nın onun için kendi oğlu Bharat kadar değerli olduğunu söyleyerek kıza bir mücevher verdi.

      Öfkeden küplere binen kız, mücevheri reddederek attı ve şunları haykırdı: “Ey Kraliçe, saadet hayalleri kurmakla ne büyük aptallık ediyorsun! Oysa en derin dert denizlerine batmaktasın! Hakikaten, oğlunun iyiliği için korkuyorum. Tahtın ikinci varisi odur. Dolayısıyla, Rama emniyeti için onu çok yakınında istemeyecektir. Ayrıca Rama tahta çıktığında sen de Kausalya’nın ayakları altında alçalacaksın.”

      Bütün bu sözlere rağmen, yalnızca Rama adına sinirlenen kraliçe onun dünyanın en iyi adamı olduğunu, kardeşine asla zarar vermeyeceğini ve ona tıpkı kendi annesine karşı yaptığı gibi hürmetle davrandığını söyleyerek cevap verdi. Fakat kötülükten bir türlü vazgeçmeyen hizmetçi kız, Rama hakkında alçakça şeyler söyleyerek bir kez daha hanımına saldırdı. Şöyle dedi: “Rama tahta çıkınca Bharat’ın ülkeden sürüleceğinden emin olabilirsin. O zaman, eskiden nefret edip başkaldırdığın Kausalya, düşmüş bir rakipten öç almayacak mıdır sanıyorsun?”

      Kaikeyi bu yalanları çok uzun bir süre dinlemiş ve nihayet yüreğinde kıskançlık ateşi tutuşmuştu. Şimdi Rama’yı krallıktan sürdürmek istiyordu. Fakat bunun nasıl başarılacağını kıza sorması gerekmişti. Manthara hemen planını açıkladı:

      “Kral ifritlerle savaşırken yaralandığında ona en iyi şekilde bakıp iyileşmesini sağlamıştın. O zaman kral minnettarlığını göstermek için sana dilediğin bir ihsanı lütfedeceğine söz vermişti. Hem de bir değil tam iki kez. Bu yüzden, şimdi krala yeminini hatırlat ve Rama’yı iki defa yedi yıllığına ormana göndermesini iste. Bu süre içinde senin oğlun krallıktaki yerini iyice sağlamlaştıracaktır. Şimdi hemen yas odasına git, yere kapan ve kral dileğini kabul edene dek yerinden kımıldama. Cesur ve dayanıklı ol, işte o zaman tüm istediklerin senin olacak.”

      Üstünlük arzusuyla kendini kaybeden Kaikeyi hizmetçi kızın kötü niyetli sözlerine kulak vererek ikna olmuştu. Kızın planını çok akıllıca bularak övdü. Şimdiden zafer sarhoşluğuna kapılmıştı. Öyle ki bu kambur hizmetçi kızın dış görünüşünü dahi methedip Rama’nın yerine kendi oğlu Bharat’ın kral olacağı gün ona en güzelinden kaftanlar ve mücevherler hediye edeceğine söz verdi.

      Hemen sonra üzerindeki bütün takıları çıkarıp karanlık yas odasının soğuk zeminine kendini attı ve kaderini bekledi.

      Bu arada tüm hazırlıklar devam ediyordu. Kral Dasaratha artık yaklaşan coşkulu tören hakkında

Скачать книгу